8~Huzur

2.6K 112 33
                                    

Ben her zaman ne istediğimi bilir ve ona göre hareket ederdim. Fakat son bir kaç gündür dengem bozulmuştu. İsteklerim her saat başı ya da her dakika değişiyordu.

Zihnim bulanıktı ve düşüncelerim kirliydi.

Dün akşam zehirimi yanlış birinin avucuna akıtmıştım. Bundan rahatsızlık duymam gerekiyordu ama ben aksine kuş gibi hafiflemiştim. Behzat'ın beni karşılaması ilk kez işime yaramıştı.

Onu bahçede bıraktıktan sonra odaya geçip uyumuştum. Toprak'ın hayal kırıklığını bir kaç saatliğine de olsa unutmuştum. Ama şimdi zihnim uyanıktı. Dün olan her şey film şeridi gibi geçiyor, sonra tekrar başa sarıyordu. Kısır döngünün içine hapis olmuştum.

Su akar yolunu bulur derlerdi ya hani, su akıyordu ama beni boğuyordu. Gücümün sonlarındaydım ve karanlıkta kalmıştım. Parmak ucuyla da olsa bir elin yardımına, küçükte olsa bir ışığın aydınlığına ihtiyacım vardı.

"Hatalarından ders al Ferda," dedim mırıldanırcasına. "Çukura tekrar tekrar düşme bir daha."

Uzak durmam ama bir yandan da güvenini yeniden kazanmam gereken bir adam vardı. Bunu nasıl başaracağımı bilmiyordum. Onunla yüzleşmekten korkuyordum çünkü sözleri ve bakışlarıyla kalbimi kıracaktı. Herkes tarafından kalbim kırılabilirdi ama o kırmasındı. Çünkü o herkes gibi değildi.

Ona aşık olduğumu düşünmüyordum çünkü aşkın ne demek olduğunu bilmiyordum. Ona değer veriyor ve saygı duyuyordum. Varlığıyla huzur buluyor, güvende hissediyordum. En önemlisi de bana iyiliği fazlasıyla dokunan adama minnet duyuyordum. Bu yüzden benim tarafımdan hayal kırıklığına uğraması kötü hissettiriyordu. Vicdanım rahat değildi.

Hava kararmaya başlamıştı. Mutfağa gitmeli ve anneme yardım etmeliydim fakat kafam fazlasıyla doluydu. Bu halde ne ona ne de kendime faydam olmazdı. Başımı yastığa vicdanen rahat bir şekilde koymak istiyordum. Delilik olduğunu bildiğim halde Toprak'ın evine gitmeye karar verdim. Onunla iyi ya da kötü yüzleşecektim. Neyi, neden yaptığımı söyleceketim.

Şirzai evini koşar adım terk ettim. Fazlasıyla sabırsız olduğum için otobüs yerine taksiye bindim. Toprak'ın ev adresini şoföre söyledim. Heyecanlı, gergin ve endişeli geçen yolculuğumun ardından ücreti ödeyip taksiden indim. Karşımda duran iki katlı eve baktım. Geriye gitmem gerektiğini söyleyen tarafımı susturdum. İleriye doğru adımlar attım. Bahçe kapısının şifresini biliyordum. Dokunmatik ekranın üstündeki rakamlara bastım. Kapı açıldı.

Buraya kadar her şey kolaydı. Bundan sonrası zordu ama geri dönüşüm yoktu. İçeri girdikten sonra bahçe kapısını kapattım. Basamaklardan aşağıya indim. Dört adımda dış kapıya ulaştım. Zile basmam gerekiyordu fakat elim düğmenin olduğu yere doğru kalkmaktan kaçınıyordu. Deli cesaretiyle bir anda geldiğim yerde korkak gibi kalmıştım.

"Yapabilirsin." dedim fısıldarcasına. Derin bir nefes alıp verdim. Terleyen avuç içlerimi kotumla sildim. Sağ işaret parmağımla bastım zile. Saniyelerce kapının açılmasını bekledim. Sonra tekrara bastım zile. Yine aynı şekilde bekledim. Toprak'ın evde olmama ihtimali yoktu çünkü ışıklar açıktı.

Bu defa zile basmadım. Elimle bir kaç defa üst üste vurdum kapıya.
"Toprak !" dedim yüksek çıkan sesimle. "Lütfen kapıyı açar mısın ?"

Yüzüme doğru düşen saçlarımı kullaklarımın arkasını iliştirdim. Sıkıntıyla aldığım nefesi geri bıraktım. Yeniden vurdum kapıya.
"Tamam yüzüme bakma hatta benimle konuşma da. Ama bir defa dinle sadece."

HİZMETÇİNİN KIZI (Askıda )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin