Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3
Cuma akşamı öpüşüp sarıldığı minhodan cumartesi sabahı kahvaltıdan sonra ayrılmıştı jisung. Beraber konuşurken, arkadaşları ile yaşadığı şeyleri anlatırken hep yüzünde gülümseme olmuştu dörtlü arasındaki en küçüğünün. Nedense o varken herşeyi unutmuştu.
Gitmeden önce minho yalnız kalmamasını ve eğer evde sıkılırsa kendisini aramasını istemişti. Mutlaka yanına gelecekti. Jisung onu onaylamış ve bu sefer daha misafir perver bir şekilde uğurlamıştı sevgilisini. Yani en azından kapıyı yüzüne çarmamıştı.
Şimdi ise gerçekler yüzüne çarpmıştı. İçki içip sarhoş olmak ve başka bedenlerde kendini avutmak istemişti daha önceleri ama her seferinde bu düşünceleri gözyaşları ile aklından silmişti. Peki dün akşam olanlar.
Hiç bir şekilde onu red etmeden sıcak dudaklarını kabul etmiş ve eski defterinde açtığı temiz sayfanın en başına adını silinmemesi dileği ile yazmıştı. Lee minho , turuncu kedisi namıdiğer jisungun kuyruğu.
O gittikten sonra changbin dün araya sıkıştırdığı pansumanı güzelce yenilemiş ve bu sefer üç kişi olarak tekrar konuşmuşlardı.
İkili jisungu uzun süredir buna ikna etmeye çalışsada dün akşam bişeyler olduğunu ve artık önüne bakacağından emin olmuşlardı. Tek dilekleri onun artık ilaçlarla ayakta kalmaya çalışan bedenin sıkı sıkı hayata tutunmasıydı.Akşam yanındaki kuyruğu sürekli konuştuğu için uyuyamamış bu yüzden yeniden yatağına uzanıp diğer ikiliyi yanlız başına bırakmıştı.
Chan şirkette işi olmasına rağmen jisungun hala kendine birşey yapmasından korkuyordu. Bu yüzden işe gitmek yerine bir süre evde kalacaktı."Eee ne yapacaksın?"
"Be demek ne yapıcam evdeyim işte changbin , jisung kendine gelsin pazartesi giderim."
Kahvaltıdan sonra jisungu da odasına uğurlayıp ev işlerini yapan ikili şimdi balkonda kahve içip telefonlarıyla ilgileniyorlardı. Yani changbin konuşmasaydı bunu yapacaklardı.
"Onu mu diyorum salak. Jisunga olan duygularını ne yapacaksın?"
Chan elindeki bardağı bırakıp hemen kafasını mutfak kapısına çevirmiş ve küçüğünün orda olup olmadığını kontrol etmiş görünürde kimse olmadığını görünce changbine dönüp dizine vurmuştu.
"Ne diyon lan pezevenk duycak şimdi."
Changbin onu takmayarak omuz silkmiş ve kahvesinden bir yudum daha almıştı."Duysun yalan söylemiyorum onu seviyorsun. En başından beri ona duyguların vardı. Sevgilisi gitmeden önce bile onu bana anlatmıştın adını söylemeden. Fark edilmeyeceğini sanan sensin sadece. Minho bile fark etti ona bakışlarını.
Bir de sabah kahvaltı yaparken birşey daha fark ettim. "Gözlerini devirmiş diğerinin ne diyeceğini beklemeye devam etmişti büyük olan.sonuçta söyleyeceği şey küçük olan ile ilgiliydi.
"Jisung ilk kez yemek yerken oflamak yerine gülümseyerek minhonun dediklerini dinledi ve zorla yedirdiğimiz yemeğin iki katını yedi. Dün akşam fazla oda olmasına rağmen ikisi aynı odada kalmak istedi yani minho istedi ama ben jisung reddeder diye düşündüm. Aralarında birşeyler var galiba."
Chan kafasını eğmiş ve kahvesinin üstündeki sıcak dumanı seyrediyordu. Changbin haklıydı. Sevgilisi varken onu görmüştü. Kahkahaları ile ortalığı inletiği zamanları , ozaman ona karşı birşey hissetmişti. Ancak sevgilisi olan birine karşı bu duyguları beslemesi hoş değildi.
Terk edilen küçüğü gelip onlarla yaşamaya başlayınca eski duygularını saklamıştı hiç olmamaş gibi. Ancak bir gün jisung duş alırken yanlışlıkla banyoya girmiş ,geri çıkacaken jisungun onu fark etmediğini görmüş ve gizlice onu izlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nepenthe Minsung
Fanfiction"O akşam beni yere serdiğinde senin çok güçlü olduğu düşünmüştüm. Şimdi ise yanıldığımı fark ettim. Senin yüzünden onunla yüz göz olduğuma inanamıyorum. Aptal gibi hareket etmeyi kes ve ondan uzak dur. Eğer kendini koruyamıyorsan da insanlarla muhat...