|quinque|

20 3 0
                                        

+82***********:
Hey, iyi misin?
Umarım kendini ısıtmış ve üzerini sıkıca giymişsindir.
İçmediysen sıcak bir şeyler iç.
Ah, bu arada Hyunjin ben. (18.46)

Gelen bildirim ile kaşlarını çatmıştı. Mesajları okuduktan sonra göz devirip ekrana bakmaya devam etti. Tam uykuya dalmak üzereyken niye mesaj atma gereksinimi duymuştu ki? Tam da içi geçmişti oysaki. Derin bir nefes aldı tekrar, uzandı telefona.

Jeongin:
İyiyim.
Endişelenme.
Bu arada nereden buldun numaramı?

+82*********** kişisi Hyunjin olarak değiştirildi.

Hyunjin:
Zor olmadı, Felix'ten aldım.
Arkadaşlarına haber vermemişsin birde.
Hastalanırsan haberleri olmaz, endişelenirler.
Haber ver onlara.

Jeongin:
Bir şey olmaz bana.
Ayriyeten deli misin?
Bu kadar korkacak bir şey yok.
Alt tarafı ıslandım.

Hyunjin:
Sen kendini karşıdan bakınca sağlıklı
birisi olarak falan mı görüyorsun?
Dikkatli ol.
İyilik yapıyoruz yaramıyor.

Jeongin:
Yapma bu kadar iyilik.
Gerek yok.

Hyunjin:
Sabır.
Git ve uyu.
Yorma kendini.

Jeongin:
Emir verme bana.


Hyunjin:
Jeongin, uyu hadi.
Hadi Jeongin.
Uyu Jeongin.

Jeongin:
Off, off!
Teşekkür ederim ne kadar sevmesem de
bu davranışlarını.
İyi geceler Hyunjin.

Hyunjin:
İyi geceler Jeongin.

🪁

Çalan alarmla yüzünü buruşturup tekrar kapatmıştı alarmı ya da ertelemişti. Bilmiyordu, gözünü açamayacak kadar yorgun hissediyordu kendini. Halbuki erken de uyumuştu, bu kadar yorgunluğun nereden geldiğini anlamıyordu.

Tekrar çalan alarm ile beraber homurdanarak doğruldu yatağından, yutkunmak isteyip boğazı acıyınca gözlerini kapattı sıkıca. Düşündüğü şey olmamasını diliyordu. Telefonunda hâlâ çalan alarmı kapattı bu sefer. Yavaşça ayağa kalkıp odasının karşısındaki banyoya ilerledi.

Paytak ve yorgun adımlarla banyoya ulaştığında aynadan kendine baktı. Rengi atmıştı resmen, gözleri kızarmış ve altları morarmıştı. Yanakları al aldı. Boğazı acıyordu birde üstelik. Sanırsam dün kızdığı Hyunjin'in dedikleri başına gelmişti.

"Şom ağızlı herif."

Kendi kendine söylenip yüzünü yıkadı hızlıca, tekrar aynadan kendine bakıp iç geçirdi. Odasına ilerleyip yatağının üzerindeki battaniyeyi aldı, gece odasına dönmeden önce salondan almıştı. Telefonunu da cebine atıp mutfağa gitti, kendisine sıcak bir şeyler yapmalıydı. Fakat canı hiç mi hiç istemiyordu.

Suyu kaynaması için kettle'a koyup dolaptaki hazır çorbalardan domatesli olanını çıkardı. Üst raflardan büyük boy bir kupa çıkarıp çorba tozunu onun içine döktü. Kettladaki suyun kaynamasını beklerken telefonunu açıp rehbere girdi, kapının önünde arkadaşının beklememesi ve diğer arkadaşlarına durumu anlatması için Seungmin'in numarasını buldu. Derin bir nefes alıp numaranın üzerine tıklayıp telefonun çaldığından emin olana kadar ekrana baktı, kısa bir çalışın ardından karşıdan şen şakrak bir ses duyulmuştu bile.

Tiny Kite | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin