31

7.9K 724 140
                                    

jeongguk, tüm bu aldatmacadan sonra kendini bir ayazın içine düşmüş gibi hissetmişti, belki ayazın kestiği şey vücudu değildi ama kanattığı çok yer vardı. o aldatmacayı tutan eli kanamıştı mesela, öptüğü dudakları ve ona baktığı gözlerinden damla damla akan şey kandı. duyduklarıyla dili burkulmuştu, paslı bir bakır tatmış gibiydi. mide bulandırıcı ve korkutucuydu. bir insanın ismi dahi boğazına dek kekremsi bir tat yükseltebilir miydi? jeongguk yalnızca düşününce bile böyle hissediyordu. kırgınlığı aşmıştı, ona aldandığı için kendini suçlamayı da bırakmıştı. sadece umuyordu ki okul bittikten sonra onu bir daha hayatının hiçbir döneminde görmezdi.

hassas biri olduğunu, en ufacık şeyi büyük bir problem haline getirdiğini her zaman biliyordu ve aslında bu yaşadığı şeyi beklediğinden daha çabuk atlatmıştı. fazla dramatik davranarak dönemin ortasında okulunu bile değiştirebilirdi. jeongguk bunu yapabilirdi sahiden. ama onu durduran şey nabi'nin ve taehyung'un varlığıydı. muhtelemen onlar olmasaydı bunu aşma sürecinde aptalca şeyler yaparak hayatını mahvedebilirdi. ikisi, jeongguk için çok fazla şey ifade ediyorlardı ve jeongguk bunu onlara gösteremiyormuş gibi hissediyordu. onları seviyordu. onlara tanıdığı için mutluydu.

"işte böyle. anladın mı?"

jeongguk irkilerek "hm?" dedi. kirpiklerini kırpıştırarak taehyung'a baktı.

"yine dinlemedin değil mi?" taehyung gülerek başını iki yana salladı. üzerinde durdukları fizik sorusunu kaçıncı kez anlatıyordu bilmiyordu ama yüzünde asla usanmış bir ifade yoktu, aksine eğleniyor gibi görünüyordu. "artık benimle daha fazla vakit geçirmek için bunu yapıyormuşsun gibi düşüneceğim, jeonggukie bing."

jeongguk duyduğu hitapla kıkırdadı. bunu sesli bir şekilde duyacağını düşünmüyordu. oturduğu yerde arkasına yaslanıp taehyung'un söylediklerine karşı sessiz kalarak onu inceledi. taehyung'u tanıdığından beri taehyung saçlarını kestirmemişti, siyah saçları fazlasıyla uzamış ve dalgalı bir görünüm kazanmıştı. ayrıca öyle yumuşak görünüyordu ki jeongguk'un burnunun ucu kaşındı bir an, yüzünü saçlarının arasına saklasa iyi hissedeceğine emindi.

sonra kendisi gibi sessiz kalarak aynı şekilde onu inceleyen gözlere baktı. dudakları bir gülümsemeyle kıvrıldı hemen, taehyung'un da gülümsemesi kalp atışlarında bir değişikliğe neden oldu, yine de gözlerini gözlerinden çekmedi. taehyung'un kendisine olan bakışları başından beri güven veriyordu, hiçbir zaman ağırlığı karşısında kendisini rahatsız hissetmemişti. bu sayede onun yanındayken ve gözlerine bakarken kötü bir anlamda çekindiği olmamıştı.

ısınan yanaklarıyla birlikte gözlerini gözlerinden çekmiş, yüzünde gezdirmişti. ten rengi, benleri, kalın ve kıvrımlı olan dudakları... taehyung ona bunu kendisi için söylemiş olsa da asıl taehyung'da insanın içini ısıtan bir şeyler vardı. ondaki her şey ölçülü geliyordu, onu izlemek zaman kaybı olmazdı, ki şu an yaptığı şeyi tam da onu izlemekken zamanını gayet de verimli kullandığını düşünüyordu. böylelikle onu daha iyi tanıyor gibiydi, taehyung duygularını yüzüne yansıtarak onları gizlemeden yaşıyordu. onu dürüstçe tanımanın daha iyi bir yolu olamazdı.

"hey... çalışma nasıl gidiyor?"

ikisi de duydukları sesle birbirlerine bakmayı kesip başlarında dikilen kıza baktılar. burası taehyung'un arkadaşı yoongi'nin kasiyer olarak çalıştığı kafeydi, taehyung onları tanıştırmıştı. yoongi jeongguk'u tanıyor gibi görünüyordu, bunu gayet açık bir şekilde dile getirmişti. yani... jeongguk'a fotoğraflara kıyasla gerçekte daha tatlı göründüğünü söylediğinde jeongguk buna emin olmuştu.

bir de euna vardı. o da burada çalışan garsonlardan biriydi, jeongguk onu daha önce nabi'nin gösterdiği bir fotoğraftan hatırlıyordu. nabi onların sevgili olduklarını düşünmüştü zamanında ama belli ki yanılmıştı. çünkü aralarında kesinlikle arkadaşlıktan daha fazlası yoktu. yine de... jeongguk kızın gözlerine bakarken yerinde kıpırdandı. o zamanlar daha fazlası olabilme ihtimalleri var mıydı acaba?

hot n cold | taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin