"Aman tanrım, James, ne yaptın!?!?!" diye bağırdım, çok kızgındım. Gelecek 100 yıl içinde bir yerlerde olabilirdik ve bunların hepsi onun hatasıydı.
"Bana James dedin??" diye belirtti, bir soru olmamasına rağmen. "Artı olarak, hâlâ üzerimdesin."
─...
Diğer grupla zorlu karşılaşmamızdan sonra ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Harry ağlıyordu, Ron aptalca şakalar yapıyordu ve ben de düşüncelere dalmıştım.
"Dumbledore'a gitmeliyiz." dedi Ron, bu bir süredir akıllıca söylediği ilk şeydi.
Tamam, ondan çok hoşlanıyorum ama grubun en zekisi olmadığını da kabul edelim.
"Won-Won!" Biricik, sevgili Lavender Brown'ı görmek için arkamı döndüm.
"Merhaba Lavender." dedi Ron hülyalı bir şekilde, onu öperek. Ah, kusma isteği uyandırıyorlar.
Harry gözlerimdeki hüznü gördü ve elimi tuttu, Dumbledore'un odasına doğru ilerledik.
İğrenç çiftten yeterince uzaklaştığımızda Harry, "İyi misin?" dedi. İyi denemeydi Harry ama sence iyi gibi mi görünüyorum?!!
"Sen de mi böyle hissediyorsun Harry? Dean ve Ginny'i gördüğünde? Ona nasıl baktığını gördüm."
İç çekti ve yavaşça başını salladı. Gözünden bir damla yaş aktı, Harry hiç ağlamazdı, bu yüzden bugün onun için gerçekten zor geçmiş olmalı. Kolumu onunkine doladım ve başımı sert omzuna koydum. O benim için bir erkek kardeş gibiydi ve benim de onun için bir kız kardeş gibi olduğumu biliyordum.
"Harry! Mione!!" Gelenin Ron olduğunu sanarak sertçe döndüm ama gelen sadece en iyi arkadaşım Ginny Weasley ve erkek arkadaşı Dean Thomas'tı.
Ginny'nin Dean'den ayrılmayı planladığına oldukça emindim, çok kavga ediyorlardı. Yatakhanede bana bundan bahsetti ve her şeyin yolunda gitmediğini söyledi. Yakışıklıydı ama bir şeyler eksikti.
Harry'nin gözleri Ginny'yi görünce parladı, sonra Dean'e odaklandı ve gözleri yaşlarla doldu. Bugün Ginny ve Dean'le uğraşmak zorunda kalmadan zaten yeterince dram yaşamıştı.
"Ginny, ortak salona gideceğimizi sanıyordummmm." diye yakındı Dean.
"Önce arkadaşlarımı görmek istedim." dedi Ginny sesinde biraz sıkıntıyla. Dean fark etmemişti.
Ginny'nin onun olduğunu Harry'e göstermek için kolunu Ginny'ninkine doladı. Ona gülümsedi ve yanağından öptü. Ginny'de bir haller vardı ve ben bunu öğrenecektim. Harry acı çekiyor gibi görünürken, onun nasıl hissettiğini biliyordum.
"Nasılsınız çocuklar?" diye sordu Ginny fazlasıyla neşeli.
"Pek iyi değil ve dürüst olmak gerekirse bu seni ilgilendirmez." Harry'nin elini tutup uzaklaşırken alaycı bir şekilde gülümsedim. Bunu Harry'yi üzmek için bilerek yaptığını biliyordum ve bu beni kızdırdı.
En iyi arkadaşım olsa bile, Harry de öyleydi. Ve eğer onu bilerek incitmeye çalışırsa, öylece durup bunu izleyemezdim. Harry hıçkırdı, ben de kolumu omzuna atıp onu kendime doğru çektim.
"Teşekkürler Mione." diye mırıldandı Harry, bana hüzünlü bir gülümseme göndererek.
******* Ginny'nin Bakış Açısı
İleride Harry ve Hermione'yi gördüm, işte bu tam da planımı eyleme dökmek için bir şanstı. Birilerinden Harry'nin benden hoşlandığını duymuştum, bu yüzden belki de Dean'le ne kadar "mutlu" olduğumu gösterirsem, bu söylentilerin doğru olup olmadığını anlayabilirdim.
Gerçek şu ki Dean'den ayrılıp Harry'le birlikte olmak istiyorum. Ama korkuyorum ve eğer Harry benden gerçekten hoşlanmıyorsa, bu benim kalbimi daha çok incitir. Dean'den ayrılıp Harry'nin benden hoşlanmadığını öğrenmek istemiyorum.
Üç gün sonra, yani cuma günü ayrılmayı planlıyorum. Yani Harry benden hoşlanmıyorsa, depresyonu dibine kadar yaşayabilirim.
Gerçek şu ki, Harry'yi hiçbir zaman tam olarak unutamadım, o çok cesur, nazik ve yakışıklıydı. Seçilmiş kişi olup olmaması umrumda bile değil, onu olduğu gibi seviyorum.
"Harry!!! Mione!!" diye bağırdım.
Hermione'nin sertçe döndüğünü gördüm, bugün bir şeyler olduğunu anladım, muhtemelen aptal abimle ilgili bir şeydi.
"Ginny, ortak salona gideceğimizi sanıyordummmm." diye yakındı erkek arkadaşım.
"Önce arkadaşlarımı görmek istedim." dedim sinirle, umarım kimse fark etmezdi. Dean bazen çok huysuz olabiliyor. Sinirli ses tonumu fark etmedi ve kolunu benimkine doladı.
Planımı hatırladım ve ona gülümsedim, yanağından öptüm.
Harry'ye bir bakış attım. Gözlerinden yaşlar akıyordu, çok acı çekiyormuş gibi görünüyordu. Planım yürümüyordu, onun bu kadar incinmesini istememiştim, tek bilmek istediğim benden hoşlanıp hoşlanmadığıydı.
Hermione ne kadar tuhaf davrandığımı fark etti ve kaşlarını çattı.
"Pek iyi değil ve dürüst olmak gerekirse bu seni ilgilendirmez." dedi, Harry'nin elini tutup çekip gitti. Onlar uzaklaşırken Harry'den bir hıçkırık duydum.
Ben ne yaptım?..
******* Kelime Sayısı: 724
Ne ölmesi kardeşim bayılmışım
Evet sınava 22 gün kala geldim çeviri yapıyorum... Ben galiba mezuna kalıyorum da... Hedef Ege çünkü, netlerim de o kadar yüksek değil. Geldim, bari çeviri yapayım dedim. Aylar olmuş çevirmeyeli, özlemişim :,)
Şimdi ben mezuna kalırsam sabah işte çalışıp evde ders çalışacağım çünkü evde olmak bana batıyor. Rahat ortamda çalışamıyorum demek ki. Ben de dedim ki neden bir sene boyunca işte sürünüp akşam ağlaya ağlaya ders çalışmayayım? Vakit buldukça çeviri de yaparım hem. Oh, misss.
Neyse işte sonuç olarak ben geldim, yetişebildiğim kadar çevirilere dewamke. En azından A Time Turner Tale bitsin, yarısını geçtik. Bundan sonra Beloved ve Scared'a odaklanırım.
Dün gece balığım Dobby vefat etti. Sizden de güzel dilekler beklerim, hâlâ yastayım. Her balığımın yeri bende ayrıdır ama Dobby bir başkaydı...
Dobby için,
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
![A Time Turner Tale - The Marauders ✔️ [Türkçe Çeviri] // TAMAMLANDI](https://img.wattpad.com/cover/296142206-64-k800796.jpg)