A Time Turner Tale - The Marauders ✔️ [Türkçe Çeviri] // TAMAMLANDI

Bölüm 28 | Hiçbir Fikrin Yok

Başlama Tarihi
23.09.2023
21.47
*******
Hermione'nin Bakış Açısı

       "Dean'den ayrıldım"

       "Ne!!" diye bağırdık hepimiz aynı anda. Lily'yi kurtarıp döndükten sonra, her şey yolundaydı. James ve Lily'nin ilişkisi güçlüydü ve neredeyse her anlarını birlikte geçiriyorlardı. Sirius ve Marlene birbirlerinden hoşlanıyorlardı ama reddedilme korkusuyla bunu kabul etmeyi reddediyorlardı. Marls'ı onun kendisinden fazlasıyla hoşlandığına ikna etmeye çalışmadık değil, çünkü dürüst olmak gerekirse kimsenin birinden daha fazla hoşlanabileceğini düşünmüyorum. Her ikisinin de bir noktada açılacağından eminim. İlişkiler gelişirken Remus sınavlara çok çalışıyordu, bu da onu pek göremediğimiz anlamına geliyordu ama hâlâ çocuklarla şakalaştığını görüyordum. Ron, o günden hemen sonra, onun çok yapışkan olduğunu iddia ederek Lavender'ı bıraktı. Artık tonlarca boş vakti var, bu yüzden zamanımın çoğunu onunla geçiriyorum, bu da ona karşı hislerimin daha da arttığı anlamına geliyor. Bunu ona asla itiraf etmeyeceğim tabii. Öte yandan Harry, ebeveynleri, Sirius ve Remus ile hayatının en güzel zamanlarını geçiriyordu, ancak yine de Ginny'ye dik dik bakacak zamanı oluyordu. Her ikisi de birbirlerine o kadar iyi geliyor ki, bu ikisinin de fark etmediği bir mucize.

       Ama şu anda bir kızlar gecesi düzenliyoruz; Lily, Ginny, Marlene ve ben kızlar yatakhanesinde yataklarımızdayız.

       "Neden?" diye sordu Marlene.

       "Bir şey fark ettim." dedi tereddütle, hepimiz ona devam etmesini işaret ederek başımızı salladık. "Harry'yi hâlâ seviyorum." dedi çilek kadar kızararak. Hepimiz çığlık attık ve Marlene, Ginny'nin yüzüne bir yastık fırlatıp vurdu. Gülerek yataktan düştü.

       "Biliyordum, biliyordum, biliyordum! Potter'ların kızıl saçlılarla evlenmesi bir gelenek! Benim gemim yelken açıyor!" Marlene yukarı aşağı zıplayarak çığlık attı. Tıpkı Sirius'a benziyor.

       "Ginny ve Harry bir ağaçta oturuyorlar-" diyor merdivenlerden ortak salona doğru koşarken.

       "Hayır Marlene!!" diye bağıdı Ginny, beni ve Lily'yi bırakarak onun peşinden koştu.

       Lily konuşana kadar orada yaklaşık on saniye kadar boş boş oturduk.

       "Hermione, sana hiç teşekkür etme şansım olmadı, ben yanında yokken oğluma çok yardımcı oldun ve ben-" kekeledi ve ağlamaya başladı. Yürüdüm ve ona sarıldım.

       "Üzgünüm, neler yaşanacağını bilmek zor olmalı ama söz veriyorum Harry'yi güvende tutacağım, o benim hiç sahip olmadığım kardeşim gibi." dedim, o sessizce omzumda ağlarken.

       Lily, "Sen ve Ron gibi arkadaşları olduğu için çok şanslı." dedi. "Sizin yanınızda olduğunu bilerek ayrılabildiğim için mutluyum." Hafifçe gülümsedim ve sessizce Harry'yi hayatım pahasına koruyacağıma dair güvence verdim. O, büyücülük dünyasının kurtarıcısı, en iyi arkadaşım ve en önemlisi kardeşimdi.

       "Hadi şimdi, bakalım Marlene Harry'ye söylemeyi başarabilecek mi?" İkimiz de kıkırdadık ve diğerlerinin izlediği yolu takip ettik.

       Son merdivenden iner inmez neşeli bir ses duyduk.

       "Ağaçta kim öpüşüyor?" diye sordu James sırıtarak. Eminim o, Sirius ve Remus, yüzlerdeki ifadeden onların Harry ve Ginny olduğunu biliyorlardı. Öte yandan Harry tamamen kafası karışmış görünüyordu, Ginny'nin ne kadar telaşlı olduğunu görünce biraz da eğlenmişti.

       "Hi-hi-hiç kimse." diye kekeledi, yanakları kıpkırmızıydı. "Yanlış duymuş olmalısın." Utanç verici başka bir şey söylemesini engellemek için eli hâlâ Marlene'in ağzındaydı.

       "Ah, çünkü M'yi bu kadar iyi tanımasaydım, onun senden ve Harry'den bahsettiğini söylerdim." dedi Sirius, sonunda hafif bir kıkırdamayla. Üç çocuk kahkahalara boğulurken ben de kahkahamı tutuyordum ve Harry far görmüş bir geyik gibi görünüyordu.

       Ginny şokla ağzını araladı ve gözleri yüzünün yarısını kapladı. Başını ayaklarına eğmişken kırmızılık boynundan yukarı doğru tırmanıyordu. 

       "H-hayır" Çaresizce kendini savunmaya çalıştı ancak Harry'ye bir bakış bile atmaya cesaret edemiyordu.

       "Utanmana gerek yok Ginny, onaylıyoruz." Müstakbel gelininin utancı karşısında yüzüne bir sırıtış yayıldı. O sırada Lily onun arkasındaydı ve başının üstüne bir tane geçirdi.

       "Ne?" Güldü.

       "Zavallı kızı rahat bırakın." diye azarladı. James şakacı bir şekilde gözlerini devirdi, Lily bunu gördü ve ona tekrar vurarak güldü. James kendini savunmak için ellerini kaldırdı ve Lily'ye bir şeyler mırıldandıktan sonra kulağının altını hafifçe öptü ve onu aniden kucağına çekti. Yüzü boynunun girintisine doğru uzandı ve kız onun kucağında rahatlayarak iç çekti. Harry'nin anne ve babası, kimsenin sahip olmadığı nadir bir şeye sahipti: Gerçek aşk.

       Görünüşe göre Harry bir noktada transtan çıkmış ve gergin bir şekilde Ginny ile konuşmuştu: "Endişelenme, ben de senden hoşlanıyorum."

       Oturduğu sandalyeden kalktı ve onu hafifçe öptü. Bütün ortak salon durup tezahürat yaptı. Genişçe sırıtıp alınlarını birbirlerine dayayarak bitirdiler.

       Harry sonunda istediği ve hak ettiği şeye kavuştu.

       Aniden Gryffindor ortak salonunun kapısı çarparak açıldı ve Ron elinde büyük, kırmızı ve altın rengi bir pastayla ortaya çıktı.

       "Şimdi, kim pasta ister?" diye bağırdı ve tüm öğrenciler ona ve pastaya koştular - tabii ki tüm bu drama yaşanırken o yiyecek almaya gitmişti. Tavuğa olan bağımlılığıyla tavuklu kek kapmış olsaydı bile şaşırmazdım.

       Herkes pasta almak için çabalıyordu. Ron kalabalığın arasından bana doğru geldi ve pastasını bitirdi. Sağ dudağının altında biraz kalmıştı.

       "Ne kaçırdım?" diye sordu. Onunla yüzyüze geldim ve ne olduğunu anlamadan parmağımı uzatıp yüzündeki kremayı sildim, sonra geri çekip başparmağımı yaladım. Gözlerinin içine bakıp güldüm.

       "Hiçbir fikrin yok." ikimiz de gülümsedik.

*******

Kelime Sayısı: 753

Günün 3. bölümü. Son 2 bölüm kaldı. Ara vermeden diğer iki bölümü de çevirip rahatlama fikri... Kal aklımda. Bir kahve yapıp ekran başına dönüyorum o zaman. Saat 12'ye geliyor. Bit de rahatlayayım A.T.T.T. !!!