Zaman her şeyin ilacı mıdır?
Söylendiği gibi dakikalar yavaş yavaş yerini saatlere bıraktıkça, saatler yerini günlere terk ettikçe, günler aylara,
Aylar yıllara dönüştükçe çekilen acılar azalır mı, yaşanan devasa pişmanlıklar yok olur mu, his edilen suçluluk duygusu geçer mi?Böyle olmasını umut ediyorum.
Bunun gerçekleşmesi için dua ediyor ve çaresizce beklirorum.
Aras'ın nefret barındıran bakışları hâlâ aklımdan çıkmıyor ken, Azat'ın katil olduğunu öğrendiğim günün üzerinden tam olarak üç gün geçmişti.
Tam da düşündüğüm gibi öğrencilerden, öğretmenlere, öğretmenlerden, okul müdürüne kadar Azat'la yaşadığımız formalite ilişkimiz herkesin dilinde dedikodulara mesele olmuştu. her kesin şaşkınlığına yer edinmiştik.
üç gün boyunca Arası görmemiştim. Okula gelmiyor arkadaşları dahil nerede olduğu bilinmiyordu. Bana kızmış olabilirmiydi? Beni yanlış tanımış olabilirmiydi? Gerçi onun yerinde ben olsam akıl eremiyecek düşüncelere inanırdım. İşte Aras'da tam olarak beni yanlış anlamış ve iğrenç bir şekilde beni yargılamıştı.
Belki yüzüme doğru zihnindeki düşüncelerini dile getirmişti lakin o gün kararan kehribarları herşeyi açık açık anlatıyordu. Onunla iletişime geçmek için diline yada ağzına ihtiyacım yoktu. Değişik ama gözlerine baktığımda ne his ettiğini yada ne düşündüğünü kolayca anlaya biliyordum.
Peki ya o.
Oda benim gözlerime baktığında içimdeki kasırgası göröyormuydu?
Ona karşı biriktirdiğim duyguyu his ediyormuydu?
Çaresizliğimi ona karşı haykırmadan gözlerime baktığında anlıyormuydu beni?Nerdesin Aras?
Üç gün boyunca bu soruyu kendi kendime sorup durdum, nerdeydi? ne yapıyordu? güvendeymiydi? onu deli gibi merak ediyordum ve bu duygu beni iyice korkutuyordu gün geçtikçe onu daha çok önemsiyordum ....
Evimin önündeki ahşap bankın üzerine oturmuş umutsuzca düşünüyordum. Karla karışık yağmur her yeri ıslatırken ben ellerimi iki yana banka yaslamış ayağımla yerde ritim tutuyordum. Kararan bulutlar bu günün pekte iyi geçmeyeceğinin habercisiydi sanki.
Saat 5 civarlarına gelirken hava şimdiden kararmaya başlamıştı. Hayattan kopmuş boş sokağı öylece incelerken sokağa giriş yapan gri jeep gözüme çarptı. Bu jeep Ferite aitti.
Yare ve Ferit okul çıkışı yanımızdan ayrılmışlardı. İki sevgili... nasılda mutlulardı. En azından birileri mutluydu azda olsa kardeşimin mutluluğuna şahit olmak beni bir nebze olsun mutlu ediyordu.
Yare arabadan inerken hâlâ beni fark etmemişti, yüzündeki tebessümle şoför koltuğunda oturan Ferite el sallayarak sevgilisinin gitmesini bekledi.
Kısa süre sonra jeep harekete geçip mahallemizi terk etti. Yare güler yüzüyle bana doğru döndüğünde yüzündeki gülümseme anında silindi .
"Gece!" İsmimi endişeyle söyleyip koşarak yanıma geldi.
"Kuzum... Sen neden bu havada dışardasın? Hava buz gibi hastalanacsın."
Soğuk mu. Ben... Ben neden üşümüyordum neden soğuk havayı his etmiyordum?
Çünkü çünkü içim yanıyordu. Dayanamıyordum gerçekten artık çok yorulmuştum yaşamak için ne bir isteğim vardı nede ölmek için bir korkum.
" İçim yanıyor yare."dedim titreyen sesimle.
Elimi kalbimin üzerine koyup.
"Burası ağrıyor. Dayanamıyorum, bu acı beni bitiriyor Yare. Ya neden neden ben mutlu olamıyorum gerçekten mutluluk kavramının bazen benim için haram kılınmış olduğunu düşünüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ KENDİNDEN KURTAR
RomanceAy geceye muhtaç, gece ise ona aşık.... ~ Karamsar geçmişleri vardı o dört genç kızların. Hayat onlara pek iyimser davranmamış, sevdiklerini canları bildikleri ailelerini almıştı ellerinden. Bu sebeple hayatlarının temellerinde açıdan başka birşey y...