Bölüm şarkısı:
Son Feci Bisiklet: 80
Gökçe'den
Ayarlarım bozulmuştu. Can'ın Görkem'in benden hoşlandığını iddia ettiği gün üzerinden iki gün geçmişti.
Eğer Görkem'in yerinde başka biri olsaydı Can'ın söylediklerini takmazdım bile ama Görkem...Düşüncelerimden sıyrılıp kendime gelmeye çalıştım. Daha sabahın 7'si idi ve ben sabahın köründe aklımı saçma sapan şeylerle meşgul ediyordum. Gerçekten de saçma mı Gökçe?
Saçma olduğunu kendime inandırdım ve yataktan kalktım. Banyoya girip günlük rutinim olan işlerimi hallettim.Yavaş tempolu bir sabah koşusu bünyeme iyi gelebilirdi. Hayret Gökçe, sabahın 7'sinde koşuya çıkıyor. Gururlu bir anneyim şu an. Ne var yani iç ses sanki daha önce sabah sabah koşuya çıkmamışım gibi bir trip bir trip anlamadım valla. Çıktın mı Gökçe? Sadece soruyorum. Bugün çıkasım geldi Allah Allah. Karışma bana dış ses. Hıh.
Üzerime sporcu atletimi giyip altıma da dizimin bir karış üstünde biten bir tayt giydim. Yanıma sweatshirtümü de alıp evden çıktım. Sahile kadar yürüyecektim sonra da yavaş tempoyla koşacaktım. İnşallah planladığım gibi de olurdu. Asla böyle bir şey olmayacak Gökçe sen neredeyse şom ağızlılıkta rekor kırabilecek kadar ustasın. İç ses dua et başıma bir şey gelmesin.
💟
Resmen bir saattir koşuyordum. Aralıksız bir saattir. Allah'ım acaba benim beynimde bir problem olabilir mi? Sadece soruyorum. Yok ama olamaz böyle bir şeyin imkanı yok. Bu ihtimali eledik. Belki de vücudun alışık değildir Gökçe sadece bir öneri. Sus iç ses sus bir de sen başlama. Soluklanmak için olduğum yerde derin derin nefes alıp verme işlemine başlamıştım. Gören de yetmiş yaşında sanırdı. Yaş yetmiş iş bitmemiş teyzeler gibi de olamıyorsun Gökçe. Tövbe tövbe.
Sahildeki banklardan birine oturup dinlenmek en iyisiydi. Hızlı adımlarla gidip oturdum. Kafamı arkaya doğru eğdim ve gözlerimi kapattım. Su içmem gerekiyordu. Nasıl evden çıkarken su almayı unutabilirdim aklım almıyor. Ee tabii alışık olmayınca. İç sesime göz devirdikten sonra etrafıma bi bakındım. Normal şartlarda burası insan kaynıyor olmalıydı.
"Selam " Aniden gelen ses ile irkildim. Görkem'in yanımda ne işi vardı? Düşüneceğine ona sorsana!
Şaşkın gözlerle Görkem'e bakıyordum. Yüzümde nasıl bir ifade varsa artık, kıkırdıyordu. Hemen şu an neden burada olduğunu söylemeliydi. Tesadüf olur da böylesi biraz fazla. Daha fazla bakışmamak için konuşmaya başlamam lazımdı."Senin burada ne işin var?" dedim ve göz kırptım aynı zamanda tek kaşımı kaldırmış da olabilirim. Evet resmen tek kaşımı kaldırdım. Alkışlanacak bir yetenek olduğunu biliyorum. Sana inanamıyorum Gökçe bu sefer gerçekten utançtan kıpkırmızı kesildim. Ben ne yaptığımı biliyor muyum iç ses sus Allah aşkına.
İlk olarak dudağının bir kenarı havalandı. Başını sağa doğru eğdi -bunu düşünmek için yaptı büyük ihtimalle- gözlerini mi kaçırmıştı o? Hiç belli etmedin Görkemcim. Dudakları sonunda aralandığında gerçekten mantıklı bir cevap vereceğini düşünmüştüm.
"Geçiyordum, uğradım." Sanki diyecek bir şey bulamamış gibi bir tavrı vardı. Kafamı anlıyorum der gibi sallayarak "Sabahın bu saatinde gerçekten buradan geçmen büyük tesadüf." Dedim kınar gibi başımı iki yana sallayarak bu sefer de.
Gözlerime tam beş saniye boyunca baktı. Konuşmak için dudaklarini araladığı sırada alt dudağını yaladı. Yapma be çocuk bizimki zaten düşmeye meyilli böyle yaparsan hiç toparlanamayız. Hiç de düşmedim. Hı hı
"Aslında biraz hava almak istemiştim." kısa bir es verdi. "Kafam çok dolu, bu aralar fazla düşünüyorum." Ne düşünüyor ki bu kadar? Belki seni düşünüyordur kim bilir? Kelimeler kifayetsiz kalıyor iç ses pes gerçekten!
"Ne düşünüyorsun bu kadar?" merak başa bela gerçekten. Suratıma ifadesizce birkaç saniye baktıktan sonra yüzünü yüzümle aynı hizaya getirdi. Bunu yapmış olmadı çok vahimdi çünkü yüzlerimizin arasındaki mesafe benim kalbimin tımarlanmasını sağlayacak kadar azdı. Gökçe kendine gel, topla kendini! Kalp atışlarımın sesini duymuyordur umarım.
"Ne düşündüğümü öğrenmek istemezsin Gökçe " kelimeler dudaklarından bir bir dökülürken gözlerini dudaklarımdan ayırmamıştı. Kriz anında yapılması gereken şeyler neydi iç ses taktik ver. Ben bile şokum şu an Gökçe. Bana biraz müsade.
"Yoo aslında isterim niye istemiyim yani isterim derken zaten soruyu soran benim niye istemiyim anlamında söyledim hem bence kaçak cevap veriyorsun tabi söylemek istemezsen anlarım orası ayrı bi konu- " dudaklarımın üzerine kapanan elle duraksadım.
"Sakin ol Gökçe teker teker sakin" son kelimeyi uzatarak söylemişti.
"Bak, aslında sana açık olacağım ama nasıl devam edeceğimi bilmiyorum." Konuşurken gözlerimin içine bakması beni germekten başka bir şeye yaramıyordu.
"Sen konuş dinliyorum ben seni istediğin zaman devam edebilirsin." Söylediğim komik bir şeymiş gibi güldü. Yine başlıyoruz işte. Gülme be adam.
"Kelimelerle zaman kaybetmemeye karar verdim." Daha ben ne söylediğini anlamaya çalışıyordum ki elini elimin üzerine koydu "Gökçe" adımı söylemesiyle şaşkın bakışlarımı gözlerine sabitledim. Nasıl bir ifadeyle bakıyorsam artık bundan güç almış gibi elimi kaldırdı yavaşça göğsüne doğru bastırdı.
"Dinle duyuyor musun, daha önce böyle hızlı attığını hissetmemiştim." Kısa bir es verdi, " Son zamanlarda bundan hiç şikayetçi değilim ve eğer sen de kabul edersen bu hıza çok uzun bir süre daha katlanmak isterim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ GİDİŞ
Ficção Geral"Bir daha yüzünü bile görmek istemiyorum!" Dedi Gökçe acımasızca. "Yalvarsan da yakarsan da ben seni bırakmam! Bunu o kafana sok!" Diye karşılık verdi Görkem. "Peki öyle olsun, o zaman ben gidiyorum. Bir daha yüzünü görmemek üzere!" Çok büyük konu...