Karşılaşma.

45 21 15
                                    


Sol bacağımdaki derin ağrı yüzünden kalkamıyordum. Siyah araba resmen beni ezmiş çiğnemişti. Cidden başka çarpacak insan mı yoktu da beni bulmuştu bu Allah ın cezası. Arabanın kapısının açılıp kapanma sesinin ardından birkaç adım sesi duydum. Arabadan kendimi itekleyerek uzaklaştığımda hala yerden kalkamamış rezil bir haldeydim. Sol bacağım uzun bir çizgi halinde çizilmiş ,kanı yüzünden çoraplarım ve ayakkabım kırmızıya bürünmüştü. Okul eteğimi düzeltip ayağa kalkmaya çabalarken tekrar tökezledim ancak bu sefer yere düşmek yerine belimden tutan el sayesinde ayakta kalmıştım.

Bakışlarım elin sahibine döndüğünde kahverengi saçlar ve yine kahverengi gözler beni süzüyordu. İyi olup olmadığımı anlamaya çalışıyor gibi bir ifadesi vardı .Sinirle parmağımı kaldırıp bağıracakken . Kör herif ceketini çıkarıp önümde eğildiğinde ona kızmak için kaldırdığım işaret parmağım havada kaldı. Üzerinde yeni okulumun forması vardı. Arkamızdan gelen bir kaç korna sesi ile kaşları çatıldı. derin bir iç çekip eğildiği yerden kalkıp korna çalan arabaya doğru sinirle döndü .

'' Ya o kornadan elini çekersin yada o kornayı senin bir yerlerine sokarım !''

Kasılan yüz hatları ve boynundan çıkan damarlar ile korkutucu vahşi bir hayvana benziyordu. Bakışları beni bulduğunda yüzü yumuşamıştı.

''iyi görünmüyorsun bacağın fazla kanıyor .''

''yok canım ben fark etmemiştim emin misin?''

İmalı bakışlarımın ardından gözlerini devirdi. Kalkmam için elini uzattığında gurur yapıp yerden tutundum ve kalmaya çalıştım . tekrar dengemi kaybedip düşecekken belimden tuttu.

''bırak ta revire götüreyim ''

sesi sertti bir ricadan çok emir veriyordu. Etrafa baktıktan sonra birkaç krona sesine karşılık öfkeli bakışlarını arkadaki arabaya sunduğunda araba kornası susmuştu. Tam o sırada turuncu saçlı bir çocuğu gördü.

''Semih çek şu arabayı şuradan okula park et!''

çocuk hızlı adımlarla arabaya binerken gözleri gözlerimle çatıştı.

''kendim gidebilirim kör bir herifin yardımına ihtiyacım yok. ''

Tekrar vücudumu ondan kurtarıp dikleştim. Yürümeye çalışırken bu sefer sol kolumdan tutan sert el bakışlarımı o yöne çevirdi. Demirin mavi gözlerindeki otoriter sert bakışları ile göz göze geldim.

''ben götürürüm Efken aracına geri dönebilirsin''

''Demek çakma Demirin arkadaşı Efken de bu sevgili kör arkadaşımızmış''

Efken in kaşları çatıldığında Demirde aynı ifade ile bana bakıyordu. Efken in tuttuğu sol kolumu çekiştirip ondan kurtulduktan sonra Demire döndüm.

''bırak şu kolumu ''

Demir beni umursamayıp okula doğru sürüklerken Efken arkamızdan sert bakışlar ile bakıyordu.

''Demir bırak şu kolum-''

bacağımdaki acı ile sendeleyip düşecekken belimden tuttu. Çatık bakışlarla ona bakıyorken oda bana aynı ifade ile bakıyordu.

'' iki gündür hiç iyi anlaştığımız söylenemez Barın ama bence beni bir sal yoksa sana buradan bir dalarım''

Çarpık bir şekilde gülümserken parmağının tersini burnun altına koyup eli ile dudaklarını kapadı. Adeta küçük haylaz bir çocuk gibiydi. Ancak bu masum anı pekte uzun sürmedi.

''Daha seninle çok uğraşacağım renkli kız ancak yerinde olsam benimle böyle konuşmak yerine sessizce revire doğru adımlardım.''

''ismi hakkında bile korkup yalan söyleyen bir insandan korkmam ben ''

Yalancı SonbaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin