Eylem günü arifesinde, yani 21 Ekim akşamında Yeji'ye beni iki gün idare etmesi için yalvardıktan sonra Omega Hakları Binası'na eylem için döviz hazırlamaya gittim. Bugün yılın en sevdiğim günlerinden olabilirdi; çünkü onlarca erkek omega döviz hazırlarken birbirleriyle şakalaşıyor, dertleşiyor ve yeni arkadaşlıklar kuruyordu. Herkesin gözlerinde yarının heyecanı vardı, genci ve yaşlısıyla herkes birbirini kucaklamaya ve birbirinin arkasını kollamaya hazırdı.
En sevdiğim kısmı ise kızgınlığa yeni girip erkek bir omega olmanın yükünü tamamen sırtlamış olan erkeklerin halini hatrını sorma kısmıydı. Ben ilk kızgınlığa girdiğimde, aynı şu anda benim yaptığım gibi, Özgürlük Günü'nde kendi kimliğini kabullenmiş tecrübeli omegaların beni böyle kıstırmasıyla öğrenmiştim çoğu şeyi. Zamanında çok rahatsız edici, gerici olsa dahi günün sonunda minnettar kalınan yegane şeydi bu.
"Pşşt," dedim önümdeki çocuğa. "Ne öyle yavru köpek gibi bakınıyorsun etrafa, hayırdır?"
"Aa, şey..." dedi önümdeki çocuk, gözünü kaçırıp elini bağlayarak. "Pankart tutup tutmamam gerektiğini bilmiyorum. Tehlikeye girer miyim?"
Önce çocuğa uzun uzun baktım; vücudunun zayıflığına, yeni kızgınlığa girdiği için kontrol edemediği kokusuna, muhtemelen henüz kimse anlatmadığı için feromon bastırıcı kullanmıyor oluşuna ve muhtemelen döviz tutma konusunda kendine güvenmediği için rahatsız rahatsız kıpırdanışına... Çok iyi anladım onu.
"Pankart tutarsan sana hiçbir şey olmaz, çünkü yanında ben varım, biz varız. Seni polislerden kurtarmadan hiçbir yere gitmeyiz. Zaten yaşın çok küçük olduğu için yakalanırsan muhtemelen ilk seni bırakırlar. Ama eğer gerçekten kendini iyi hissetmiyorsan pankart tutmak zorunda değilsin," dedim. Sonra gülümsedim. "Adın neydi?"
"Adım Namseo."
"Namseo, dünyanın acımasızlığından korktuğun halde yine de sayımızı gövdemizi gere gere göstermemiz için burada olman çok değerli. Pankart taşımana gerek yok, yarın sadece elimden tutarak yürüyebilirsin istersen."
Gergince gülümsedi. "Ah, teşekkür ederim. Elinden tutmana gerek yok, sen kendi pankartını taşımalısın."
"Ama eğer kötü hissedersen elimi tutabilirsin her zaman, ben seni o kötü adamlara kaptırmam."
"Ben bebek değilim ki."
"Bebek olmayabilirsin ama acemi olduğun kesin. Kimsenin sana erkek bir omega olma konusunda yardımcı olmadığı da."
"Erkek bir omega olmak doğuştan gelen bir şey değil mi? Acemisi olur mu bunun?"
"Tabii. Ama çoğu kitabın yazmadığı, sadece aradığında bulabileceğin bazı şeyler var erkek bir omega olmak hakkında. Mesela feromonlarının kadın omegalardan biraz daha çekici olduğu hakkında."
"Bu uydurma değil mi?"
"Hayır. Bu yüzden feromonun yayılmasını önleyici kremler ve fısfıslar bulundurmalısın. İnan ki gerçekten çok ucuzlar, ve zararları yok denecek kadar az."
"Feromonlarım bozulmuyor yani?"
"Hayır, makyaj gibi düşünebilirsin. Yıkayınca geçiyor, çok uzun süre yıkamazsan tahriş edebiliyor."
"Kadın omegaların beni sevmemesinin nedeni buymuş demek ki."
"Bak, gördün mü? Bu bilgileri kolay kolay bulamazsın, biyoloji dersinde bile. Kıskanılan taraf olmamızı istemezler çünkü, düşük cinsiyet olarak görüp üzerimizden ego tatmini yapanlar sadece alfalar değil, kadın omegalar da aynı zamanda. Sana seni anladığını söylerler, ama anladıkları hiçbir şey yoktur genelde. İşlerine gelince mağduriyetine ortak olur, gelmezse seninle ortak tek bir özelliği bile olmadığını söylerler. Kime güveneceğine dikkat etmen gerek bu yüzden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
worse than nicotine (taegyu)
Fanfiction"Senelerdir, tüm gücümle ittirdiğim ama bir türlü açamadığım bir kapıyla kavga ediyorum." taegyu soulmate omegaverse au