İlk bölüm biraz sıkıcı olabilir ama diğer bölümlerde işler rayına gireceği için okuması daha akıcı olacaktır. Keyifli okumalar!🖤
"Tüm cevapları bildiğini zanneden insana tüm sorular sorulmamıştır." -Konfüçyüs
-----------------------------------------------------------Havanın kasveti ruhumu geçemese de, içimi garip bir tufanla dolduruyordu. Kesik kesik kulağıma ilişen seslerin sahibi olan insanlar büyük bir satranç tahtasının küçük piyonlarıydı. Güneş hafif hafif tenimi ısırsa da üşümeme engel olamıyordu. Üzerimdeki cekete sıkı sıkı sarınarak ilerlerken her bir detayı hafızamda tutmaya çalışıyordum. Zihnim arada bana küçük oyunlar oynuyor, düşünme yetimi kısıtlamaya çalışıyordu ama bu beni durduramıyordu.
Önüne vardığım dış boyası siyah, görkemli yapıtın tokmağını tıklattığımda birkaç saniye beklemeye başladım. Giderek yaklaşan topuk sesleriyle kapının açıldığını hissettim.
"Efsa Hanım, hoşgeldiniz." 30'lu yaşlarda olmanın verdiği yorgunluğun ve bu gece de uyuyamadığının kanıtı olan simsiyah göz altları ile İpek abla kapının kenarından çekilip kenara geçtiğinde içeri doğru bir adım attım.
"Bana Efsa demeni istiyorum, bu konuyu konuşmuştuk İpek abla." Mahcup bir şekilde başını önüne eğdiğinde bakışlarımı ona çevirdim.
"Cenk Bey'in talimatı, efendim." Duyduğum isim gevşeyen kaslarımın tekrar gerilmesine neden olduğunda bakışlarımı çektim.
"Eğer öyleyse kendisine istediği gibi seslenirsin, bu beni ilgilendirmez." Rahatsızlıkla kafasını sallasa da adam sonuçta patronu olduğu için yine dediğini yapacağını biliyordum. Bu yüzden daha fazla konuşmak istemedim. Salona girdiğimde etrafa küçük bir göz attım ve gözlerim o kişiyi aradı.
"Cenk Bey ile Yalçın Bey çalışma odasındalar, efendim." Sakince kafamı salladım ve üst kata doğru adımlamaya başladım. Kütüphanenin de önünden geçtikten sonra kapının önünde Yalçın'ı görünce adımlarımı yavaşlatmaya başladım.
"Neden dışarıda bekliyorsun?" Usulca göz kırptıktan sonra cevapladı.
"Sana da merhaba, Efsa." Göz devirdikten sonra 'ne var' anlamında başımı salladım. Az önceki rahat tavrı kaybolunca sorgular gözlerle baktım.
"Efsa, konuşmamız gerekiyor."
"Babam bekliyor, Yalçın. Bilirsin, o bekletilmeyi sevmez," göz devirdim. "Ondan dolayı hızlı olsan iyi edersin."
Hızlıca başını salladı. "Konu da zaten bu, Efsa. Baban içeride önemli bir şey konuşacak. Seni önceden hazırlamak istiyorum. Bu yüzden kapının önünde bekledim. Olabilecek herhangi bir şeye hazır ol." Sözleri hafiften beni telaşlandırırken devam etmesini istedim.
"Geri kalanını o anlatsa iyi olur. Benim de çok anladığım söylenemez zaten." Hızlıca kafa salladım.
"Teşekkür ederim Yalçın, bekle sen beni aşağıda." Eğilip hızlıca yanağıma bir öpücük bıraktığında hafiften sırıtarak geri çekildi.
"Kolay gelsin, Efsom." Dudak büktüm.
"Öyle umuyorum." O merdivenlerden aşağı yönelirken bende çalışma odasının kapısını tıklattım.
"Gel!" Tok bir ses duyduktan sonra içeri doğru atıldım. Cenk Altun kafasını dosyalara gömmüş, bir bacağını masanın üzerine atmıştı.
"Beni çağırmışsın?" Dosyalardan gözlerini ayırmadan başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizliğin Sessiz Sesi
Teen Fiction"Bir insanın seni sevebileceğine inanıyor muydun?" Hissettiğim ağırlıkla derin bir nefes aldım. "Benim bir insanı sevebileceğime inanıyordum." ---------------------------------------------------- "Adın ne?" Uzun saçlarını arkaya itekledi. "Zemheri."...