Bölümün eğlenceli ve güzel geçtiğini düşünüyorum, bir önceki bölümün 2. partı olarak düşünebilirsiniz. Keyifli okumalar!
🖤
Eve geldiğimizde bir süre yeraltı ile alakalı bir konuda toplantı yapmış daha sonra odalara dağılmıştık. Akşam saati yaklaştığından yavaş yavaş gideceğimiz yer için hazırlanmaya başlayacaktım.
Yalçın içeri dalınca panikle kapıya döndüm. O ise hızla daldığı kapıyı yavaşça kapatarak gözlerini kıstı.
İşte şimdi sıçtığın andır, Efsa Mizgin.
Kapıyı kapattıktan sonra elini kapı kolundan çekti. Benim oturduğum koltuğun karşısına, yatağın üzerine oturdu.
"Merhabalar Efsa Hanım. Randevu almadım ama sorun olmaz umarım?"
Başlıyoruz, diye geçirdim içimden.
Oflayarak kafamı iki yana salladığımda kaşlarını çattı. "Yalçın ne olur yapma ya."
"Ne yapmayayım ki?" Gözlerini büyüttüğünde yanaklarımı şişirdim.
"Gerçekten şu an yeri değil, beni sorgulamaya geldiğini biliyorum. Ama bunu şu an çekebilecek durumda değilim." Ellerimi alnıma götürüp sıvazladıktan sonra devam ettim.
"Orada bana neler dendi, ilk görevimizde her şeyi berbat ettim. Henüz bunlar için sağlıklı bir plan oluşturamadan böyle konular konuşmamız doğru mu sence?"
Tamam, aslına bakarsanız bu saydıklarım çok da umrumda değildi. Ayrıca Yalçın'ın gazabından kurtulmam lazımdı çünkü Zemheri ve ben ile alakalı bu duyduklarından sonra sağlam bir azar işiteceğimden emindim. Bunlardan kurtulmak için biraz manipülasyon biraz da acıtasyon yeterliydi.
Sanırım başarılı olmuştum, çünkü alaylı ifadesi gidip yerini ciddi ve merhametli yüzü almıştı.
Beyaz çarşafın üstüne eliyle vurarak yanına oturmamı işaret etti.
"Gel buraya." Kolunu uzattığında ayağa kalktım ve yanına doğru yürümeye başladım.
Yatağın gösterdiği kısmına oturduğumda kollarının altına girdim ve başımı omzuna yasladım.
Tamam, belki az önce gerçek değildi ama onun kolları altına girince gerçek olmayan duygular bile canlanmıştı. Çocukluğumdan beri en huzur bulduğum ve en sevdiğim şey yorulduktan sonra onun omzuna yaslanarak dinlenmekti.
Ne zaman kolları altına girsem, o konuşma aklıma gelirdi. Onun da düşünceli düşünceli baktığını görünce aynı şeyi düşündüğümüzü anladım.
Üşüyordum. Hava çok soğuktu ve üzerimde sadece ince bir tişört vardı. O bile bana ait değildi. Yalçın'ın küçülmüş giysilerinden biriydi.
Korkuyordum. Karanlık ve soğuk bir bodrum katında, örümcek ağları ve fare sesleri ile köşeye sınmıştım.
Bugün babamı çok sinirlendirdiğim için beni her zamanki bodrum katına kilitlemişti. Burası benim ceza evimdi bir nevi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizliğin Sessiz Sesi
Teen Fiction"Bir insanın seni sevebileceğine inanıyor muydun?" Hissettiğim ağırlıkla derin bir nefes aldım. "Benim bir insanı sevebileceğime inanıyordum." ---------------------------------------------------- "Adın ne?" Uzun saçlarını arkaya itekledi. "Zemheri."...