Kim Taehyung Su Prensi

145 18 15
                                    


Bugün dört grubun katıldığı bir toplantı yapılacaktı. Toplantı, dört topraklarında tam ortasında bulunan ve bağımsız bölgede olan toplantı binasında olacaktı. Her grubun lideri, liderin oğlu ve güvenlik için önemli askerler bu toplantıda olacaktı. 

Bu sefer benim de gitmem gerektiğini söyledi babam. Artık 20 yaşına geldiğim için bu tarz etkinliklere katılmam gerekiyormuş. Bunun için odamda hazırlanıyordum. Üzerime beyaz bol bir üst ve açık mavi tonlarında bol bir pantolon giymiştim. Üzerime mavi, uçuş uçuş, ince bir yelek almıştım. Kapımın çalmasıyla oraya döndüm.

"Girebilir miyim?" diye kafasını uzattı abim kapıdan. Kafamı sallayarak onay vermemle içeri girmiş, beni baştan aşağı süzmüştü. Aklımdaki soru işaretiyle ona döndüm.

"Bu yelek ciddiyetsiz gibi durmaz değil mi?" Böyle bir toplantıya ilk defa gidiyordum. Ve daha önce de ilgim olmadığı için abimle babamın bu konulardaki konuşmalarını dinlememiştim. Dolayısıyla neler konuşulur, gruplar birbirine nasıl davranır hiçbir fikrim yoktu. Bu yüzden biraz da gergindim. 

"Hayır bir sorun olacağını sanmıyorum." Biraz durdu. Sanki bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi. "Taehyung biraz oturup konuşalım mı?" 

"Tabi hyung. Gel." diyerek cam kenarındaki koltukları işaret ettim. Oturduktan biraz sonra abim söze girdi.

"Seninle bunu bir kere daha konuşmuştuk ama tekrar etmek istedim." Derin bir nefes alıp devam etti. "Orada sana karşı ters ve aşağılayıcı davranabilirler. Daha önce de söylemiştim ya, liderlerin ikinci oğluna biraz ters davranırlar. Nasıl ki ilk zamanlar Su Halkı tarafından bile hor görüldüysen onlar da seni tanımadığı için hor görüp tepeden bakabilirler. Sen sana soru falan sorulmadıkça konuşmalara girmemeye çalış. Bu seferlik sadece izleyip tanık olmak için gidiyorsun. Eğer sana sordukları herhangi bir soruda ters bir şey sezersen ilk adımı benden ya da babamdan bekle. Bizim cevap vermemiz daha doğru olur. Bizi takip et; otururken otur, kalkarken kalk. Eğer bir tartışma falan çıkarsa hemen askerlerin yanına dön." gülümsedi ve benden cevap bekledi. "Tamam mı bebeğim?"

Konuşmanın başından beri sessizce onu dinliyordum. Böyle bir şeyi zaten bekliyordum. Kendi halkım tarafından bile zamanında arkaya itilmiş, örselenmiştim. Bunu başka gruplardan ve liderlerden beklememek aptallıktı. Gülümseyerek cevapladım.

"Tamamdır hyung." 

Kapı çalındı ve gel komutumla askerlerden biri odama geldi. Selam verip konuşmaya başladı. 

"Komutan Jimin, Prens Taehyung. Babanız toplantı alanına gitmek için sizi bekliyor efendim." 

"Tamamdır hemen geliyoruz." Asker tekrar selam vererek çıktı. Biz de aramızda şakalaşarak kalktık.

"Komutan Jimin ha. Artık böyle mi seslenecekler sana?" dedim gülerek.

"E babam beni ordunun başına geçirdi ne yapayım?" dedi bana karşılık alayla. İkimiz de gülmeye başladık. Odadan çıkıp babamın yanına gittik. Hazırlanan atlarımıza bindik. Önde babam arkasında yan yana abimle ben ve iki tarafımızda beş kişilik bir asker grubuyla toplantı alanına doğru yola çıktık. 

***

Alana vardığımızda atlardan indik ve etrafı incelemeye başladım. Grupların topraklarında değildik. Hepsinin ortasında olan bağımsız bölgedeydik. Buradaki tek yapı olan toplantı binası oldukça dikkat çekiyordu. Yeşillerin ortasında kırmızı tuğlalardan yapılmış koca bir bina. İçeri girdiğimizde oldukça sade ama aynı zamanda asil dizayn edilmiş bir odaya çıktık. 

Ateş ve Su | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin