Oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz çok çok sevinirimm^^
☾
☾
Geceden beri açık olan camımdan çıplak bacaklarıma su damlaları gelince gözlerimi aralamak zorunda kaldım.
Saatin kaç olduğu hakkında hiçbir fikrim olmadan camın hemen önündeki yatağımda doğruldum ve açık olan penceremi kapattım. Hava yağmurluydu ve bugün okulumdaki yeni yılımın ilk günü. Çok güzel.Gönül isterdi ki başımı tekrar o yumuşak yastığıma koyup tatlı uykuma geri dönmek. Ama daha ilk günden devamsızlık yapamam. O lanet yere gitmem gerek.
Başucumdaki saate bakıp henüz okul için bolca vaktimin olduğunu görüp yarım bir gülümsemeyle gözlerimi ovalayarak yataktan kaltım ve banyoya doğru ilerledim. Esnememle beraber aynadaki yansımama baktım. Gözlerim dünkü haliyle morluğunu koruyordu. Uykunun verdiği kötü sonuçlardan biri ise uyandığımda yüzümün şişik ve çirkin görünmesi.
"Çokta sikimdeydi," diye söylenerek karşımdaki lavabonun musluğunu açtım. Isınmasını beklemeden serin suyun avucuma bıraktığı hisle az da olsa kendime gelmiştim. Yüzümü yıkadıktan sonra odama geri dönüp giyebileceğim şeyler bakmaya başladım. Elime siyah bir sweatshirt geldiğinde hiç düşünmeden alıp yatağa fırlattım ve altım için yine siyah bir eşofman seçtim. Dolabın kapağını kapatıp son bir kez aynadan kendime bakınca şortlu geceliğimden dolayı ortada olan morlukları ve yaraları gördüm.
"Harbi iyi pataklanmışım," diye kendi kendime konuşurken üzerimi değiştirmeye başladım.Sırt çantamı ve ceketimi de alıp odadan çıkınca gözüm oturma odasındaki masanın üzerinde yalnız başına duran bardağa takıldı.
Bu evde her zaman her şeyden yalnızca bir tane olacak. Ben böyle doğdum, böyle büyüdüm, böyle yaşayacağım ve böyle öleceğim. Yalnız.Yalnızlık üzer derler ama ben halimden oldukça memnunum. Mesela bir şeyi başkalarıyla paylaşmak zorunda kalmıyorum. Neden? Çünkü yalnızım.
Ya da gürültü çekmek zorunda değilim. Neden? Çünkü yalnızım.Huzurlu muyum?
Yerimde sabit dururken düşünceme göz devirip
"Elbette!" Dedim. Hala elimde tuttuğum sırt çantamı sırtıma asıp çeketimi elimde tutarken evden çıktım.Yağmur hala yağıyordu ama şiddetini azaltmıştı. Islanmamı umursamadan otobüs durağına kadar koştum. Yağmuru seviyordum, iğrenç kişiliğimi ve düşüncelerimi kendisiyle beraber akıtıp götürüyor gibi hissetmeme sebep oluyordu. Ama yine de dönüp dolaşıp tekrar eski halime dönüyordum. Bilerek değil, inan bana.
Belki biraz bilerek olabilir.
Çok beklememe gerek kalmadan sonunda otobüs gelmişti. Kartımı basıp hızlı adımlarla en arka cam kenarına oturdum. Neyseki sabahın yedisi olduğundan dolayı otobüs çok kalabalık değildi. Sırt çantamdan bluetooth kulaklığımı alıp telefonumdan favori şarkılar listemi açtım. Rastgele bir şarkı açıp kafamı arkama yasladım ve kendimi müziğin kollarına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY VE GECE
Teen FictionGenç çocuk karşısındaki kızın yavaşça kaldırdığı ve ayın yavaşça aydınlattığı yüzüne odaklandı. Başka hiçbir şeye değil. Ne gelen sesleri ne de karşısında hiç tanımadığı bir kızın durduğu düşüncesini umursamaması gerektiğini hissetti. O an tek görme...