on dokuz

636 43 77
                                    

basliyorum ama bok gibi olcak o yuzden sorgulamayin okuyun gecin annem

-

"Chan-ah, ımh..."

Minho nefes nefeseyken Chan'ın spor salonunda üzerini değiştirirken çektiği fotoğrafa bakıyordu aynı zamanda kendini çekiyordu.

"Imhh..."

Chan ise o sırada Minho'ya gelmişti ama Minho kapıyı açmıyordu çünkü duymuyordu.

Chan ise Minho'nun evde olduğundan emindi çünkü Minho'nun odasının ledleri yanıyordu, Minho genelde onları kullanmazdı. Ayrıca Minho genelde bu saatlerde dışarı çıkmazdı.

Chan merak etmeye başlayınca başka bir komşunun ziline bastı ve dış kapı açılınca apartmana girdi.

"Kim o?"

"Efendim arkadaş duymuyorda bendede dış kapının anahtarı yok, rahatsız ettiysem üzgünüm"

"Sorun değil evladım"

Chan kadının önünde eğilip teşekkür etti ve Minho'nun oturduğu kata çıktı. Anahtar paspasın altında vardı bu çok klasik bir şeydi.

Chan eve girdiğinde Minho'yu etrafta göremedi ama Minho'nun odasından boğuk sesler geliyordu. Odanın kapısına iyice yaklaştığında sesler anlam kazanmıştı.

Chan sessizce kapıyı açtı ve karşısındaki yatakta yatan, sadece tshirtü olan ve adıyla inleyip kendini okşayan dağılmış sevgilisini gördü.

Ve bu görüntü Chan'ı azdırmaya yeterdi.

Chan sessizce odaya girip kapıyı kapattı ve kapıya yaslandı. Minho gözleri kapalı olduğu için onu görmemişti.

Chan bir süre pantolonun üstünden kendini okşayarak Minho'yu izledi ama çok uzun sürmedi.

Minho gözlerini açıp sol tarafında sevgilisini görene kadar.

"C-Chan-"

Minho oturur pozisyona geçip Chan'a baktı.

"N-Ne zamandan beri burdasın?"

Chan yaslandığı yerden ilerleyip Minho'nun yatağına oturdu.

"Yaklaşık 15 dakika, ne zamandan beri bu fotoğraf sende?"

Minho telefonu kapatıp çok sert olmayacak şekilde yataktan attı.

"Neden ihtiyacın olduğunu söylemedin?"

"Sana ihtiyacım yok Christopher Bang"

Hayır Minho her zamanki gibi gurur yapıyordu.

"Haklısın, sana çok ihtiyacım var Christopher Bang,"

Minho yerinde kıpırdanıp Chan'ın kucağına doğru ilerledi, "Lütfen bu gece içimi doldurur musun?,"

Minho dudaklarıyla Chan'ın dudaklarını yakınlaştırdı. "Deliğim senin için kasılıyor..."

Chan iyice şişmeye başladığını hissettiğinde dudaklarını birleştirdi.

Derin bir şekilde öpüşürlerken Chan'ın araya dilini atmasıyla Minho boğuk bir şekilde inledi.

Öpüşürlerken Minho'nun Chan'ın kucağında hareket etmesi Chan'ı daha da yükseltiyordu. Bu yüzden öpüşmeyi ayırdı ve soyundu, aynı zamanda zaten soyunmuş olan Minhoda üstündeki tshirtü çıkardı.

Chan Minho'yu yatırıp üstüne çıktı ve Minho'nun boynunu emmeye başladı.

Minho'nun elleri Chan'ın vücudunda geziyordu. Arada ise küçük küçük inliyordu.

Minho eliyle Chan'ın sertliğini tutunca Chan derince inledi.

"Çok sertleşmişsin Chan-ıhm..."

Chan konumlarını değiştirip Minho'yu üzerine aldı. "Tatmak istemez misin, hm?"

Minho heyecanla gözlerini açıp başını salladı. Yatakta biraz geriye gidip Chan'ın aletiyle ağzını aynı hizaya getirdi ve Chan'ın aletini yalamaya başladı. Chan büyük bir inleme bıraktı.

Minho gülümsedikten sonra kuru yer kalmayacak şekilde Chan'ın aletini yaladı ve tekrar ağzıyla aynı hizaya getirdi. Aniden Chan'ın aletini ağzına aldığında ikisindende bir inleme koptu.

"Minho-mh!"

Minho ağzını daralttıkça Chan daha da kasılıyordu. Dayanamayıp Minho'nun ağzına boşaldı. Minho ise ağzında hissettiği dolulukla boşaldı. Ayrıca ağzındaki sıvıyı akıtmamata özen göstererek yuttu.

Chan'ın aletini ağzından çıkardıktan sonra tekrar Chan'ın yüzüyle yüzünü hizaladı.

"Çok lezzetlisin Channie~"

Chan tekrar pozisyonlarını değiştirip Minho'yu altına aldı.

"Beni beklerken kendini genişlettin mi hm? Yoksa benim mi yapmam gerekiyor?"

Chan parmağını Minho'nun deliğinin etrafında gezdirmeye başladığında Minho tekrar şiştiğini hissetmişti ve kalbi çok hızlanmıştı.

Chan yüzüyle Minho'nun deliğini hizaladı.

"Deliğinin benim için kasıldığını görmek, çok güzel Minho..."

Minho birden deliğinde hissettiği ıslaklıkla dondu ve büyük bir inleme bıraktı. Gözleri o kadar geriye gitmişti ki hiçbir şey göremiyordu. Ayrıca yastığı sıkıyordu.

Chan Minho'nun deliğini yalıyordu.

"Sikeyim-ahmm"

Minho zevkten kıvranıyordu.

Chan dilini Minho'nun deliğinden çekip penisini deliğe konumladı.

"Hazır mısın bebeğim?"

"Chan,ahm,lütfen hadi-mh"

Chan birden Minho'nun içine girdiğinde Minho çok yüksek bir sesle inledi.

"Sikeyim, daha sessiz olmalısın Minho"

"K-Kolaysa sen d-deneIHM!"

Chan Minho'nun içinde hareketlendiğinde Minho zevkten ağlamaya başlamıştı.

Chan bir kaç kez Minho'nun içine gel git yaptıktan sonra boşalmadan ve Minho'nun içinden çıkmadan yatağa oturdu. Böylece Minho şuan kucağında oturuyordu.

"Üstümde zıplamanı istiyorum"

Chan Minho'nun alışması için biraz bekledi fakat Minho'dan hâlâ hareket yoktu.

Chan çok sert olmayacak bir şekilde Minho'nun kalçasına vurdu.

"Zıpla dedim."

Minho inleyerek başını salladı, iyice yerleşip Chan'ın kucağında zıplamaya başladı ve her hareketinde seslice inliyordu.

Bir kaç kez zıpladıktan sonra Minho daha fazla tutmadığı için boşaldı. Hemen ardından Chan'da Minho'nun içine boşaldı.

Minho'nun içinden çıkmasına yardım edip onu yanına yatırdı.

Minho nefes nefeseydi. İyice Chan'a sokulup dudaklarını birleştirdi.

Chan Minho'nun alt dudağını iyice morartacak kadar emdikten sonra dudaklarını ayırdı. Kolunu Minho'nun beline doladı Minho'da Chan'a sarıldı.

Chan sağ tarafında kolunun üstünde yatan sevgilisinin saçını okşadı.

Minho bir kaç dakika sonra Chan'a baktı.

"Channie~"

"Hm?"

"Bir tur daha?~"

Chan gözlerini açıp sırıttı.

Başını salladı ve, "Bir tur daha." dedi...

--

oldu mu bilmiyom olmadi

felixin bedduasi tuttu



Don't Need You, BanginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin