"Duydunuz mu Jiheon'un elindeki parmaklar kırılmış"
"Kim kırmış acaba"
Minho etraftaki fısıltıları umursamadan sınıfına gidiyordu, fakat en sonunda durup sordu.
"Hey Yeji, nolmuş?" Minho Yeji'nin yanına yürüdü.
"Duymadın mı? Dün gece biri gizlice Jiheon'un evine gidip parmaklarını kırmış"
"NE?!"
"Şş bağırma gerizekalı"
Minho etrafına baktı. "Peki neden herkes bu kadae mutlu?"
"Aptal mısın Minho? Kim tacizci birine işkence uygulanınca üzülür? Hemde senin tacizcin."
"Aman tanrım..." Minho başını yukarı kaldırdı. Gözlerini kapattı.
O kişinin Chan olduğundan adı kadar emindi.
"Tamam Yeji, görüşürüz"
"Görüşürüz!"
Minho kendinden emin adımlarla yürüyüp Chan'ın sınıfına girdi.
"Christopher Bang! Konuşmalıyız! Şimdi!"
Chan adını duyunca söyleyen kişiye baktı. Minho'ydu. Minho olayı öğrenmiş olmalıydı.
Okulun bahçesine çıktılar. Minho olabilecek en tenha yere doğru Chan'ı sürükledi.
"aptal! Sen yaptın değil mi?"
Chan etrafa baktı,
"Hayır desem inanmıcaksın""APTALSIN, YARGILANACAĞINI VE BAŞ ŞÜPHELİ OLACAĞINI BİLİYORSUN!" Minho istemeden sesini yükseltmişti
Chan işaret parmağını Minho'nun dudağının üstünde koydu "Sessiz ol Minho!"
"Beyler noluyo burda?"
Chan duyduğu sesle gözlerini pörtletmiş, sesin sahibine dönmüştü.
"Dedektif Yoo Jeongyeon..."
Minho onları izliyordu sadece.
"Sadece ikinizin bildiği önemli şey mi konuşuyorsunuz, yoksa sadece aşk hayatınız mı?" Jeongyeon Chan'ı Chanda Jeongyeon'u tanıyordu. Jeongyeon çok iyi biriydi fakat her olayda Chan'ın üstüne çullanıyordu.
"Tamam gay olabilirim ama bunun gibi bi tipsize bakmam üzgünüm" Minho'nun dediği şeyle Chan şaşkınca ona döndü.
"Chris Bang, Park Jiheon'un parmaklarını kıran kişiyi bulmamız için sorgulanacaksınız, rehberlik odasına."
Chan alışıktı bu yüzden omuz silkip Jeongyeon'u takip etti.
Minho Chan'ın yakalanma riskini göze alamazdı. Kanıtları yok etmek istedi.
Aklına gelen tek isim Hyunjin'in yanına koştu.
"HYUNJİN-AH!"
"Ah selam, Minho'ydu dimi?"
"Bırak ismimi şimdi, bana acilen Chan'ın evinin adresini falan ver"
"İyide, napıcaksın?"
"Chan şuan Jiheon'un parmaklarını kırmasından şüphelenildiği için yargılanıyor ve kanıtları acilen yok etmem lazım. Oldu mu?"
Hyunjin başını sallayıp sınıfa girdi. Chan'ın evinin anahtarıyla geri döndü.
"Acele et, konumu mesaj atıcam"
"Tamam"
Minho olabildiğince hızlı koşmaya başladı.
Chan'ın evine gittiğinde odasını, salonu, banyoyu her yeri tek tek aradı.
Hiçbir şey yoktu.
Fakat yatağın arkasından siyah bir şey gözüküyordu. Minho son gücüyle yatağı çekti. Küçük bir hazne vardı.
Haznenin içinde ise, siyah bir çanta, çantanın içinden maske gözlük ses değiştirici gibi şeyler çıktı.
Minho hemen çantayı alıp hazneyi kapattı.
Kapıyı kilitleyip evden çıktı.
Marketten bir çakmak alıp ormana doğru koştu.
Ormanda ateş yakmayı hiç istemezdi fakat yapmak zorundaydı.
Çakmağı alıp çantanın içindeki maske ve şapkayı ateşe verdi ve yere koydu. Ardından çantayıda yaktı.
Bir sürw kül olmasını bekledikten sonra üstüne basarak ateşi söndürdü.
Ateşin söndüğüne emin olduktan sonra koşarak okula geri döndü.
Chan etrafta görünmüyordu ve okuldaki fısıltılar tekrar başlamıştı.
Minho koşarak Hyunjin'in yanına gitti.
"Yine noluyor" dedi Minho anahtarı uzatırken.
"Chan'ın evine inceleme yapmaya gitmişler, kanıtları temizledin dimi?"
Minho başını salladı.
Hyunjin sınıftan birinin ona seslenmesiyle içeri girdi.
Minho ise kendi sınıfına gitti.
Onun yüzünden Chan'ın tutuklanmasını istemiyordu.
'Umarım her şey yolunda gitmiştir' diye düşünüp sınıfına girdi.
--
Tm bu bolum uzadi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Need You, Banginho
Hayran KurguMinho okuldaki sapığından bir türlü kurtulamıyordu fakat Chan sonunda dayanamayıp işe karışmıştı. #1 - banginho #1 - jilix #1 - chanho -040223 #201222 #170323