Minho kurduğu alarma kalkarak kolları arasındaki küçük bebeğe bakmıştı. Tekrar tekrar yanaklarını sevip küçük öpücükler kondurmuştu.
İlk görüşte aşk mıydı? Belki ..Ya da ona acıyor muydu? Kimse kimsenin duygularını anlayamıyor ama tek bildikleri şey birbirlerinin kaderi olduğuydu.
Kolları arasındaki Jisung'u rahatsız etmeden yataktan kalkmaya çalışmıştı Minho. Ama Jisung Minho'nun üstündeki kollarını daha çok sıkılaştırarak gitmesine engel olmuştu.
3 gün sonunda doğru düzgün uyku uyuyan Jisung bu uykudan uyanmak istemiyordu.
"Gitme.."
Yutkunarak konuştu Minho
"Gitmem gerek. Üzgünüm."İçten içe bırakmak istemese de yakalaması gereken bir katil vardı. Yanı başında duran bir katil.
Yataktan kalkıp Changbin ve Seungmin'i uyandırmaya gitti Minho. En kısa zamanda Chan , Hyunjin Felix ve Jeongin'le de konuşmak onlara yardım etmek istiyordu. Bunu dile getirecekti Jisung'a.
*********
"Jisung. Tekrar bir plan yapalım." diye konuştu Hyunjin.
"Olmaz Hyunjin." hali olmayan Jisung'tu konuşan.
"Bak eğer başarılı olamadığın için-" Hyunjin'in sözünü kesip konuştu Jisung.
"Hayır başarılı olamadığım için değil. Şuan kendini korumaya almış. Emniyetten dışarı adımı atmıyor. Hedef değiştirmeliyiz. Gi Hee Jun." diye konuştu Jisung.
Haklıydı. İşbirliği yaptıkları adamlar teker teker ölüyordu. Saklanmaktan başka çareleri yoktu.
"Kesin o it bir deliğe tıkılıp kalmıştır. Bulduğum yerde tutup sikmek istiyorum." diye sinirli bir ifadeyle söylendi Chan.
"Jisung eğer Minho'dan telefon numarası adres vesaire bulursan söyle. Ben bulurum saklandığı deliği." kırmızı saçlı çocuk bilgisayarın başında birşeylere bakarken konuştu.
"Peki onu nasıl öldürmeyi planlıyoruz?" Kollarını birbirine geçirdikten sonra çilli olanın kalın sesi duyuldu.
"Jeongin. Ona sen bir plan yapmak ister misin?" Konuşma sırası Chan'daydı.
Jisung ise "Jeongin bu iş için küçük. Onu bu işlere bulaştırmasak daha iyi olur." diyerek Chan'ı onaylamamıştı.
"Hayır hyung. Aklımda çok güzel planlar var benimde. Arabasını bozup hurdalığa koyalım arabasını ezelim sonra. İçinde o da ezilsin. Hiç bir parçasını bulamasınlar. Sonra da yakarız zaten."
Jisung küçük bir kahkaha atıp " Bu kadar kin ve nefret dolu olduğunu bilmiyordum" dedi.
Jeongin'in aklında böyle planlar olduğunu kim bilirdi ki? Küçükte olsa nefret doluydu içi... Hisleri çocukluğu hayalleri ölmüştü sonuçta.
Chan Jeongin'e "Gerçekten bunları yapmak istiyor musun?" diye sordu emin olmak için.
Jeongin "Herşeyden çok Hyung." diye söyleyince Chan şaşkınlık içinde kaşlarını kaldırdı.
"Jeongin ne istiyorsa onu yapalım." diyince ikisi birbirlerine bakarak hafifçe kıkırdadılar. Küçükken de böyleydi. Chan Jeongin ne isterse onu yapardı. Jeongin'le arasındaki bağ çok farklıydı çünkü. Koruma iç güdüsü fazlalaşıyordu.
"Arşivdeki belgelere erişimin varmı Hyunjin?" Aklına takılan soruyu sormuştu çilli olan çocuk.
"Eğer arşivden onun hakkındaki belgelere erişim sağlayamazsak suçlu olduğunu kanıtlayamayız."
Hyunjin bilgisayarıyla ilgilenirken konuştu. "Emniyet datasına ulaştım ama Gi Hee Jun'un adı hiçbir yerde geçmiyor. Muhtemelen dosyalayıp özel arşive koymuşlardır. Özel arşivin nerede olduğunu bilemeyiz ve asıl sorunumuz belgeler yok edilmiş olabilir." diye ekledi.
"Hyung. 20 sene geçmedi üstünden. Muhtemelen yok edilmemiştir." Jeongin bu iş için en heyecanlı olan kişi olabilirdi.
"Yok edilmemiştir ama erişim yasaktır." Felix'in söylediklerini herkes kafasıyla onaylamıştı.
**********
Jisung eve geldiğinde sadece rahat bir duş almak istiyordu. Minho'yla artık flört gibilerdi. Birbirlerine olan merhameti kıskanılacak şekildeydi. Jisung'a bu olanlar yabancı gelsede çoğu anında tepkisiz kalıyordu. Zaten bu sıralar ruh gibiydi.
Duş alıp rahatladıktan sonra cenin pozisyonunda yatağına uzandı. Bu şekilde tam bir bebek gibi görünüyordu.
Kapı açılma sesiyle salona fırladı. Minho'nun gelmesinş bekliyordu kaç saattir. Ne zaman bu kadar bağlanmıştı Minho'ya? Sürekli ona sarılmak isteyecek kadar..
Yağmurdan sırılsıklam olmuş Minho, bornozla üstüne koşan bir adet Jisung görmeyi beklemiyordu doğrusu.
Jisung elleri beline yerleştirdi büyüğünün. Sımsıkı tutup göğsüne yaslandı. Kokusu ona huzur verdiği için derin bir nefes aldı. Erkeksi değil ferah bir kokusu vardı. Bu Jisung'un daha çok hoşuna gidiyordu.
"Bugünde beraber yatalım." Gözleri kapalı Jisung konuşmuştu.
Minho kafa sallayıp sırtını sıvazlamakla yetindi. Jisung'a yatmaktan o da çok hoşlanıyordu. Derin uykuya dalabiliyor sabahleyin huzur içinde kalkabiliyordu. Yattıkları bir günde bunu anlamıştı ikiside.
Bir kaç işini hallettikten sonra Jisung'u bıraktığı yatağa gitti Minho. Yanaklarını okşuyordu her zaman ki gibi.
"Bugün seni güvenlik kameralarında görmüşler. Kadının çantasından aldığın ruj sınırlı üretim olduğu için hemen buldular seni. Ama diğer kamera kayıtlarında yoktun."
Jisung gözlerini açıp daha çok Minho'ya sokuldu.
"Bunları boşver Minho. Yanağımı okşaman çok hoşuma gidiyor." Dudaklarına bakarak mırıldandı.
" Ölü insanlardan hoşlanırken karşıma çıktın. Kafamı karıştırıyorsun. Duygu karmaşası içerisindeyim yaklaşık 4 gündür." gözleri dolarken yutkundu.
"Sadece yanıma yaklaşınca bile deli gibi kalbim atıyor. Seninde öyle mi oluyor? Aşk bu mu? Bilmiyorum korkuyorum.." çaresizce gözlerine baktı.
"Beni her halimle mi seveceksin? Sonsuza kadar mı seveceksin? Başkasını görünce benden vaz mı geçeceksin? Aşk böyle mi? bilmiyorum. Tek bildiğim seninle olan bağım çok farklı. Chan Felix ya da Hyunjin'in ki gibi değil. Arkadaşça değil. Korkuyorum. Senden hoşlanıyorken seni öldürmek istemiyorum. "
Minho bu sefer başını okşuyordu. "Seni ne olursa olsun koruyacağım Jisung. Tanımasamda tanıyacağım. Seni bırakmayacağım. Seni iyileştireceğim.." dudağına küçük bir öpücük kondurmuştu.
Jisung göz yaşlarını serbest bırakırken karşılık vermişti. Dudakları birbiriyle uyumlu hareket ediyordu. Gerçi her şekilde uyumlulardı.
Öpücükleri gittikçe derinleşiyordu..
"-lütfen bu an hiç bitmesin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Serial Killer Han Jisung // (Jisung × Minho)
Детектив / ТриллерKim bilebilirdi ki bir seri katilin bir polisin ev arkadaşı olacağını...