1.BÖLÜM: "Yangın"

11.4K 555 93
                                    

"Kızım, lütfen toparlamaya çalış kendini." demişti yengem, sıcacık bir sesle. Yumuşak eli saçlarımın arasında geziyordu. Yeşil gözlerim dolu doluydu, yere bakıyordum. Uzun kahve rengi saçlarım iki yandan sarkıyorlardı, yatağın ucunda oturuyordum. Ama ne bu yatak benim yatağımdı, ne de bu ev benim evimdi. Benim ailemi de, evimi de, yuvamı da ateşe vermişlerdi. Annemle babamı canlı canlı yakmışlardı o evde. Bense hala yaşıyordum, onlar yanarak can vermişken, ben nefes alıp vermeye devam ediyordum.

"Biliyorum çok acı bir şey bu, ne söylersem söyleyim ne yaparsak yapalım acın hafiflemeyecek. Ama annenle babanı düşün, seni geride bu halde bıraktıklarını görseler kahrolurlar." derken sesi titremişti yengemin. Annemi çok severdi, amcam da çok fazla iyi bir adamdı. Bu eve geldiğim iki gün olmuştu. Henüz 16 yaşındaydım. Reşit olmadığım için annemle babamı kaybettiğimde devlet beni yurda almak istemişti ama amcam bana sahip çıkmıştı. Zaten sadece o vardı, artık sadece amcam ve ailesi vardı hayatımda. Bu köyde herkes sadece tek bir aileye kul köle olurlardı. Ailemi öldüren, onları yakan aileye. Onlara taparlardı adeta, sözlerinden dışarı çıkamazlardı.

Polise gitmek istemiştim, annemle babamın evdeki sobada yangın çıkarak öldüğünü söylemişlerdi ama öyle değildi. Ben görmüştüm, okuldan dönerken o aileyi bizim evimizin önünde görmüştüm. Ben geldiğimde onlar gidiyorlardı, korkarak saklanmıştım. Sobanın yanması imkansızdı çünkü odunumuz yoktu. Ben okuldan döndüğümde babamla odun almaya gidecektik, o yüzden okuldan koşa koşa dönmüştüm.

Ama herkes sobadan yangın çıktığını söylüyordu, aslında herkes biliyordu aileme onların bunu yaptığını ama kimse ağzını açamıyordu. Neden yapmışlardı bilmiyordum, bunun hesabını bile soramıyordum. Amcam bana yalvarmıştı çünkü, ağlamıştı ellerimi tutarak. Abisini kaybettiğini ama beni kaybetmek istemediğini söylemişti. O insanların buraya gelip hepimizi öldürebileceğini biliyordum, bana sahip çıkan amcama, yengeme, Bulut'a bunu yapamazdım. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Annemle babamı kaybettikten sonra su bile içemez bir hale gelmiştim.

"Yenge, kör olmak istiyorum." diye fısıldarken gözyaşlarım yanaklarıma doğru dökülmüştü. "O gün gördüklerimi görmemek için kör olmak istiyorum. O insanlar hakkında duyduklarımı duymamak için sağır olmak istiyorum. Hayatımı kararttılar, annemi babamı benden aldılar..." 

"Yavrum," diyerek sarılmıştı yengem bana, saçlarımı okşamıştı. Beni hep kızı olarak görmüştü bu zamana kadar. Onun oğlu Bulut, 25 yaşındaydı. Ben doğduktan sonra adımı Güneş koymuşlardı. Bulut'la daima birbirimizi gölgeleyelim diye, aynı gökyüzünde hiç ayrılmayalım diye. Annem bana nasıl davranıyorsa yengem de hep öyle davranmıştı. Beni kendi evladından hiç ayırmamıştı, annem de Bulut'u aynı şekilde severdi. "Her şey düzelecek. Elinden hiçbir şey gelmese bile Allah'a dua edeceksin, bizim elimizden gelmeyen her şey onun için çok kolaydır. Güneş doğduğu zaman, ışık her yere yayıldığı zaman körler bile karanlığın azaldığını anlar. Bir kul Allah'a canı yanarak sesleniyorsa, ellerini açıp dua ediyorsa sağırlar bile onun acısını duyar."

"Onlara hiçbir şey olmuyor yenge," derken ağlayarak başımı iki yana doğru sallamıştım. "Onlar o kadar korkunç insanlar ki hiçbir şey onları durduramıyor."

"Böyle düşünme Güneş, sen duanın gücüne inanan bir kızsın. Allah onlara öyle bir dert verecek ki, senin aileni parçaladıkları gibi parçalanacaklar. Senin aileni yaktıkları gibi, senin yüreğini yaktıkları gibi çaresizlikle yanacaklar ama bir damla su bulamayacaklar. İnan bana kızım, inan bana bu olacak."

Odanın kapısı yavaşça aralandığında, yengemin kolları arasından çıkmış ve gözyaşlarımı ellerimle silmiştim. Gelen kişi ya amcam ya da Bulut olmalıydı ama kim olduğuna bakmamıştım. Sürekli yanlarında ağlayarak kimseyi huzursuz etmek istemiyordum. Yengem sarılınca kendimi tutamamıştım.

AŞKIN ZEHİRİ (Köy serisi II ) tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin