8.BÖLÜM: "Sarsıntı"

7.5K 466 187
                                    

Acar, elimi tutarak ilerlerken dudaklarımı sıkıca birbirine bastırmıştım ağlamamak için. Çok öfkeliydim, çaresizliğime ve onun bu eziyeti karşısındaki sessizliğime çok öfkeliydim ama konuşamıyordum. Elimi o iğrenç elinden çekip gidemiyordum. Açık açık söylemişti. Bunu yaparsam eğer Bulut'u yaşatmayacaktı ve bu benim elimi kolumu bağlıyordu.

"Yemeğe denk geldik." Demişti Acar, yemek odası olan yere girdiğimizde. Gözlerimi ondan alıp masaya doğru baktığımda içimdeki kin kalbimi delip geçmişti sanki. Bu adam o gün oğlu evimi yaktığında onu göklere çıkaran adamdı. Acar'ın babasıydı bu adam. Hemen yanında da köyde daha önce gördüğüm karısı vardı. İnsanlara yardım dağıtır ve herkesin derdini dinlerdi, onu ben de diğer herkes de tanıyorduk.

Acar'ın tuttuğu elim titretken gözlerim yanmaya başlamıştı. Gözlerimi bir saniye olsun kırpmadan bakıyordum bu aileye. Benim ailemi yok eden ama kendileri mutlu mesut yaşayan aileye. Masadaki şeyleri alıp teker teker yüzlerine fırlatmak istemiştim o an da. Bağıra çağıra yakalarına yapışmak istemiştim. Ailemden ne istediniz diye haykırmak istemiştim ama korumam gereken kişiler yüreğimin bir köşesindeyken hiçbirini yapamıyordum ve bu beni içten içe eriyip bitiriyordu.

Buradan hemen kaçıp gitmek istemiştim. Elimi çekmiştim ama Acar daha fazla güçlü tutmuş ve buna izin vermemiş, benim aksime beni zorla çekerek masaya doğru ilerlemişti. Sandalyenin arkasında Acar Kirman yazıyordu, o sandalyeyi geriye doğru çekip beni zorla oturtmuştu.

Yerimden kalkmak istediğimde omuzlarımı tutarak beni tekrar oturtmuş ve kulağıma doğru hafifçe eğilmişti.

"Uslu uslu otur, beni öfkelendirmen iyi olmaz."

"Acar..."

Annesinin sesini duyduğumda başımı ona doğru çevirmiş ve gözyaşlarıyla dolu gözlerimi gözlerine odaklamıştım. Yüzümde nefret doluydu, gözlerime bakınca bile bu aileden ne kadar nefret ettiğim anlaşılıyordu.

Acar annesine doğru bakmış, annesinin bana doğru baktığını görünce arkasına rahat bir tavırla yaslanmıştı.

"Acar, o kız?" Demişti şaşkınlıkla. Bu şaşkınlığının sebebini anlayamamıştım. Kocası onun aksine rahat bir tavırla bana bakıyordu. Nefret ediyordum bu aileden. Hepsinden.

"Güneş." Diye düzeltmişti Acar, otoriter bir sesle. Adımı onun ağzından duymak benim için ölüm gibi bir şeydi.  Annesi şaşkın bakışlarını oğlundan alıp bana çevirmişti. Titreyen ellerime doğru baktığında gözlerinde bir hüzün görmüştüm kadının, masanın üzerindeki su dolu bardağı alıp bana doğru uzattığında gözlerimi ondan alıp başka yere doğru bakmıştım.

Ailemi yakan insanların elinden bir damla su içmektense ölmeyi tercih ederdim.

"Neden buraya getirdin?" Diye sormuştu kadın bu sefer, sesi üzgün çıkmıştı.

"Bırak soru sorup durmayı, Yeliz!" Diyerek kızmıştı Acar'ın babası karısını azarlayarak. Sesini duyar duymaz çığlık çığlığa bağırasım, tırnaklarımı etlerime batırasım gelmişti. Bana işkence ediyordu. Beni buraya getirerek, beni kendi yanında ve bu insanların yanında tutarak bana işkence ediyordu.

"Getirmek istemiş getirmiş benim aslanım!" Demişti oğluna bakarak. İçimdeki acıdan ya da çaresizliğimden değil, öfkemin büyüklüğünden dolayı gözyaşlarım yanaklarıma doğru süzülmeye başlamışlardı. Başımı öne doğru eğmiştim.

"Ne yapıyorsun?" Diye sormuştu Acar, bana doğru bakarken. Sanki aramızda kötü hiçbir şey olmamış gibi ona nefretle bakan benim gözyaşlarımı elleriyle silmiş ve saçlarımı geriye doğru atıp çatalı elime tutuşturmuştu. "Yemeğine başla."

AŞKIN ZEHİRİ (Köy serisi II ) tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin