Love • 5

271 14 2
                                    

"Öyle işte, sonra eve bıraktı."

"Güzel olmuş, iyi hissetmişsindir."

Yerimden kalktım ve cama yaklaştım.

"Yani, ciddiye giden bir ilişkimiz var."

"Kızım adamın kendisi ciddi zaten, ilişkiniz modern tabii ciddi olacak."

"Biliyorum, biliyorum."

"Emin ol Taehyung ile daha iyi olacaksın, bundan şüphem yok."

"Onu seviyorum, ikimiz de birbirimizi seviyoruz. "

Jisoo bana gelmişti ve odamdaydık.
Ona akşamki olanları anlatıyordum.

"İlk defa şarap içtim biliyor musun?"

"Sen hiç içmezsin ki."

"Taehyung da aynısını söyledi, ıstakozu da aynı şekilde. İlk defa yedim."

"Bazı şeyleri denemek güzeldir."

Ona döndüm ve gülümsedim.

"Senin yok mu hiç aşk meşk falan, sürekli bana diyorsun da biraz da seni konuşalım."

Sırıttım.

"Bak tersim çok pistir."

"Tamam, sakin ol."

"Aferin."

"Biraz kahve yapacağım."

Camdan ayrılarak kapıyı açtım.
Arkamdan da Jisoo geliyordu.

"Sütlü olursa içerim."

Mutfağa gelmiştik.

Beyaz ve ada mutfağım vardı.
Ben beyazı severdim.
Taehyung ise siyahı.

Jisoo karşımdaki tezgahın sandalyesinde oturmuştu.

"E Jisoo, işler nasıl gidiyor?"

Bir yandan kahveleri yaparken bir yandan da sohbet etmeye çalışıyordum.

"Şuanlık iyi. Yeni çıkan parfümlerden baya bi satabildik."

Taehyung'un parfüm şirketi vardı ve Jisoo da orada çalışıyordu.

"Sen yeniden işe girmeyi düşünüyor musun?"

Elimdekileri bıraktım ve biraz düşündüm.

Ben de bir şirkette çalışıyordum.
Denizaltı çalışmaları yapan ve denizaltı malzemeleri üreten.
Ama sonra çıktım.

"Sanırım hayır."

Elimdeki sütü kahve karışımına ekledim. Kahveyi makineye koydum ve pişmesi için düğmeye bastım.
Sonra Jisoo'nun karşısına oturdum.

"Aslında hiç çalışmak istemiyorum."

"Neden?"

"Biliyorsun, denizden soğudum."
Adını ağzıma almak bile beni soğutuyordu.
Tam o sırada kahve olmuştu ve yerimden kalkıp bardaklara döktüm.
Üstüne kremşanti sıkıp bir tanesini Jisoo'ya uzattım. Sonra diğerini de kendime alıp yerime geçtim.

"Ne kadar süredir çıkıyorsunuz?"

"1 ay oldu dün."

"Tae gerçekten sana çok değer veriyor. Şirkette bazen seni sayıklıyor."

"Hiç sohbet ediyor musunuz?"

"Elbette. Seninle arkadaş olduğumu biliyor."

"İyiymiş, normalde çalışanlara mesafelidir diye düşünmüştüm."

"Hayır, aksine çok samimi."

Şaşırmıştım.

"Bilirsin, mesafeli bazı şeylere."

"Evet, fakat işine aşık birinden bahsediyorsak mesafenin lafı olmaz."

"Haklısın, işkolik birisi."

İkimizde kahvelerimizi yudumluyorduk.
Taehyung'u düşünmeye başladım biraz.
Ona aşık olduğum için mutluydum, hayatımda böyle birisi olduğu için şanslıydım.
Bana çok iyi geliyordu.
İlk defa bir aradan sonra aşık olmuştum.
Kai'ye hissettiğim kadar olamasa da.

"Jennie?"

"Ha? Dalmışım."

Güldü.

"Kahve güzel olmuş, teşekkür ederim."

"Beğenmene sevindim."

Cebinden telefonu çıkardı ve saate baktı.

"Baya geç olmuş, zaman çok hızlı geçiyor."

"Evet, farketmedik bile."

"Kalksam iyi olur."

Yerinden kalktı ve koltuktan kabanını aldı.
Kabanının cebine telefonu koydu ve giymeye başladı.
Saçlarını geriye attı ve gülümsedi.

"Kahve için teşekkür ederim, görüşürüz bebeğim."

Gülümsedim.

"Hoşça kal, tekrar gel olur mu?"

Ona sarıldım.

Evet anlamında başını salladı ve kapıyı açtı.
Beyaz botlarını giydi ve el sallayarak yavaşça uzaklaştı.
Tebessüm ederek karşılık verdim.
Ve kapıyı kapattım.

...





Anything • Taennie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin