Love • 11

184 12 1
                                    

"Üşüyor musun?"
Kafa salladım.

"O zaman daha sıkı sarılacağım."
Yolculuk sonrası Taehyung'un evine gelmiştik.
Yatağında ona sarılıyordum. Huzurun verdiği tek kaynağımın kollarında.
Tavana bakarak sesli bir şekilde nefes verdi.
"Jennie?"
"Hm?"
Yüzümü ona doğru kaldırdım.
"Kimdi o adam? Nereden tanıyor seni?
Yüzümü tekrar aşağı doğru eğip düşünmeye başladım.
Söylesem kızar mıydı?
Ama şimdi söylemezsen daha sonra öğrenince kötü olurdu.
Kaçamazdım, söylemeliydim.

"Eski sevgilim."
Yüzüm hâlâ aşağıdaydı.
Ve cevap vermiyordu, sadece sessizlik vardı.
"Kızdın mı?"
Dudaklarımı büzerek gözlerine baktım.
"Hayır, olabilir."
Bir süre gözlerine bakmaya devam ettim.
"Senin hiç benden önce sevgilin oldu mu?"
Gözlerini yüzümde gezdirdi.
"Tabii ki." biraz rahatsız olmuş gibiydi.
Ama söylememektense, şimdi söylemek daha iyiydi.
Bedenimdeki elliyle sarılıyor ve baş parmağıyla okşuyordu.

"Biz gerçekten evleneceğiz, sence de mucize değil mi?"
Konuyu değiştirmeye çalıştım.
Bana sarılan elleri gözlerimi buldu.
"Karım oluyorsun."
Gülümsedi.
"Çift olacağız."

Gerçekten de evlenecektik.
Tüm bu gece lanet olası şeylerden sonra bunu düşünmek, güzeldi.
İnsan hayatında doğar, büyür, genç olur, evlenir ve çocuk sahibi olur.
Ve ben bu hayatımda bir dönüm noktası yaşayacaktım, hem de Taehyung ile.
Evdeki hizmetli daha önceden geldiğimdeki kıyafetlerimi getirmişti ve onu giymiştim.
Almayı unutmuştum, fakat yıkandığı için güzel kokuyordu.
Benim hayatımda sadece kızlarım ve bu adam vardı.
Annem, ben küçükken vefat etmişti.
Bu yüzden küçükken ileride bir çocuğum olursa, ona arkadaş gibi şefkatli bir anne olmak istiyordum.
Tabii şuan anne olmak istediğime pek hazır ve emin değildim.
Hayatım hızlı geçiyordu.

Taehyung eğilerek başımı öptü.
Ona daha sıkı sarıldım.
Eski sevgilim olduğunu söylediğimde kızacağını düşündüğümden verdiği tepkiye biraz şaşırmıştım açıkçası.
Aklım hâlâ o konudaydı.

"İyi geceler bebeğim."

"İyi geceler.

-

Sabahın ilk ışıkları yüzümü bulduğunda, yavaşça gözümü aralayarak esnedim.
Başımı yukarı kaldırdığımda Taehyung hâlâ uyuyordu.
Çok şirindi.
Açılamamış olmanın verdiği ağırlıkla yavaşça yerimden doğruldum.
Oturur pozisyona gelmiştim ve battaniyeyi bacaklarıma doğru çektim.
Ellerim saçlarına gitti ve parmaklarımla okşamaya başladım.
Saçları hoşuma gidiyordu.
Gülümsediğini gördüm.
Yavaşça gözlerini aralayarak başını bana doğru kaldırdı.

"Günaydın bebeğim." gülümseyerek ona baktım.
Başını ileriye doğru esneyerek çevirdi.
"Günaydın." yerinden doğrularak tıpkı benim gibi oturdu.
Başımı omzuma yasladım.
"İyi uyuyabildin mi?" ellerimle battaniyenin ucuyla oynadım.
"Sen olunca daha rahat uyudum."
Gülümsedim.
Yanımdaki vitrinden titreşme sesi geldi ve telefonum çalmaya başladı.
Yavaşça şaşırarak elime aldığımda bir numara yazıyordu.
Taehyung'a baktığımda üstünü değiştiriyordu, fırsat bilip odadan çıktım ve lavaboya girdim.
Hemen açtım.

-Alo?

-Jennie?

Kai'nin sesiydi.
Göz devirdim.

-Ulan sen hangi yüzle arıyorsun!

Sesimin çok çıkmamasına dikkat ederek bağırdım.

-Bu yüzle.

Gülüyordu,
Resmen dalga geçiyordu benimle.

-Bugün biraz konuşabilir miyiz?

-Siktir git bir daha da arama beni.

Yüzüne kapattım.
Tanrım delirtecekti.
Hâlâ silmemiş miydi numaramı?
"Jennie?" Taehyung seslendi.
"Burdayım, geliyorum."diyerek çıktım.
Odaya girdim ve çoktan giyinmişti.
"Birisi mi aradı?" gözlerini kırpıştırdı.
"Evet, yabancı numara sanırım."
geçiştirdim, gözlerimi kaçırarak.
"Anladım." zoraki gülümsedim.
Gerilmiştim.

"Hadi aşağıya inelim."
Kapıyı açarak önden o arkasından ben aşağıya doğru ilerledik.

Merdivenlerden inerken kafamı aşağıya doğru çevirdiğimde çoktan masa hazırlanmıştı.
"Günaydın Efendim." diyerek Taehyung'a baktılar.
Masanın diğer köşesine ben, diğer ucuna o geçmişti.
"Afiyet olsun." yemeye başlamıştık.
Yavaşça yemeye başladım ve sessizlik oluşmuştu.

"Bir yere seyahat edelim diyorum, ne dersin?" diyerek gülümsedi.
"Fena olmaz, hatta çok iyi olur."
"O zaman biraz araştıracağım."
"Tamam."
Yemeye devam ettim.
"Aslında bir tatil, deniz gibi yazlık yerlere gitmeyi düşündüm, ister misin?"
"Güzel olur,denize girmek istiyorum."

"Harika, kahvaltıdan sonra otellere bakarım."
gülümsedim.

"Düğünü de orada yaparız."
"Gerçekten mi?"
Kafa salladım.
"Ben farklı ülkelerde yaparız diye düşünmüştüm, Paris gibi."
"Gerek yok ya, öyle orada yaparız.
Yani sen de istersen?"
"Bana hava hoş, nasıl istersen."
"Arkadaşlarımı da çağırırım, sen de davet edersin. Küçük bir düğün yaparız işte."
"Olur, annemlere de söylerim."
Zoraki gülümsemeye çalıştım, çünkü benim ne gurur duyacak bir babam, ne de sevinecek bir annem vardı.
"Yemekler güzel olmuş, ben doydum."
Ağzımı silerek kalktım.
Bir şey belli etmemeye çalıştım.
Lavaboya doğru ilerleyerek hemen girdim ve kapıyı kapattım.

Hayatım güzelleşirken geçmişteki şeyler daha çok çamur atıyordu üstüne.
Taehyung'un bir suçu yoktu, ben bazı şeyleri içimde tutmakta zorlanıyordum.
Özellikle Kai'yi gördüğüm andan beri hayatım ileriye doğru yol alırken geriletmesine sebep oluyordu.
Ama bu bir gerçek, hayatımda ne kadar iyi şeyler de olsa karşılaştığım şeyler geçmişteki olayları veya herhangi yaşanmış olayları hatırlatacaktı.
Buna direnç göstermeliydim, kaçamazdım ki.
Belki de yüzleşmeliydim, ön yargılarımı veya görüşlerimi kırabilmeliyim belki de.
Cebimdeki telefonumu çıkarıp numarasını aradım.
Kaydırarak aradım, gayet ciddiydim.
Her an karşıma çıkacak birisiydi.
Ve ben her zaman ondan kaçmayı beceremezdim.
Bir süre çalınca hemen açmıştı.

-Jennie?

-Konuşmalıyız, Kai.

...

Anything • Taennie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin