Love • 9

168 13 4
                                    

Telefonumu elime alıp saate baktım.

"Kızlar geç kalıyorum!"
Diye telaşlandım.
Hepsi bir anda bana dönüp baktılar.

"Neye?"
Lisa bilmiyordu.

"Ha sen bilmiyorsun, bu akşam yemeğe gideceğim Taehyung ile."

"Okey."
Bir süre sessizce birbirimize bakmıştık.

"Yardıma ihtiyacın var mı?"

"Yok, ben çıkıyorum."

Telefonumu ve kabanımı arkamı dönerek elime aldım.

"Görüşürüz bebeklerim"

Elimle öpücük vererek gülümsedim ve yavaşça çıktım.
Kızlarla uzun bir süre sohbet etmiştik ve zaman çok çabuk geçmişti.
Yola çıktım ve karşıdan gelen taksiye durması için elimi uzattım.
Hemen durmuştu ve bindim.

"Orion Caddesi'ne."
Adam aynadan kafa sallayarak sürdü.
Yol boyunca gözümü camdan ayırmadım.
Mutluydum, yine görüşecektik.

Elimi kabanımın cebine soktum ve parayı hazırladım.
Yol üstünde durmuştu.

"Teşekkür ederim."
Diyerek parayı uzattım ve kapıyı açtım.
Rüzgâr vardı ve saçlarım yüzüme çarpmıştı.

Kapıyı kapattım ve hızlı adımlarla evime doğru yürüdüm.
Anahtarla kapıyı açarak içeri girdim ve telefonumu koltuğa fırlatarak kabanımı çıkarıp astım.
Kapıyı kapattım.
Üst kata çıkarken ne giyeceğimi düşünüyordum.
Pek fazla vaktim yoktu.

Odama geldim ve pencereyi açtım.
Biraz havasızdı.

Gardırobumu açtım ve ellerimle elbiselerimi karıştırdım.
Elime gelen güzel elbiseyle gülümsedim.

Beyaz, dantel balon kollu kısa bir elbiseydi.
Daha önce giydiğimi hatırlamıyordum.
Elbiseyi askılığıyla birlikte yatağıma koydum.

Dolabın yanındaki küçük bölmeyi açarak elbiseme uygun ayakkabıyı bulmaya başladım.
Arkalarda beyaz ve ışıltılı bir topuklu ayakkabı buldum.
Elime alarak gözlerimle süzdüm, harikaydı.

Elbisemin üstüne koyarak giyinmeye başladım.
Elbiseyi üstüme geçirip aşağı doğru çekiştirdim.
Makyaj masama oturup ağır olmayacak bir şekilde makyaj yapmaya başladım.

Sıcak tonlar uygulayarak makyajımı bitirdim.

Ayakkabılarımı giyerek aynama baktım.
Saçım salıktı ve biraz dalgalı olduğu için hoş bir hava veriyordu.
Çanta olarak küçük beyaz çanta aldım, zincirleri altın rengindeydi.
Tam omzuma takacakken kapı çalmıştı.
Etrafımı heyecan sarmıştı.
Hemen aşağı inerek telefonumu çantama attım ve kapıyı açtım.
Taehyung karşımda duruyordu.

"Selam."
Gözleriyle beni süzerek bana baktı.

"Çok güzelsin."
Utanarak başımı yere eğmiştim.
Elini tutarak hemen arkamda kapıyı kapattım.
Hiçbir şey konuşmadan arabasına bindik ve kapıları kapattık.
Siyah bir takım giymişti ve bu onu çekici yapıyordu.
Yola çıkmıştık ve hava kararmıştı.

"Nasılsın güzelim?"
Bakışlarımı ona çevirdim.

"Harika, sen?"
Gülümseyerek bana baktı.

"Ben de, biraz heyecanlıyım."
Taehyung?

Kısa bir süre içerisinde arabayı yemyeşil bahçesi olan bir yere park etmişti.
Sanırım gelmiştik.
Arabadan çıkarak benim kapımı açtı.
Koluna girerek gülümsedim.

Yavaş adımlarla bir bahçeye geçtik.
Yemyeşildi ve bembeyaz ışıklarla donatılmıştı.
İlerleyerek sandalyemi çekti ve oturmamı sağladı.

"Nereden esti bu romantiklik rüzgarı?"
Gülümseyerek yerine geçti.

"Herşeyin iyisine layık olman gerek."

İçerideki garsona bir işaret etti ve menüleri getirdi.
"Buranın eti müthiştir, denemek ister misin?"

"Elbette" diyerek menüye baktım.
"Tavuk eti alalım."
Garsona döndü.

"İki porsiyon tavuk eti alacağız."

Onaylayarak menüleri aldı ve içerdeki mutfağa geçti.
Masadaki bardağa su doldurarak içtim.
"Burası güzelmiş."

"Beğenmene sevindim."

"Eğlendiniz mi?"

"Hm?"

"Yani, kızlarlayım demiştin ya."

"Ha evet, Lisa'ya gitmiştik."

"Güzel"

Servis yapılmaya başlamıştı ve yemeklerimiz gelmişti.
Mükemmel gözüküyordu herşey.
Ya da acıkmıştım. Biraz sessizlik oluşmuştu.

"Öncelikle bugün için gerçekten çok mutluyum bebeğim." Diyerek ellerimi avuçlarının arasına aldı.
Gülümsedim.
"Bazı şeylerin bir sembolü olmalı mıdır sence?"
D

erin bir nefes vererek söylemişti.

"Eğer değerli bir şeyler ise, sembolü olmalıdır." karşılık verdim.
Ellerini hissetmek huzur veriyordu.

"O zaman benim de bir sembolüm olmalı." Ellerini ellerimden ayırarak ceketinin cebine götürmüştü.
Cebinden çıkararak bana doğrulttu.

Küçük bir kırmızı kutuyu bana döndürerek yavaşça açtı.
Kalbim boğazımda atıyor gibiydi.

İçinde bir tektaş olan yüzük göründü.
"Benimle evlenir misin, Jennie Kim?"

Her yerim durmuş gibiydi, görüş alanımda sadece Taehyung vardı.
Sevdiğim adam benimle yeni bir hayat kurmak mı istiyordu?
Şimdi söyleyin bana, tüm herşeyim bu adama bağlıyken red mi edeyim? Bunu reddedemezdim, onu çok seviyordum.
Hayatım sadece bu adamla geçse bile yeterliydi benim için.
Heyecandan ses tellerimi oynatamayacak kadar tutuldum.
Cevap vermek istiyordum.
Onunla başlamak için cevap vermek istiyordum.

"Jennie?"
Gözlerimin odağı Taehyung'tan gözlerimi ayırarak ismimi sesleyen kişiye çevirmemle olduğum yerde irkilmem bir olmuştu.
Olduğum yerde durakaldım, ve gözlerimi bu tanıdık yüzden korkuyla ayıramadım.
Bir süre etrafımdaki sesleri bile algılayamadan şokun verdiği duraklamam devam ediyordu.

Bu kişi, Kai idi.








Anything • Taennie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin