Bölüm 6 | Sucuk Ekmek

384 39 42
                                    

Uyandığımda her yerim ağrıyordu. Stres kaynaklı olduğunu düşünerek iyice gerindim ve yataktan kalktım. Saate baktım. Sabahın yedisiydi. Çekimlerden dolayı erken kalkmaya alışkındım. Ancak şu anda içerisinde bulunduğum bir proje yoktu. Tam da bu sebepten dolayı Damla yaklaşık bir haftadır gelen teklifleri değerlendirmem için başımın etini yiyordu.

Ancak zamanlama berbattı. Kişisel hayatımda olup bitenlerden dolayı neyse ki bu değerlendirmelere bir ara vermişti.

Yine de kendimi bugün daha iyi hissediyordum. Hayatımı durduracak değildim. Bugün, ertelemiş olduğum tüm o tekliflere bakabilirdim. Uzun soluklu bir iş yerine küçük projeleri kabul etmemde bir sakınca yoktu. Ruh halimdeki bu pozitif değişikliğin sebebini hatırlayınca kendimden utanarak telefonuma baktım.

Aziz'in bana ilk günden iyi geldiğini kendime bile itiraf etmekte zorlanıyordum. Bu yüzden bu konuyu Damla'ya bile açmakta zorlanabilirdim. Soulmate'e girdim. Ana sayfada karşıma yeni profiller ve öneriler çıkınca burun kıvırdım. İşim başkasıyla yeni bir sohbet başlatmak değildi. Doğrudan mesajlarım kısmına gidip Aziz'i kontrol ettim. İtalya'yla yaklaşık 2 saat zaman farkı vardı. Bu da şu anda orada saatin beş olduğunu gösterirdi. Aziz, muhtemelen uykunun kolları arasındaydı.

Soulmate'i kapatıp telefonumu yatağın üzerinde bıraktım. Banyoya girdim ve hızlı, sıcak bir duş alıp üzerimdeki yorgunluğu attım. Sahiden de çok tuhaf bir durumdu ama keyfimin yerine gelmeye başladığını hissediyordum.

Giyinme odama girdim ve önümdeki geniş seçenekler arasından bugün için enerjimi yükseltecek güzel bir kıyafet aradım. Zaten genel olarak renkli giyinen biriydim. Takılar takmayı, kombin yapmayı seviyordum. Batu da bu yüzden bu odayı tamamen kendime ayırmama ses çıkarmamıştı. Kendisine ayırdığı küçük oda, depoya benzer bir odaydı. Bana göre çok daha sade giyiniyordu ve eşyaları çok daha azdı.

Saks mavisi blazer bir ceket ve etek takımını giyip aynadaki görünüme baktım. Neşem biraz daha yükselmişti. Tekrardan odama döndüm ve aklıma gelen fikirle makyözüm Helin'i aradım.

"Leyla Hanım, günaydın." dedi uykulu bir sesle. Saatin erken olduğunu unutmuştum. Bu yüzden mahcup oldum.

"Ayy Helin, çok erken bir saatte aradım değil mi? Fark etmemişim kusura bakma."

"Olur mu Leyla Hanım? Benim işim bu. Ne zaman, hangi saatte ihtiyacınız olursa elbette makyaja geleceğim."

Gülümsedim. Tam da ihtiyacım olan şeye parmak basmıştı.

"Biliyorsun ben senin kadar becerikli değilim. Bugün modumu çok iyi yükseltecek bir makyaja ihtiyacım var. Sana bir araç göndereyim."

"Tabi ki, Leyla Hanım. On beş dakikaya çıkarım."

Konuşmayı bitirdik. Helin, üniversite mezunu, genç ve enerjik bir kızdı. Epey çalışkandı ve gerçekten makyaj konusunda üstüne kimseyi tanımazdım. Çalıştığım her projede onu yanımda götürdüğüm için yüksek maaşlar alıyordu ve bu yüzden de çalışmaktan kaçmıyordu. Motivasyonu yerindeydi.

Telefonumdan anlaşmış olduğumuz şirketten evine bir araç gönderdim. Gözüm saate kaydı. Gerçekten delirmek üzereydim. Aziz'le konuşabilmek için saatleri mi sayıyordum yoksa bana mı öyle gelmişti?

Yaklaşık on beş dakika sonra zil çaldı ve Helin evime giriş yaptı. Yeni uyanmış olmasına rağmen gayet dinç gözüküyordu.

"Günaydıın, Leyla Hanım." diyerek bütün bünyeme enerji yükledi. Yanağına öpücük kondurarak onu giyinme odama davet ettim. Hiç vakit kaybetmeden makyaj masasının önüne yerleştik.

Bir İntikam Meselesi | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin