Bölüm 10 | Cehennemin Dibine Gidin

335 36 103
                                    

Saat sekize çok az kala üzerime gündelik, düz siyah bir elbise giyip saçlarımı rahatsız etmemesi için mandal tokayla tepeden topladım. Soulmate'i açmak için telefonumu elime aldığım esnada ekranda bir isim belirdi ve telefonum çalmaya başladı. Ece. Arayan Ece'ydi. 

Kalbim hızla atmaya başladı ve anında yüzüm öfkeden kızarmaya başladı. Kızarıklık boynuma kadar ulaşmıştı. Hep böyle olurdu. Ne zaman sinirlensem vücudum kızarıklıklarla tepki gösterirdi. Ne yapmalıydım? Açmalı mıydım? Buna hazır değildim. Telefonun sesini kısıp çağrının bitmesini bekledim. Ekran yeniden söndüğünde rahat bir nefes aldım. Aynadaki yansımamdan kızarıklıklarımı kontrol edip geçmesini bekledim. Ancak rahat yoktu. Ece bir kez daha arıyordu. 

Cesaretimi toplayıp daha fazla bekletmeden telefonu açtım. Hoparlöre alıp makyaj masamın üzerine koydum ve önce onun konuşmasını bekledim. 

"Aşkım nasılsın?" dedi cıvıl cıvıl bir sesle. 

Gözlerimi devirdim. Stresle elimi saçlarımın arasından geçirdim ve ne diyeceğimi düşündüm.

"Leyla? Güzelim orada mısın? Sesim geliyor mu?"

"Geliyor." dedim soğuk bir sesle. 

"Hah. Biliyorsun annem rahatsızdı ya birkaç gündür... Seninle konuşamadım. Bir halini sorayım dedim." Ya, tabi. Münevver teyze evinde mışıl mışıl uyuyorken sen benim kocamla birlikteydin, Ece. Bari bir yalan atarken ailenden insanları dahil etme diyerek iç çektim. Gerçekten yüzsüzlüktü. 

"Daha iyi mi? Annen?" dedim boş bir sohbete dahil olarak. Farkında olmadan Aziz'in planını uyguluyor gibiydim. Ece'ye Batu'yu sormayı, aldatıldığımı açığa çıkarmayı tercih etmemiştim. Belki de ondan bir itiraf bekliyordum. Bilmiyorum ama yalnızca konuşmayı devam ettirmiştim. 

"İyi, iyi. Çok şükür toparladı. Sen neler yapıyorsun? Hiç aramadın da... Yoğundun herhalde."

"Ben... Eh işte. Biraz işlerim vardı." dedim saçmalamaya başlayarak. 

"Batu nasıl?" Telefonumu elime aldım. Hakaretler ettiğim, küfürler savurduğum, hiddetle bağırdığım bir senaryoyu hayal ettim. Parmaklarım sinirle telefonu sıkmışken duraksadım. Bir cevap bekliyordu. Konuş, Leyla. Sakin ol. Nefes almaya çalışarak yanıtladım.

"İş seyahatinde. İyi olsa gerek. Tadını çıkarıyordur." 

"İşin mi? Aman Leyla sen de komiksin. Neyin tadını çıkaracak adam?" 

"Sen daha iyi bilirsin." Ağzımdan çıkan cümleyle dudağımı ısırdım. 

"Ne?" Ses tonundaki endişe epey hissediliyordu. 

"İş seyahatleri diyorum. Bazen eğlenceli olabiliyor, sen daha iyi bilirsin." 

"Eh, nadiren. Bak ne diyeceğim? Haftasonuna görüşür müyüz? Biraz laflarız." 

Cehennemin dibine git, Ece. Batu'yu da al birlikte cehennemin dibine gidin. Neden hala benimle görüşme derdindeydi? Neden arıyordu? Sanat eserlerini incelemek mi istiyorlardı? Yüzüme gülümserken arkamdan çevirdikleri işlerden keyif mi alıyorlardı? Yıkılmaz öz güvenimin bir gün yerle bir olacağını bilerek anın tadını mı çıkarıyorlardı? 

"Leyla?" dedi bir kez daha. 

"Olur, Ece. Görüşelim. Benim şu an kapatmam gerekiyor." dedim hızlı bir yanıt vererek. 

"Tamam bebeğim, yarın haberleşiriz. Öptüm." 

Telefonu direkt kapattım. Ece, acaba bir tuhaflık olduğunu sezmiş miydi? Ondan mı aramıştı? Bir açık verip vermediklerini kontrol etmek istemişti belki de. Haftasonuna üç gün vardı. Batu'nun geleceği zamana denk geliyordu. Artık bir karar vermeliydim çünkü sürem azalıyordu. Çok yakında ikisiyle de yüzleşmek zorunda kalacaktım. Hızla, Aziz'in beni rahatlatacağını düşünerek Soulmate'e girdim. Buluşmamıza on dakika daha vardı ancak yine de mesaj attım. 

Bir İntikam Meselesi | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin