4

285 29 74
                                    

Ömer ne değişik bir karaktere dönüştü abi ben bile bunu beklemiyordum bu arada

.

Hürkan'ın son 3 gündür duyduğu cümle artık kafasında yankılanıyordu.

"Bu numara mevcut değildir"

O çocuğun kendisini kandırdığını bir köşeye bırakıp kendisinin nasıl kandığını sorguluyordu. Yakasına yapışmadığı için büyük bir pişmanlık duyarken içindeki alevi söndürecek tek şey belki de onun aramasıydı.

Her ne yapıyorsa telefonu yanında taşıyordu. Genelde yatağında ruhsuzca uzandığı için bu pek zor olmuyordu ama bazı anlarda telefonu yanında tutmak felakete dönüşebiliyordu.

O gün telefonun zil sesini duyduğunda duş alıyordu.

"Ya arayacak zamanı mı buldun amk?"

Arayan kişi arkadaşlarından biri de olabilirdi ama o çocuk olduğunu bir şekilde biliyordu. Sanki içine doğmuş gibiydi.

Şampuanın yere akmaması için köpüklü saçlarını yukarıya doğru şekillendirip ( bu benim taktik ) küvetten çıktı. Gri bornozunu kollarına geçirdi. Dışarıya kafasını uzatıp garanti olarak banyonun hemen yanına koyduğu telefonuna uzandı. Aramanın görüntülü olduğunu fark etse de kamerayı biraz yukarı kaldırıp numarayı onayladı. Karşısına yolda yürüyen ve kamerayı çenesinin altında tutan tanıdık surat çıktı. Genç adam aramanın açıldığını fark ettiğinde kafasını hafif eğip yürümeye devam etti. Yüzünde her zamanki arsız sırıtış belirmişti.

"Ben kendimi sürprizlerle dolu biri sanıyordum ama-"

"Numaramı nerden buldun?"

Çocuk, uzun siyah saçlarını kapatan bereyi başından çekip dişlerinin arasında tuttu ve ellerini açarak peltek çıkan sesiyle konuştu.

"Ben sürprizlerle dolu biriyim"

Hürkan göz devirse de onun yanıtına güldü. "Hadi oradan" Ardından hemen ciddileşti. "İyi, nerde buluşuyoruz?"

"Bunu diyeceğini tahmin etmiştim. Bir mekan ayarladım"

"Evlilik teklifi edeceksen önceden söyle de gelirken takım giyeyim"

Ömer Hürkan'dan beklemediği bu iddialı cümle karşısında küçük bir tezahürat yaptı.

"İşte, sende hoşuma giden şey bu!"

Hürkan'ın gülümsemesi aniden dudaklarında soldu. Bir anlığına onun alaycı tavırlarına eşlik ederek kendini kaptırmıştı. Ona neden böyle uyum sağladığını bilmese de doğru olan şey buymuş gibi geliyordu.

"Şst bir anda Vietnam Flashback yaşadın yine ciddiye alma bu kadar"

Kolundaki saate bakıp tekrar ekrana döndü. "Saat 1 gibi sana attığım konuma gelirsin. Caddenin üzerinde basit bir kafe sadece. Ayrıntıları konuşuruz, bende hasarı öderim." dedi. Hürkan onun birden ciddileşmesine memnun olurken saçma bir şekilde ekledi. "Takım elbise de giymene de gerek yok ayrıca"

Hürkan ne kadar çok bu hareketi yaptığını fark ederek tekrar göz devirdi.

"Ha ha ha"

"Neyse, bir kaç saat sonra görüşürüz o zaman"

"Tamam" dedi Hürkan gayet basit bir tavırla. Telefon kapanır kapanmaz utançla telefonu sıkıca kavrayıp bir az önce neler yaşadığını düşündü.  Belki de tüm utancı gencin ona ettiği iltifatlardan kaynaklanıyordu. Genç çocuk, kaza sebebi ile karşılaşmış, memleketleri aynı olan bir genç gibi normal bir tavırla konuşsaydı eğer onun yanında çok daha rahat olacağına emindi.

heykel || porgolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin