[ Think I'll miss you forever
Like the stars miss the sun in the morning sky ].
Eğer Hürkan'la arkadaş oldukları 5 yıl içerisinde biri onun evleneceğini haber vermek için arayacağını söyleseydi hayatta inanmazdı. Yayın sırasında telefonu çaldığında Hürkan'ın numarasını kameraya tuttu. İzleyicilerin çoğu onu tanıdığı için fazla yabancılık çekmiyordu.
Görüntülü aramayı yanıtladı ve Hürkan aniden ekrana bağırmaya başladı.
"Kaan! Ben evleniyorum"
"Ne!? Kimle?"
Ekran yana doğru çevrildi. Ömer olarak tanıdığı çocuk genç adamın üzerine atladı. Kaan eliyle ağzını kapatıp şok içinde haykırdı. Telefondan sevinç çığlıkları gelmeye başladığında yayını kapattı ve oyuncu sandalyesini koltuğa doğru sürükleyip pencerenin yanına yerleşti.
"Siz ciddi misiniz?"
"Yani, şuan evlenmiyoruz ama Ömer'in bazı planları varmış. Zaten ben evlenmek için çok gencim"
Kaan arka plana göz gezdirdiğinde onların ıssız bir sokakta olduklarını fark etti. Hürkan'ın hemen arkasında büyük bir yazısız çelenk vardı.
"O çelenk ne olm?"
"Ömer'den çiçek istedim ve cılız bir buketin benim için çok sadece kaçacağını düşündü. Bu yüzden çelenk aldı"
Kaan onların birbirine uyumlu olduğunu ancak o zaman fark edebildi.
.
Ömer'in Hürkan'la sevgili olduğu zaman diliminde yapmaktan en çok hoşlandığı şeylerden biri de onu çalışırken izlemekti. Genç adam fark etmese de yaptığı eserle uğraşırken belini hafifçe doğrultuyordu. Kaşları konsantrasyon ile çatılıyor ve dikkatli bakıldığında belli olan gamzeleri ortaya çıkıyordu.
Arada sırada mavi kazağının üzerine giydiği boya lekesi ile kaplanmış önlüğü çekiştiriyor, görünüşüne dikkat ediyordu.
Ömer oturduğu tabureden kalkıp arkasından yaklaştı. Ayak ucunda durarak onu belinden kavradı. Yüzünü boynuna gömdüğünde Hürkan kahkaha atarak uzaklaşmaya çalışsa da Ömer sevdiği adamın doğal kokusunu içine çekti.
"Yapmayı bırakacak mısın? Heykellerin ayaklanıp bize saldırmasından falan korkuyorum da"
Genç adam Ömer'in elini kavrayarak yüzünü ona döndü. Parmaklarında kurumuş kil parçaları olmasına rağmen Ömer onun ellerini tutmasını umursamadı.
"Bunların hepsi çocukları korkutmak için uydurulan bir masalmış gibi geliyor. Yani başıma hiç bir zaman kötü şeyler gelmeyecekmiş gibi. O yüzden bu kadar rahatım" diyerek Ömer'in parmağındaki yüzüğün üstünden öptü.
"Ama hala sana bir şey olursa kalp krizi geçirebilecek bir sevgilin var"
Ömer alaycı bir ifade kullansa da ölüm konusu açıldığı an Hürkan'ın yüzü asıldı. Belli etmemeye çalışarak onun elini kalbine doğru tuttu.
"Bana bir şey olmayacak. Bu kalp sen yanımda olduğun sürece atmaya devam edecek"
Dudaklarının kenarında bir gülümseme belirdi ve Ömer'in umudu tekrar yeşerdi. Elini usulca çekti.
"Sana inanıyorum ama içimde hala korku var. Bu işin ne kadar zor olduğunu bilsem de bir süre benim için bıraksan olur mu?"
Hürkan gözlerini atölyede gezdirdi. Kendi elleriyle yaptığı onca heykele bakıp derin bir iç çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heykel || porgola
General FictionTu étais formidable, j'étais fort minable Nous étions formidables . "Efsane Antik Mısır zamanlarına dayanıyor. O dönemlerde dikili taşların kutsal olduğuna inanılırdı. İnsanlar onlardan şifa bulurdu. Onlara sırtını yaslardı. Bu kadar kutsal bir ambl...