1. BÖLÜM: EVDEN AYRILMAK 🌸

49 6 1
                                    

Bugün benim için çok üzücü bir gün, evden ayrılıyorum. Yeni bir ülke ve yeni insanlar tanımaya, ayrıca küçüklüğümden beri istediğim tercümanlık bölümünden eğitim almaya gidiyorum. Yanımda tüm eşyalarım hazır, babam marketten kahvaltı yapmak için atıştırmalık bir şeyler almaya gitti. Kahvaltımızı yapıp beni havaalanına bırakacaklar. Ve eğitimim bitene kadar evime dönemeyeceğim upuzun bir sürece başlayacağım. Yanıma seni de aldım. Belki de kimseyle konuşmasam da seninle konuşurum ha? 

2 Saat Sonra...

Evet, uçaktayım. Ailemden ayrılmam çok iç karartıcıydı. Hepimiz ağlamıştık. Sık sık haberleşeceğimize söz verdik ve uzun uzun sarılıp vedalaştık. Çok zordu, hiçbir arkadaşlık yaşamadan; küçük kız kardeşimle evcilik oynayıp, abimle şakalaşarak geçmişti tüm yıllarım. Ailem benim tek arkadaşlarımdı. Eğitimimi tek başıma, kimsenin yardımı olmadan en iyi şekilde tamamladım ve sınavdan istediğim bölüme yerleşebilecek kadar yüksek aldım. Her şeyimi arkada bırakarak şu anda gözlerimden gizlice yaşlar akarak başka bir ülkeye gidiyorum. Lütfen şans benim yanımda olsun...

9 Saat Sonra...

Uzun bekleyişlerden sonra ülkeye vardım. İçimde anlayamadığım bir duygu var. Üniversitemin bana attığı mesajları takip ederek sonunda öğrenci yurduma gelebildim. İsmimi söylediğimde bana odamı gösterdiler ve bir abla bana valizlerimi taşımama yardım etti. Odam tek kişilikti, başkalarının yanında rahat olamazdım zaten. 3 gün sonra okul başlıyordu, ben de o zamana kadar yurdu dolaşacak ve gerekli işlemlerimi yapacaktım. Abla bana şu an öğle yemeği vakti olduğunu söyleyerek odadan çıktı. Üstüme günlük kıyafetlerimi giyerek aşağı indim. Yemekte patates kızartması vardı. Kendime azar azar bir şeylerden katarak yemekhanenin en köşesine 2 sandalyelik bir yere oturdum ve insanları seyrederek yemeğimi yavaş yavaş yemeğe başladım.

-Merhaba!

Bana doğru elinde yemekhane tepsisiyle bir kız yaklaşıyordu, acayip telaşlanmıştım. Tam merhaba diyecektim ki ağzımı açamadan konuşmayı unuttuğumu fark ettim. Sadece hafif gülerek karşılık vermiştim.

-Bu yurtta yeni olmalısın, adın ne?

Konuşamadım, telefonumu çıkarıp notlar bölümüne "Natalia" yazdım.

-Yoksa sen konuşamıyor musun?    Acıma duygusuyla bakmıştı yüzüme.

"Hayır, normalde konuşabiliyorum ama sanırım konuşmayı unuttum." yazdım. Kaşlarını çatarak sorgulayıcı bir ifadeyle bana baktı. 

-Aah yoksa bir rahatsızlığın mı var?

-A-anksiyete, diye fısıldadım.

-Rahatsız ettiğim için çok özür dilerim, istersen yalnız bırakabilirim.

Bunu beklemiyordum, gitmesini de istememiştim açıkçası. Bir şeyi anlamadan fikir yürütmeye çalışıyordu. Tekrardan not uygulamamı açtım ve "Hayır, sadece merak ettiğin şeyi açıkladım. Alışmam çok uzun zaman alabilir, kusura bakma. Adım Natalia." yazdım

-Memnun oldum, ben Ava. Benim bir arkadaşım vardı, adı Hector'du. Onun da anksiyetesi vardı ve, buna dayanamayarak herkes üstüne geldiği için bir gün k-kendini asarak i-intihar etti. Seni bu yüzden zorlamak istemiyorum. Bir yardıma ihtiyacın olduğunda beni oda 113 ve 114. odalarda bulabilirsin. Kendini insanlarla bir arada olmak için zorlama. Afiyet olsun, görüşürüz.

Gerçekten üzülmüştüm. Ben hiç intihara kalkışmasam da az kalsın öldürülüyordum. Onun adına üzülmüştüm ve neredeyse kendime meydan okuyarak onunla en azından bir öğünlük karşılıklı durmak olsa bile tanışmak istedim. Tam gidecekken onu durdurdum. "Lütfen yemek bitene kadar yanımda durur musun? En azından bugünlük bana sataşmaya kalkmasınlar." yazdım. Okuduğunda ise,

-Tabii ki! Konuşmak istemiyorsan bile yanında durabilirim, dedi. Gülümseyerek yanımı işaret ettim. Bana bir şeyler anlatırken aynı bölümde olduğumuzu öğrendik,  bundan sonra beraber gidip gelebileceğimizi söyledi. Ben de fırsattan istifade diye düşünerek kabul ettim, yani en azından kafamı salladım. Bugün dinlenip odama yerleşmem  gerekiyordu. Bunu düzgünce açıklayarak yazdığımda beni anlayışla karşıladı ve akşam yemeğinde buluşmak üzere ayrıldık.  

Odama gelip eşyalarımı, kıyafetlerimi ve malzemelerimi yerleştirmeye başladım. Yaklaşık iki saatimi almıştı. Sonrasında da 1 saat kadar kestirip akşam yemeği için aşağıya indim. Bu sefer de tavuk ve çorba vardı. Yiyebileceğim kadar aldım ve öğlen oturduğum masaya tekrardan oturdum ve Ava'yı beklemeye başladım. 5 dakika sonra o da yanımdaydı. Beni yarın okul ve yurt için işlem yaptırmaya gidebileceğini söyledi, çünkü o bu ülkede yaşıyordu. Nerede ne yapılacağını kesinlikle benden iyi biliyordu. Bir süre sonra iki süslü kız yanımıza yaklaştı. Fransızca konuşmaya başladılar. Lise 2'de Fransızcaya merak saldığım için ne dediklerini az çok anlayabiliyordum.

-Hey, Ava! Ne yapıyorsun gene fakirlere oyun mu oynuyorsun?

-Biraz eğlenmeye ihtiyacım vardı, kızı yumuşatıp sonra kullanmayı düşünüyorum, anksiyetesi varmış hanım kızımızın. Onunla bu sene biraz uğraşacağım. Sonra bu bölümden çıkıp size bırakırım, ne dersiniz?

-Gene rahat durmuyorsun demek ki, sen kullan sonra da bize pas at bakalım. Yeni oyuncağımızla da sonra tanışırız biz. Başarılar!

En azından ifade etmesem de çok şaşırmıştım! Demek beni kullanmayı düşünüyorlardı. Bu yurt ve okul işini onunla halledip sonra ondan hızlıca ayrılmalıydım. Ama beni kullanmalarına asla izin vermem. Umarım rahatsızlığım bu melek görünümlü cadılara iyi bir ders vermeme engel olmaz. İç sesimi susturmaya çalışıyorum. "Kızım sen daha ağzını açamıyorsun, onlarla nasıl bu halde  uğraşacaksın acaba?" diyordu bana. "Sus!" diye seslendim iç sesime, a-ama sanırım sesli  konuşmuşum. 

-Kime sus diyorsun acaba?

-İç sesimle konuşuyordum, diye fısıldadım.

-Ah, peki, diyerek yemeğine devam etti.

En sonunda yemeğimizi bitirdik ve yarın gerekli işlerimizi halletmek için kahvaltıda buluşup oradan da dışarı çıkmaya karar verdik, yani o karar verdi, ben de kabul ettim. Odama çıktım ve sıcak bir duş aldım. Örtümü hazırladım ve rahat bir uykuya daldım... 

Merhaba sevgili okurlar! İkinci kitabımla karşınızdayım. Öbür kitabıma da bir göz atmayı ihmal etmeyin lütfen. Yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyin. İyi günler dilerim! 💜

Çok SessizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin