Şu an Zelanda'dayım! Uzun koşuşturmam sonucunda evime, aileme dönebildim. Trenden indiğimde görüş açıma ilk kız kardeşim Hannah girmişti. Amanın, uzun zaman olmasa da nasıl büyümüştü öyle! Giyim tarzı, sesi, ilişkileri... Hepsi değişmiş! Gözlerim dolmuş, hemen onların yanına koşup hepsine uzun uzun sarılmış ve hüngür hüngür ağlamıştım. Sonunda sakinleşerek eve döndük ve ne göreyim! Odam süslenmiş, en sevdiğim yemekler yapılmış ve hediyeler alınmıştı. Beraber yemek yedik. Bol bol gülüşüp hasret giderdik.
Odamda bazı eşyalarımı kullanmak için çıkarırken abim mutfaktan bana seslendi.
-Natalia, kardeşim!
-Efendim abiciğim?
-Gelir misin? Seninle şöyle abi kardeş sohbet edelim ha?
-Oluur! Hemen geliyorum!
Beraber mutfak balkonuna çıktık ve oradaki minik koltuklara oturduk.
-Annem söylemiştir, evlenmek için adım atıyorum.
-Biliyorum.
-Sanki sana burada haksızlık ediyormuşum gibi geliyor. Hani sanki kız arkadaşımı aldatıyormuşum gibi, ilk göz ağrımı. Her abi kardeşte olur mu bilmiyorum. Sanırım yakın olmamızdan böyle oluyor. Evleniyorum diye bana kızıyor musun küçük Lia?
-Abiciğim, bu senin hayatın. Ben senin kardeşinim. Senin mutlu olduğun zaman ben de mutlu olurum. Senin hayatındaki kadını bulduğun için seninle gurur duyuyorum, sen iyi bir kadına layıksın. Çok güzel de eş olursun ona. Tek şartım, üzülüp içinde saklamak, veya üzüp kalp kırmak yok. Siz büyük bir olaya adım atıyorsunuz. Sizin tüm hayatınızı etkiliyor. Belki istediğin uğraşlardan uzaklaşmanı, veya yakınlaşmanı sağlıyor; belki de ömrünün sonuna kadar mutlulukla, şansla geçirmeni sağlıyor ya da hayatını zehir ediyor. Sen en iyisine layıksın. Bana ettiğin yardımları ödemek için her şeyimle varım. Sen mutlu ol, bana yeter. Ben şu an çok sevinçliyim, çünkü sen hep hayal ettiğin hayata adım ediyorsun, değil mi?
-Oy benim kardeşim neler neler söylermiş! Gel de bir sarılayım sana.
Onun yanına oturdum, beni kucakladı ve öyle bir sarmaladı ki! Gözlerim dolmuştu yine, bu nasıl şefkatti? Sonunda anlamıştı ağlayacağımı. Hemen gıdıklamaya başladı. Sonrasında iki saate yakın konuşmaya devam ettik. Onunla konuşmak çok rahatlatıcıydı. Ben onu, o beni dinliyordu ve birbirimize destek vermeye çalışıyorduk. Her abi kardeş bizim gibi miydi?..
5 gün sonra abiciğimin düğünü vardı. Hepimizin hem işleri hem de kendini hazırlaması gerekiyordu. Kuaför, elbise seçme, ufak makyaj... Bunların hepsi beş gün içinde hazırlanılacaktı. İşimiz çoktu.
Akşam beraber salonun ortasına oturduk, ve en sevdiğimiz masa oyunlarını oynamaya başladık. Gecenin beşine kadar kahkahalarla, tartışmalarla dolu bir gece geçirdik. Sonunda herkes hazırlanıp odalarına dağıldı ve huzurlu bir uykuya yattı.
6 Gün Sonra
Düğün, peri masalı gibi geçmişti. Kapalı bir alan ama camları tamamen dışarıyı gösteriyor, dışarıda ise kar yağıyordu. Salonun içi tamamıyla dışarıya uygun ve sadeydi. Abim ve yeni eşinin salona girişi, ziyaretçilerin alkışlar sesiyle donattığı salon, etraftan ışıkların ve beyaz, gri ve göz yormayan konfetilerin patlayışı, herkesin dansa kalkışı, nazik müziklerle huzur veren bir tören... Daha iyisi olamazdı!!
Abimin üzerinde koyu ten rengi bir gömlek ve ona yakışan resmi ve yakışıklı gösteren harika bir ceket, altında gri tonlarında kot pantolon vardı. Gelinimiz ise melek gibi, beyaz ve upuzun bir gelinlik, etrafında taşlar, örgülerle donatılmış topuzu ve zarif makyajıyla kusursuzdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çok Sessiz
Teen FictionNormalde konuşabilen ama sosyal anksiyete ve utangaçlığı yüzünden kimseyle konuşmak istemeyen Natalia, sonunda istediği mesleği -tercümanlık- kazanır ve her şeyinden değerli olan ailesinden ayrılarak yurtdışına gider. Orada tanımadığı insan ve kül...