Alsancak'ta yerden bir çakıl taşı alıp avucuna bırakmıştım. Sevgili olmamızın üzerinden tam bir yıl geçmişti o gün. "Birlikte olduğumuz her sene için bir çakıl taşı." demiştim. Gülüp sarılmıştı bana. "O zaman sonsuz çakıl taşı." demişti. "Sahiller d...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Şehrimiz ve aşkımız, bizi kurtarabilir mi dersin?
***
Narin, saatlerce konuşabilir, susmak nedir bilmez. Ben de dinlerim ama. Hiç şikayetçi olmam. Yani dışımdan şikayet etmem. Bilirim çünkü bir de bu yüzden bir saat daha konuşacak. O yüzden en iyisi susmak. Haklısın aşkım, demek.
"Yani Teoman... Ben diyorum ki önümüzdeki yaz hemen düğünü yapın. Erkenmiş güya. Abin kazık kadar adam oldu ayrıca. Teyzemde öyle. Ne erkeni? Ben onların yerinde olsam beş dakika beklemezdim vallahi."
"Kız! Ne koca meraklısı çıktın sen de." dediğimde güldü. Omuz silkti. "Bana ne!" Şımarık bebek!
"Çok sıkıldım." dedi Narin. "Bir şey yapalım. Ne olur!"
"Ne yapalım?" dedim cips paketinin dibinde kalan cipsleri yerken.
"Bilmiyorum. Sinemaya gidelim." Bu dediğine burun kıvırdım. "Çok sıkıcı!"
"Of, tam bir kültürsüz dağ ayısısın!" diye söylendi. Film izlemeyi sevmezdim. Sinemayı hiç sevmezdim. "Yanımda senin gibi bir güzellik varken ben filme bakarsam beni idam ederler aşkım. Gitmeyelim o yüzden." Narin gülüp yağlı ellerini yanaklarıma koydu. "Lan-" diyemeden bu sefer cipsli ağzıyla iki yanağımdan da öptü. "Aşkım... Ben kültürsüzüm, sen pissin. Ne olacak böyle?" diye sızlandım yanaklarımı silerken. Omuz silkti. "Tencere kapak işte." Çantasını karıştırıp ıslak mendil buldum ve ikimiz de yağlı ellerimizi temizledik.
"Hava bozacak gibi." dedim kafamı gökyüzüne kaldırıp. "Yağmurda dans edelim!" diye cırladı Narin kulağımın dibinde. "Yavaş!" dedim azcık ondan uzaklaşırken. "Kaçma pislik." dedi elleriyle yine yüzüme dokunup. "Kalk, eve gidelim. Orada izleriz filmi." Narin bana nah çekince onun sayesinde tamamen masumca söylediğim cümleyi ben de fesat bir şekilde düşünmüş oldum. "Sen!" diye yükseldim. "Terbiyesizsin. Gayet normal anlamda söylemiştim. Sen öyle anladın."
Narin kızarınca kahkahayı bastım. "Of ya..." diye sızlandı. Kolumu omzuna atıp kendime çektim. "Gel buraya aptal kız!" Çenesini ısırıp saçlarını karıştırdım. "Teoman..." diye mırıldandı. "Söyle aşkım." dedim hala kolum omzundayken. Başını göğsüme yasladı. "Ben ölsem başkasıyla evlenir miydin?"
"Ulan!" diye yükseldim. "Nereden çıkarıyorsun böyle soruları?"
"Cevap ver." dedi ısrarlı bakışlarla. "Evlenirdim. Üstüne de beş tane çocuk yapardım. Oh!" dedim gıcık gıcık.
"Ya Teoman!" dedi ağlak bir sesle. "Sakın ağlama!" dedim hemen. "Şaka yapıyorum. Ölürsen yalnız ölmezsin. Merak etme."
"Tamam, kapat bu konuyu." dedi çocuk gibi somurturken. Kendi açmıştı zaten. "Peki." dedim. "Üşüdün mü?" Başını iki yana salladı.
"Abine söyle de bizi akşam gezdirsin arabayla." Burnuna vurdum yavaşça. "İyi alıştınız hanımefendi. Söylerim, işi yoksa çıkarız." Aklıma yeni gelen şeyle yüzüm düştü. "Aa! Gidemeyiz. Abimde kalmıyorum bu hafta. Annemler kızdı. Bir oğlumuz eve girmiyordu ikincisi de gelmez oldu deyip duruyorlar. Bir görünmem lazım." Narin dudak büktü ama olumsuz bir şey söylemedi. "Sonra gezeriz o zaman. Ben de akşam yemeğine yetişeyim." Başımı salladım ama aklım çoktan başka bir yere kaymıştı. "Bırak da gideyim." dedi Narin gülerek. "Öpeyim bir tane." dediğimde yanağını uzattı. Birini öptüm. "Diğeri?" dedim. Diğer yanağını uzatacakken asıl rotam olan dudaklarına yaklaşıp onu hazırlıksız yakaladım. Bizim yanak öpücüğü böylelikle dudak öpücüğü olmuştu.
Öpücüğümüz küçük bir öpücük olmaktan çıkmak üzereydi. Mantığım tamamen devre dışıyken kendimi frenlemeyi de denemiyordum. Elim saçlarının arasına dalınca Narin'den küçük mırıltılar geldi. Sert bir nefes verip dudaklarımın arasındaki dudakları dişledim. Narin benden uzaklaşınca üzerine doğru dudaklarını yeniden yakalamak için eğildim ama o elini dudaklarımın üzerine kapattı. Hızlı nefes alışverişlerimizin dışında sesimiz çıkmıyordu. Elimi ensesine kaydırıp parmaklarımı saç diplerinde dolaştırdım. Onu öpmek istiyordum. Her zamanki gibi... "Dursak iyi olur." dedi Narin. Elini dudaklarımın üzerinden indirdim. "Acıttım mı?" dedim kısık bir sesle. Bir an kendimi tutamamıştım. "Özür dilerim." Başını iki yana salladı. "Çok heyecanlandım sadece." dedi utangaç bir tonda. Bu dediğine güldüm. Kendimi biraz geri çekip ona alan tanıdım.
İnanır mısın aşkım, ben de çok heyecanlandım.
Yutkunup kot ceketimin yakalarını düzelttim. "Hadi kalk, eve bırakayım seni. Sonra da giderim."
Narin ayağa kalkıp çardaktan çıktı. Yürürken aramızda garip bir sessizlik vardı. "Kızdın mı bana?" dedim öpücüğü kastederek. "Hayır." dedi hemen. "Dedim ya..." Heyecanlandım demişti ama yine de tedirgin hissetmiştim kendimi. "Tamam o zaman." Evinin önüne geldiğimizde annesi balkondaydı. El sallayıp selam verdim. "İyi akşamlar Sezin tey-." Narin beni dürttü. "Abla de ya! Üzülüyor." diye fısıldadı. Çabucak hatamı düzelttim ben de.
"İyi akşamlar oğlum. Selam söyle annenlere." "Söylerim tabi." dedim. Narin yanağımdan öpüp bahçe kapısından içeri girdi. Ben de eve doğru yürümeye başladım.
*
"Ne düşünüyorsun lan?" dedi abim kafama vururken. "Ne vuruyorsun ya?" Abim de benimle birlikte annemin ısrarlarıyla eve gelmişti. Birkaç gece burada kalacaktı.
"Bir şey yok." dedim ona koltukta götümü dönerken. "Söylemezsen babama sigara içtiğini söylerim." deyince ışık hızında yüzümü ona döndüm. "Söylemezsin ki." dedim. Daha çok söyleme ne olur der gibiydim. "Çabuk söyle!" dedi koltukta ayaklarımı uzattığım yere oturup.
"Abi..." "Ne var lan?" "Bugün Narin'i öyle bir öptüm ki..." dedim sırıtırken. "Tansiyonum bine bile-"
Abim yanındaki yastığı alıp kafama öyle bir geçirdi ki işte şimdi tansiyonum bine çıkmış olabilirdi. "Ya sen söyle dedin! Niye vuruyorsun köpek?" diye sızlandım. "Hayvan herif!" diye bağırdı bana. "Kıza çok yaklaşma demiyor muyum sana ben?" Omuz silktim. "Her dediğini ciddiye alsaydım ohoo..." Başka bir yastığı eline alınca kollarımı başıma siper ettim. "Tamam ya! Bir daha olmaz."
Yanımdan kalkıp karşı koltuğa geçti. Televizyonda spor kanalları arasında dolaşıp dururken "Şerefsiz köpek." diye söylenmeyi de ihmal etmiyordu. Ben de o sırada sırıtarak Narin'in mesajlarına cevap veriyordum. Sırıtışım babamın kapıdan bize bakıp seslenmesiyle yüzümde donup kaldı.
"Teoman, sen sigara mı içiyorsun oğlum?"
*** bölüm sonu. bu bölüm tamamen geçmişten gelen kısacık bir anıydı. yıldıza dokunmadan geçmeyelim.