ÖNEMSİZ BİR PARÇA

3K 118 30
                                    

Öncelikle bana yardımcı olmanızı en içten dileklerimle diliyorum. Bu yolda sizinle beraber ilerlemek istiyorum. Başlayalım o hâlde!


Yüzüme vuran, hafif rüzgarla beraber kuruyan göz yaşlarım: Sizde terk edin beni, uzaklara gidin. Unutun beni, silin hayatınızdan. Hiç bir duygum kalmamış gibi bırakın beni bu sokaklarda.

Ben bu güneşi karanlık görüyorsam, kör olmuşumdur. Ben bu hayatı kendime zindan ediyorsam, umudum bitmiştir. Yardımcı olmayın bana, çekip kurtarmaya çalışmayın beni. Sadece geri döndürün; beni ve kardeşlerimi.

26 Şubat, 2023

Tıkırdayan ayak sesleriyle bakışlarımı siyah tonlarında olan, üzerinde "Demir Parçası" yazan kapıya çevirdim. 1 ay 2 haftadır olduğu gibi, yine sadece yemek saati için açılmıştı bu kapı. Yemek tabağına doğru ilerlerken zincirlerimin ağırlığı ile duraksayıp derin nefes aldım. Upuzun bir yerdi burası. Girişini veya çıkışını bilmiyordum. Sadece upuzun olduğunu ve bu koridorun sonunda kapı olduğunu biliyordum. Kapıya ilerlerken ayaklarımda olan zincir o kadar ağırdı ki...

"Hay sikeyim, bari hafif yapsaydınız!"

Artık açlığım ağır basıyordu. Duraksayıp derin nefes aldım. Neden bu duruma düşmüştüm? Nerede hata yapmıştım ben? Sonunda tabağa ulaştığımda büyük bir hüsrana uğramıştım. "Hadi ama, ciddi misiniz siz?" Diyerek kapıya tekme attım. "Ayağım!..." Dedim ufak bir çığlıkla. Sakin olmalıydım. Tabakta gördüğüm notu eğilip aldım, içinde destan yazdığına o kadar emindim ki...

Zorla kağıdı alıp açtım ve okumaya başladım:

"Günaydın Acar. Bu mektubu okuduğun gün, Pazar. Hava karlı, lapa lapa kar yağıyor. Görmemen ne kadar üzücü... Her neyse, şunu söylemek isterim ki; Bence daha çok çalışmalısın. Kime itaat edeceğine, kime güveneceğine, kimi seveceğine. Biliyorsun, arkadaşın Dicle seni en ezeli düşmanınla satmıştı, hemde evlenerek. Ne büyük rezillik değil mi? Yazık, o güzel beynine yazık. Artık sıra bende Mahur. Madem sen o beyni sadece yaşam için kullanıyorsun, bizde ölüm için kullanalım. Seviyorum seni, Mara𝗅."

Ne demekti bu? Maral kimdi? Ne ölümü?

Düşüncelerimi bölen ses, kilidin açılma sesi olmuştu. O an aklımdan tüm ihtimalleri geçirdim.

"Hassiktir!" Koştum, ölümüne koştum. İlk defa bu koridorun bu kadar uzun olduğuna sevinmiştim. Nereye kaçacaktım ki? Karşımda sayamayacağım kadar maskeli kişiler duruyordu. Üzerime gelenlerin çoğunu etkisiz hâle getirmiştim, birisi hariç. Ne olduğunu anlamadan boynuma yediğim iğneyle beraber her yer bulanıklaşmıştı.

Sanırım her aydınlığın bir karanlığı vardı. Bunu o gün öğrenmiştim. Benim döngüm bu kadar mıydı? Sadece aydınlıktan karanlığa geçişten ibaret miydim? Yeterince iyi olamadığım için özür diliyorum, Mahur Acar'dan.

🤍

26 Şubat, 2024

"Hadi Baran, tekrarla şunları." dedi Bayka Adal. Bayka buranın sağ koluydu. Her işle o ilgilenir, bir şey olunca ilk o liderle harekete geçerdi. Kumral, kapı boylu, hafif kalıplı biriydi. Ayrıca sakalı ve saçlarının azıcık sarı olmasını saymıyordum bile. "Ne istiyorsun kardeşimden?" Diye sordum, meraklı olmayan sesimle.

"Klan'ın kurallarını öğretmeye çalışıyorum ama pek o taraflı değil gibi." Elindeki kağıtları eskimiş masaya bıraktı ve bana doğru yaklaşıp gülümsedi.

DEMİR PARÇASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin