İki hafta önce;
Sesizce balkona çıkmıştım. Üzerime ağır bir ceket giymiştim çünkü bu havada kardan adama olmadığım kalmıştı. Boşluğa bakarak niye aslında Meteyle ayrıldığımızı düşündüm. Aslında gerçek sebep beni aldatması değildi. Metenin ta kendisiydi. Davranışları hakaretleri katlanılmayacak dereceydi. Öyle iğrenç bir adam olmuştu ki, onu çekmiyorum. İlişkimiz zaten bitmişti. Sadece ben kesinleştirdim.Ben boşluğa bakarken bir anda gitar sesi duydum. Gözlerim çatarak bahçeye baktım. Aren miydi o? Şaşkınlıkla ona bakarken. Havuzun önünde bir sandalye oturmuş gözlerini kapatmış gitarın çınlaması benim ve onun kulaklarına çınlıyordu. Gözlerini açıp gitara bakarken sesi artık kulaklarımı çınlıyordu bu sefer.
Those Eyes - New West
When we laugh out loud in the crowd
and no one knows whyWhen we got lost in a Club, drunk
and you gave me those eyesOn the way home in the back of the car
and your hand touched mineWhen did we finish making love
and you gave me those eyesbecause all the little things you do
these remind me why I feel you
Onun sesi bu kadar güzel miydi ki? Nedense ağladığımı fark ettim ama umursamadım. Şarkının devamını dinledim. Ben fark etmeden, bana bakıyordu ve gülümsüyordu. Sanki şarkın sözleri bana yazıp bana söylüyormuş gibi. Yüzüm kızararak hala ona bakıyordum ve bana şefkatle bakmaya devam etti. Dur bir dakka... ben yoksa... olamazdı değil mi?
Evet. Yavaş yavaş Arene aşık olmaya başlıyorsun.
Ama ben bu hatayı tekrar edemem!
Çoktan oldu bile.
Ve o gün. Arene gerçekten aşık olmadığı inkar etsem de... çoktan olmuştu bile.
Şimdiki zaman;
Kaybettiğim onca insan varken niye? Kendimi onun yanında değer verilmiş hissediyorum...
Bilmiyorum ama onu bu görüntüde görmek canımı çok acıtmıştı. Niye? Ölmesini istemiyorum. Onu bir daha görmeme duygusu içimdeki duyguyu daha çok acıtıyordu.
"Aren!" diye hıçkırmaya başladım. Abim yanıma gelmiş kolumdan tutarak beni tutmaya ve durdurmaya çalışıyordu. Ama yürüyemiyorum ki... bacaklarım yerinde kesilmişti. Canım çıkana kadar ağlamak istedim ama şu an ağlamak için iyi bir zaman değildi. Benim sevdiğim adamı kurtarmam lazımdı... ama nasıl! Ellim kolum bağlı bir şekilde onun ölümünü izliyordum.
Abim gözlerimi kapatı ve benim duymamam için elinden geleni yaptı. "Bakma... bakma güzelim." dedi. "Canın yansın istemiyorum bakma."
"Abi!" diye bağırdım elinden kurtulmaya çalışarak. "Onu... onu nasıl bırakabilirim! Ben... ben onu seviyorum." diye fısıldadım sonunda bunu kabullenerek. "Onun gitmesini istemiyorum... lütfen!" diye hıçkırarak abimden güç almaya çalışarak ona sarılmaya çalıştım. "Lütfen... ölme."
24 yıl önce.
Küçük bebek ellerini annesine uzatmıştı annesi umursamayarak bırakmıştı yatağında. Bebek ağlıyordu. Annesini istiyordu. Açıkmıştı ve uykusu vardı ne diye uyusun diye çabalıyordu ki? Annesi sonunda dayanmayarak onu kolarının arasına aldı ve sarıldı bebeğine. Bebek sütü emmeye başladı ve dakikalarca öyle sürdü. Bebek tekrar ağlamaya başladı. Annesi kendini zor tutuyordu. Aynı adamdan niye tekrar hamile kalmıştı ki? Acısını ve kucağında tutuğu bebeğe baktı. Dudaklarını ısırarak kucağındaki bebeğe ağlamasına dayanmayarak bir tokat attı. Atmıştı evet. Çünkü o öyle bir anneydi işte... daha üç ay bile olmadan sinirini hiç bir suçu olmayan bir çocuktan çıkarmıştı. Annesi nefret edilmeğe değilcek biriydi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leylam
HumorNediyim 'abimin arkadaşı, iş arkadaşı, komşu ve yalandan sevgili rölü.' Hepsi bir arada toplanmış bu hikayede yer alıyor. Yakışıklı iki abide biriyle oluyorlar onların hikayesi de olacak zaten. Yabancılardan, arkadaşa. Arkadaştan, anlaşmalı evlilik...