3|

867 92 18
                                    

29.01.2023

''Üçüncü Bölüm''

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

''Üçüncü Bölüm''

Elindeki nişan yüzüğünü ovuşturuyordu, gözleri yüzükten ayrılmıyorken tek düşünebildiği sırf istemediği bir evlilik yüzünden belki de öldüresiye dövülmesi olmuştu. Bazı şeyleri kabullenmek, alışmaya çalışmak istemiyordu. İçten içe her şeyin farkında olup elinden bir şey gelmemesine öfke doluydu. Kırılan kemikleri olsaydı zamanla iyileşebilirdi, ama kalbi de bu sefer kırılmıştı. Aslında babası Mahmut ağa için bir sevgi barındırmıyordu. Bu bir gerçekti, kendisinden nefret ettiği bir gerçekti. Ama kim oğlunu gözünü yumup istemediği bir evlilik yüzünden dövebilirdi ki? Keşke dün gece elleri arasında kalsaydı. Göğsünün arasındaki ağrı bir saplantı gibi yüreğinin derinliklerine yerleşmişti.

Sabaha kadar hiç uyumadan olanları düşünmüştü, odasının içerisinde dört dönmek bir yana dursun ağzına da tek bir lokma almamak konusunda çok ısrarcıydı. Ölsem diyordu içerisinden, sahi ya ölümü ne çok arzulamaya başlamıştı şu gencecik yaşında. Kaçmayı bile beceremeyeceğini bildiği için denememişti. Kaçsa kan çıkardı, annesine ve ablasına bir şey olur korkusu ile yanıp tutuşuyordu. Bu cani insanların tek bildikleri töre, kan, kin, nefret ve bencillik. Hiç birinin de ağzından iyi bir laf duymamıştı bu güne kadar. Duysa düşünceleri değişir miydi, hiç düşünmeye bile fırsat vermemişlerdi.

İnfazdı bu kendisi için, o adamın koynuna gireceği gün teker teker bütün hayallerine veda edecekti. Kimsenin göz yaşları üzerinde mutluluk kurulmazdı değil mi, peki neden herkese istemediğini dillendirse de umursanmıyordu.. Hatta dövülüyordu.

''Sencer..'' diye mırıldandı, göz yaşları çenesinden aşağıya doğru süzülürken. Her şeyini elinden almaya ant içtiğini düşünen adamın adını her zikredişinde içinin yangını, öfkesi daha da artıyordu. Büyük bir çıkmazın içerisindeydi, o duvarın sonundaydı fakat bu daha bir başlangıçtı.

İnsanlar çok benciller diye düşündü, özellikle kendi babasından tutun da o aileye kadar. Kimsenin adaletten haberi yok veya acıma duyguları yok. O gece salondaki hiç kimse kendisine ister mi istemez mi diye de sormamıştı. Gerçi doğu burası sonuçta, törenin en acımasızca işlendiği bölge. Gerçi töre ne kadar acımasız olursa olsun Şirvan ailesi daha da acımasız basıyordu.

Adalet terazisi eğer doğuda işleseydi bence en çok bu ailenin insanların kanına girdiği, evlerini, ocağını yıktıkları ortaya çıkardı. Namlarını duymayan, başındaki ağanın acımasızlığını bilmeyen yoktu. Sözcükler yetersizdi, en acımasız soy gözünüzde nasıl canlanıyorsa işte öyleydi. Ama sadece başlarındaki ağada bu duygu barınıyordu,

Zaman akıp gidiyorken bir an için dursun istemişti. İki gün öncesine kadar normal bir yaşantısı yok muydu? Dönemez miydi o yaşantıya, şuan ablası nişanlı olmalıydı. Deli cesareti vardı kendisinde, serçe parmağındaki yüzüğü çıkartarak komodinin üzerine koydu, devam etmek istemiyordu bu iğrenç duruma. Geldikleri ilk vakitte nişanı atmak istediğini söyleyecekti. İçten içe korksa bile buna devam edemeyecekti.

Asul |BxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin