Yorum ve beğeni yapmayı unutmayın. Sevgiler🖤
-Keyifli okumalar-
Bölüm şarkısı: James Arthur - Train Wreck
--------------------------------------
Cümleye nasıl başlanır bilmem. Hayatımın alt üst oluşunun üzerinden tam üç sene geçmişti ve o an hayatımı kurtaran adam şuan omuzlar üzerinde taşınarak götürülüyordu.
Aslında benim başlattığım ve suçu onun üstlenerek başlayan bu kanlı savaş bir cuma gecesi son bulmuştu. Kana kan, dişe diş dediler ve benim o adam üzerinde açtığım iki delik aynı şekilde onun üzerinde açıldı. Biri kalbine yakın bir yerde biriyse bacağında. Hastaneye bile götürmemişlerdi çünkü bu savaşın bitmesi için ölmesi gerekiyormuş. Ben anlamam. Yıllar önce ben daha altı yaşındayken annem ve babam boşanmıştı. İkisi içinde fazlalıktım ve ikisi de beni istememişti. Babam zengin bir iş adamıydı. Aslında bu zenginliğin nedeni bulaştığı karanlık işlerdi ve gün geçtikçe ayağına dolanan cesetler giderek artıyordu. Bana bir ev tuttu ve beni bir bakıcıyla yani Mert'in annesiyle oraya yerleştirdi. Mert'in annesi beş sene önce kalp krizi geçirerek ölmüştü ve ben ilk kez o gün mezarlığa gelmiştim. Omzumda ağlamıştı. Evimde dizlerimde uyumuş, bir çocuk gibi bütün gece başında beklemiştim. Ve babam onu yanına aldıktan sonra bütün hayatı değişmişti. Konuşması, yürümesi, oturup kalkması.. Babam annemden boşandıktan sonra daha bir sene geçmeden başkasıyla evlendi. Başkası dediğime bakmayın babamın annemle evliyken onu aldatıp iki çocuk yaptığı kadın. Efsun Kayalar. Güzel ve çekici bir kadındı. Zamanında babamın asistanıydı. İstikrarlı olması en takdir ettiğim özelliğiydi çünkü istediği bir şeyi elde edene kadar durmazdı. Üvey erkek kardeşim benden bir kız kardeşimse üç yaş küçüktü. Elimde tuttuğum şemsiyenin ağırlığı tıpkı o günkü silah gibi fazla gelmeye başlarken titrediğimi hissettim. İkisinin de bakışları benim üzerimdeydi. Tıpkı benimkinin onların üzerinde olduğu gibi. Birbirimizi sevmezdik. Nedeni gayet açıktı aslında. Babam bile beni sevmiyordu. Altı yaşında bir kız çocuğunu anne babasından uzak bir evde bakıcılarla büyütmüştü. Reşit olduğum zamanda benden elini ayağını tamamen çekmişti. Yaptığı tek iyilik evi üstüme yapması. Okumuş gece gündüz demeden farklı farklı işlerde çalışarak sonunda başarmıştım. Uzman doktor olarak tam altı senedir en iyi hastanede çalışıyordum. Hepsinden uzak kendime ait bir evim, arabam birkaç çiçeğim ve köpeğim vardı. Babamın evini tekrar ona iade etmiş bide kaldığım seneler boyu biriken kirayı şimdiki kira fiyatlarıyla hesaplayarak da tek seferde vererek hayatından tamamen çıkmıştım ta ki üç sene öncesine kadar.
Beni istemediğim bir adamla sırf kendisi istediği için daha doğrusu adamın mal varlığını elinden almak için zorla evlendirmek istemişti. Ne kadar karşı çıkmış olsamda bir anda kendimi büyük bir hengamenin içinde bulmuştum. Gerisi malum. Adam ölmüştü. Şimdi durup düşününce iyi ki de öldürdüm diyorum. Vicdanımın sesi bu feryadımla susup kalırken gözlerim mezar taşına ilişti. Yaptığım tek hata onu da bu işe karıştırmak ve ölmesine sebep olmaktı. Beni gerçekten seven ve her anımda babama rağmen yanımda olan tek kişi benim yüzümden öldürülmüştü ve hiçbir suçu yoktu. Gözlerim dakikalar önce gömüp toprak attıkları ve bir tahta parçası takılarak adının yazdığı mezar taşına değdi.
Mert Demir
D:01.08.1996
Ö:02.02.2022Koskoca hayatı iki kelimeye sığdırılmıştı. Gözlerim dolarken ağlamamak için kendimi sıktım. Bu kurt sürüsüne asla eğlence vermeyecektim. Hepsinin bakışları benim üzerimdeydi. Benimse yalnızca mezar taşında. Annem gelmemişti. Boşanmadan önce sürekli oyunlar oynadığı, biraz da olsa sevdiği elinde büyüyen çocuk onun için herhangi biriymiş gibi işinin olduğunu söyleyerek baş sağlığını iletmişti. Kendisiyle ara sıra konuşurdum. Oda babamdan sonra evlenmiş ve şimdi iki kız çocuğuyla ve zengin kocasıyla mutlu bir hayat sürüyordu. Her iki tarafta kendi istediği hayatı kurup kenara çekilirken ortada kalan ben olmuştum. Şimdiki çocuklarına gösterdikleri sevgi ve ilginin çeyreğini bana göstermemiş olmaları canımı yakıyordu. Gözlerim bu kez de bu gerçek için dolarken dudaklarımı birbirine bastırdım. Babam direk bana bakıyordu. O günden sonra bir daha asla konuşmamış hatta karşılaşmamıştık. Olanları duyduktan sonra bana üvey kardeşlerimin önünde öyle bir tokat atmıştı ki gururum yerle bir olmuştu. Onun bildiği gerçek farklıydı. Babam sadece benim uğursuzluğum yüzünden olduğunu ve Mert'i neden durdurmadığımı sormuştu. Aslında durdurulması gereken bendim de neyse bilmesine gerek yoktu. Eminim o zaman bilse beni kendi eliyle öldürürdü. Neyse tokadı yedikten sonra bende altta kalmayarak boğazına yapışmış ve yüzüne tükürmüştüm. Yine her şeyi berbat ettiğimi ve bir boku bile beceremediğimi söylemişti. Bende ona ortak parmak çıkarmış ve çekip gitmiştim. Hala aynı şehirde neden durduğumu inanın bende bilmiyordum ama bir gün içten içe bana muhtaç olacaklarını hissediyordum ve bu his beni bu şehre bağlıyordu. Bir gün onlarda benden bir gram sevgi bekleyeceklerdi ve o gün ben ikisine de bana geçmişimde yaşattıkları her şeyi yaşatacaktım. Umarım o gün vicdanım ağır gelmezdi ve umarım o gün hiç gelmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHTİLAL
AcciónDünyanın başıma yıkıldığı anlar oldu. Birilerini gömdüğüm, bir cesedi toprakları avuçlayarak çağırdığım hatta cenaze evlerinin eşiğinde kalbimin içindeki acıyı gülümsemeye çevirdiğim. Kendi evimden kovulup, kendi kapımı çalamadığım vakitler oldu. H...