"Sonra Hyunjin geldi, biraz dişli olmasını beklemiştim son dakikaya kadar Minho'ya kahve içeriz diyebildiği için. Ama hiç öyle değildi hatta sempatik gibiydi. Bilemedim bi his vardır ya karşına biri çıkar herkesle konuşup iyi anlaşıyordur, böyle herkesle samimidir sana da yanlışı olmamıştır ama çok iki yüzlü ve sahte gelir ya onun o hâli öyleydi işte." Tabağında kaça böldüğünü bilmediği köftesinden bir çatal aldı Seungmin.
"Müthiş bir tarifleme şekliydi!" dedi Jisung geriye doğru yaslanıp.
"Bana iyi anlaşılabilir ve yalnız biri gibi geldi daha çok." dedi Felix, Seungmin delici bakışlar gönderdiğinde hemen kendini savunmaya geçti. "Ne? Sen dedin gayet saygılıydı çok teşekkür etti, Minho'ya Bey dedi falan diye. Kurulma diyorum kurulma, belki sandığımız biri gibi değil?"
"Bence Lixie haklı."
"Ya dur Chris sende sevgilin öyle dedi diye onaylıyorsun hemen!"
Seungmin'in bu cümlesine değil de söylerken olan surat ifadesine ve ses tonuna kahkaha attı masadaki herkes. "Ya hayır ondan değil, en başta Minho da dedi sen yanındayken mesafeli davranmış falan. Zaten sohbete girsek her cümlesinde sevgilim sevgilim yazmıştı, sosyal medyasına girse kendinden çok seni paylaşıyor. Sen de aynı bizimkini paylaşıyorsun, yüz yüze gelmeden önce eğer hoşlanıyorsa bile profilinizde yatıp kalkmıştır Hyunjin. Ona göre de tavrını almıştır."
"Aslında tavrını almış değil de almak zorunda kalmış gibi." dedi Jeongin.
"Haklı." - Jisung.
"Yok be." -Chris.
"Hayır ya doğru söylüyor. Minho bu kadar Seungmin'den bahsetmese, o midemi bulandıran aşk yazısı dolu fotoğrafları profile döşemeseler, yani Hyunjin'e alan tanısalar bence yine yürümeye devam ederdi."
Jeongin devam ettirdi Jisung'un konuşmasını. "Bakın anlıyor beni, bu denli birbirlerine sadık olmasalar kesin yürürdü."
"Dediğiniz gibi olsa bile hiçbir anlamı yok, çünkü bana yaklaşımını fark ettiğim gibi kendisine yolu gösterirdim." -Minho.
"Yok yok, benim sürekli fikrim değişiyor bu çocuk hakkında. Bi diyorum yalnız kendi halinde saygılı, iletişime açık hani muhabbet edebileceğimiz biri. Sonra hemen geçiyor diyorum ki yok işimiz olmaz öyle biriyle. Bunlar işte onu tanımadığımızdan böyle yan yana yarım saat kalıp konuşsak anlarız nasıl biri." -Seungmin.
"Ya arkadaşlar bu kadar düşünmeye gerek var mı? Yemek yiyiyoruz şurada. Sürekli ihtimal üretirsek ohooo çıkamayız işin içinden." Felix.
"O da doğru." -Jeongin.
"Önyargıları kıracağız demedik mi? Dedik, konu kapanmıştır. Bence abartılacak bir şey yok sadece kendini yanlış lanse edip tanıttı." -Chris.
"Göz göre göre Felix'e biri yürüse bu masada en çok sen kudurursun döversin çocuğu Chris." dedi Seungmin, tanımaya başlamıştı artık herkesin karakterini.
Chan gerektiği yerlerde ciddi ve mantıklıydı ama arkadaşlarının yanında çalışırken büründüğü kişilik yok oluyordu. Sosyal hayatına bakıldığında gayet kıskanç biriydi. Arkadaşlarını bile tatlı tatlı kıskanırdı, neyse ki toxic bir tarafı yoktu. Yine de sevdiği kişiler söz konusu ise dışarıdan gözüken anlayışlı, sakin, mantık odaklı ve babacan karakter kaybolur gibi geliyordu. Daha önce Minho bahsetmişti, ters, o sinirli halini asla görmek istemiyordu ki anlatıldığında bile korkunçtu.
"Kimsenin Felix'i rahatsız etmesine izin vermem, kesiveririm o dillerini." dedi sevimli bir şekilde Chan'da karşılık olarak. "Bence bu kişi ben değil benimki olurdu değil mi bebeğim?" diye dönüp Felix'e attı topu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim- 2min
Teen FictionNeyin değerini bildin ki benimkini bileceksin? *bu sohbete artık mesaj gönderemezsiniz.*