Eve gelmiştik. O kadar yorgunum ki...
"Minsu"
"Efendim Bay Jeon"
"Bak, evinde gibi davran ve lütfen, bana Bay Jeon deme. Evdeyken veya başbaşayken yani."
"Peki, Jungkook"
"Hah şöyle, evinde gibi davran."
"Tamam"
Odama gittim ve üzerimi değiştirip rahat şeyler giydim.
Hava sıcaktı ama ne olur ne olmaz diye hırka da giydim. Saçlarımı arkadan 2 tutam topladım ve gerisini açık bıraktım.
Aşağı indim, Bayan Jeon yemek hazırlıyordu. Hemen ona yardıma koştum.
"Ah gelinim gelmiş, hoşgeldin güzel kızım"
"Hoşbuldum efendim ama, gelinim derken?"
"Dün konuştuk ya? İkisinden biri alsın seni ben seni hep burada istiyorum"
"Efendim onun için evlenmemize gerek yok ki? Siz isterseniz kalırım tabi"
"Ama ailen?"
"Şey... Babam yok, annemde beni zorla evlendirmeye çalışıyordu. Bende eşyalarımı topladım ve gittim. Nerde kalacağım diye düşünürken yolda Bay Jeon'la karşılaşmıştık o aldı beni. O olmasaydı sanırım şuanda evimde, tanımadığım biriyle evli olarak duracaktım..."
"Yani hep burdasın?"
"Sizde izin verirseniz, öyle görünüyor"
"Tabikide! Sonunda bir kız evlat!"
Gülümsedim, Bayan Jeon arkama baktı ve oda gülümsedi. Bende arkamı döndüm, Bay Jeon kapıya yaslanmış bizi izliyordu. E benim utanma modu açılsın o zaman.
"Bay Jeon?"
"Bak hâlâ Bay Jeon diyor. Ben sana ne demiştim?"
"Ha doğru pardon"
"Herneyse burda kalmaya karar vermene sevindim."
Tebessüm ettim. Oda karşılık verdi ve kollarımı tutup beni annesine geri çevirdi.
"Anne, kim alsın bu kızı?"
"Hmm... Jimin'le uymaz bu kız. Sen al bunu minik tavşancığım"
"Anne! Minik tavşancığım ne ya?"
"Neden ki? Bence gayet tatlı bir lakap?"
"Gördün mü? Minsu'da sevdi"
"O zaman ona da panda de?"
"Neden ya??"
"Çünkü tenin bembeyaz, gözlerin ve saçların siyah. Tıpkı bir panda gibisin."
"O zaman Minik tavşanın yanına birde Minik panda eklendi. Haa birde Minik civciv vardı"
"Jimin değil mi?"
"Evet"
(...)
Yemek yiyip sohbet ediyorduk. Ama konuyu nasıl yapıyorlarsa Bay Jeon ve benim yakıştığımı söylemeye getiriyorlardı.
"Min, az bir Jungkook'un yanına geçer misin?"
İkimizde yan yana ayakta dikildik.
"Boyunuz kaçtı sizin?"
"1,68"
"1,78"
"Burcunuz?"
"Yengeç"
"Başak"
"Çin burcu anlamında demiştim"
"Öküz.."
"Öküz"
"Tamaam..."
"Anne bende sorayım mı"
"Sor tabi civcivim"
"En sevdiğiniz renk, meyve ve sevmediğiniz hayvan"
"Siyah, Karpuz ve Kertenkele"
"Siyah, Çilek ve Jimin"
"Ben ne alaka?"
"E sende hayvansın"
Yerimize geçtik, yan yanaydık yine.
"Minsu, bu evde 2 tane erkek var. Bence bu kadar kısa giymemelisin. Özellikle benim yanımda"
"Neden özellikle siz?"
"Çünkü... Boşver"
Sanırsın beni seviyor! Allah Allah. Dur bir dakika lan! Olabilir mi? Olabilir aslında. Aa Jimin ilk geldiğimde ne diyecekti bana?
Flashback
"Ama hâlâ aklıma takılan bir soru var"
"Nedir o?"
"Neden Jimin'le görüşmemi istemiyorsunuz?"
"Çünkü Jungkook Hyung'um sana aş- AAAĞ HYUNG NAPIYORSUN YA! SÖKTÜ GÖTÜRÜYOR YEMİN EDERİM AĞĞH!"
Flashback and
Çünkü-Jungkook-Hyung'um-sana-aş...
Aşık? Aşılı? Aşkın? Aşı?
Hangisi mantıklıı.... Aşık daha mantıklı. O zaman... Lan! Oha!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Jeon//JJK
FanfictionYeni öğretmen olan Jungkook, öğrencisine hissetmemesi gereken şeyler hissederse ne olur? (...) "Ha, ne!?" "Duydun işte! Seni-Seviyorum" Gülümsedim, bu hareketime şaşırmış olmalı ki 'ne gülüyon' der gibi bakıyordu. "Sonunda kabul edebildiniz Bay Je...