Sonunda durmuştuk, tam yarım saattir koşuyorduk. Ama çok kötü bir yerde duruyorduk. Uzun bir dolabın içinde, ayakta, Yüzlerimiz birbirine dönük, dar olduğu için birbirimize yapışık, eli kafamın yanında yani tamamen onun ve dolabın arasındayım, kafası aşağı eğik benimde başım hafif yukarda, ve nefes alış-verişlerimiz yüzünden birbirine deyip duran göğüslerimiz ve birbirine çarpan nefeslerimiz. Çok memnunum bu durumdan.
"Sen-Sence gitmiş midir Jungkook?"
"Bi-Bilmiyorum huhh, nefes nefese kaldık ya"
Nefes alırken fark etmeden bana yaklaşıyordu ve bu benim nefesimin kesilmesine neden oluyordu.
"Jungkook, biraz çekilir misin?"
"Çekilemiyorum maalesef, çok dar"
"Anladım"
Jungkook'tan
Aslında istesem çekilebilirim ama onu böyle sıkıştırmak hoşuma gidiyor. Onu bu kadar yakından hiç görmemiştim, cidden çok güzeldi. Acaba ona birşey söylesem ne tepki verir? Deneyeceğim.
"Minsu"
"Efendim"
"Birşey diyeceğim"
"Dinliyorum?"
"Şuanda"
"Evet?"
"Seni"
"B-Beni?"
"Öpmek istiyorum"
"H-Ha?"
"İzin veriyor musun?"
Biraz duraksadı, sonra kafasını evet anlamında salladı. Yavaşça yaklaşmaya başladım, o ise sadece beni izliyordu. Sonra gözlerini sıkıca kapattı. Tam öpecekken, Jimin geldi. Ulan sarı, seni bir elime geçireyim!
"BULDUM Sİ- Ayğ çok yanlış zamanda geldim ben, vee gene öldürücü bakış, tamam, anladım, benim kaçmam lazım. Hadi bay baay"
Dolabın kapısını tekrar kapattım
"Eee, nerde kalmıştık?"
"Jimin'i dövmeye gidecektin"
"Yok, burda nerde kaldık?"
"H-Hiçbir yerde?"
"Hatırladım, tamda şöyleydik"
Dedim ve hızlıca dudaklarımızı birleştirdim. Ama öpmüyordum, sadece bastırıyordum. Sanırım dayanamadı ve ittirdi.
"Jungkook, Jimin kaçıyor ve sen onu kovalamıyorsun?"
"Evet, nolmuş?"
"Niye kovalamıyorsun?"
"Şuan sen daha önemlisin"
"Ne? Neden?"
"Çünkü, boşve-"
"Boşveremem Jungkook, hep geliştirdin artık yeter. Söyle şimdi"
"Off, çünkü seni seviyorum! Oldu mu!?"
"Oldu!!"
Minsu'dan
Plan ona itiraf ettirmekti. Ve ne dediğinin sonradan farkına vardım
"Ha, ne!?"
"Duydun işte! Seni-Seviyorum"
Gülümsedim, bu hareketime şaşırmış olmalı ki 'ne gülüyon' der gibi bakıyordu.
"Sonunda kabul edebildiniz Bay Jeon kkkk"
"Nasıl yani?"
"Jimin ilk geldiğimde birşey diyecekken cimcirdiniz ve cümlesi yarım kaldı. Ama yanlış yerde kestiniz, 'aş..' diyip kalmıştı, bende düşündüm ve buldum. Sonra Jimin tekrar söyledi ama zaten çözmüştüm. Ayrıca hareketlerinizden belliydi."
"Peki, cevabın ne öğrenci?"
'Öğrenci' kelimesini bastırarak söylemişti, sonra güldü.
"Cevabım evet Bay Jeon"
Sonra tam dolabın kapısını açıp çıkacakken kapı birşeye çarptı.
"Ağh kafam!"
"İyi misin oğlum?"
"Jimin? Bayan Jeon?"
"Jimin? Anne??"
"S-Selamlar canım hyung'um"
"Siz bizi mi dinlediniz!?"
"Evet oğlum, sonunda ciddi ciddi gelinim olacaksın Minsu!"
Kızarmama karşılık Jungkook'un kolunun altında buldum kendimi.
"Anne, kızı utandırmasana"
"Oğlum, kızım, hadi bi öpün birbirinizi fotoğraf çekeyim"
Domatesten kırmızı bibere geçiyorum
"Anne, fotoğrafı napacaksın Allah aşkına?"
"Feyse atacaktım"
"Feys?"
"Varya oğlum Feysbuk"
"Facebook mu?"
"Hah o işte"
"Annecim, kız kırmızı biber oldu, yapma şöyle. Jimin!"
"Efendim Hyung!"
"Annemi al şurdan gözünü seveyim"
"Emredersiniz Hyung!"
Jimin, Bayan Jeon'u koluna aldı ve dışarı götürdü. Jungkook o sırada bana döndü.
"Evet Kırmızı bibercim, çekilir misin? Minsu'yu göremiyorumda"
"Benim kızarıklığım kolay kolay geçmiyor Tavşan bey"
"Tavşan ha? Panda!"
"Panda demek?"
Ani hareketle sarıldım. Şaşırdı ama sonra oda sarıldı. Gülerken aynı zamanda konuştu.
"Neydi bu şimdi?"
"Pandalar sarılmayı sever!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Jeon//JJK
ФанфикYeni öğretmen olan Jungkook, öğrencisine hissetmemesi gereken şeyler hissederse ne olur? (...) "Ha, ne!?" "Duydun işte! Seni-Seviyorum" Gülümsedim, bu hareketime şaşırmış olmalı ki 'ne gülüyon' der gibi bakıyordu. "Sonunda kabul edebildiniz Bay Je...