"Elden her gideni
sineye çektim say..."Gaye , Nurgül' ü görünce yüzü değişmişti. Nurgül çok üstelemedi , hoşgeldin deyip yatağına geçti. Songül ün mesajları anlattığına adı gibi emindi ama takmadı. Her şeyi unutmaya hazırdı. "İki günlük dünya" dedi kendi kendine. İnsanlar olur olmaz konular yüzünden neden katil olmuşlar gibi davranırlardı birbirlerine, anlamıyordu. Anlamayacaktı...
***
Okul güzel geçmişti. İlk günden derslere başlamıştı hocaları..
Her zamanki gibi bir sürü not tutmuştu genç kız.. Çünkü hiçbir zaman günü gününe çalışmaz, sınav akşamları tuttuğu notlara çalışırdı. Başka türlüsü imkansızdı onun için.Akşam yemeği için A bloğa geçmesi gerekiyordu. "Ne kadar saçma bir yurtta kalıyorum" diye düşündü. Dışarı çıkıp 100 küsur merdiven çıkması gerekiyordu. Merdivenlerden çıkarken buraya ilk geldiği günü düşündü. Güvenliğe yemekhane nerde diye sorduğunda, "A bloğa çıkacaksın" cevabını alınca küçük bir kalp spazmı ile beyin sarsıntısı geçirdiğine emindi..
Nefes nefese yemekten geldiğinde Songül' ün uyuduğunu gördü. O kadar yorgundu ki bavulu öylece bırakıp sadece nevresimleri serebilmişti...
***
Tam uyuyacaktı ki düşünceler yine bırakmadı kendisini Nurgül'ün.. "ya yine horlarsam, ya yine uyandırıp uykumu bölerlerse, ya yine uyuyamazsa Songül" diye düşünüp dururken içi buruklaştı genç kızın. Oysaki İlk sene ne çok eğlenirdi ikisiyle de. Komik Videolar çekerlerdi birlikte. Hatta bir keresinde Gaye makyaj yapmıştı ona ama baya çirkin olmuştu.. yandan bir gülüş kondu dudağına genç kızın...***
Gece çökmüştü yine Nurgül ün kalbine..en sevmediği zaman dilimi..
Küçüklüğünden beri uykuyu sevmezdi güzel kız. Her gün aynı kötü rüyayı görürdü. Cennet desem cennet değil, bahçe gibi bir yerde İrili ufaklı yılanlardan kaçardı her gece... Aslında şimdi anlıyordu anlamını rüyanın.Neden bu rüyayı gördüğünü... Hayatı boyunca sürekli arkadaşları tarafından sevilmemiş, terkedilmişti. Sineye çekti hepsini Nurgül, yaşanmamış saydı her seferinde ama yaşanmamış her şey, biraz daha azaltıyordu onu, farkında değildi...Bir Ay Önce
Sıcak mı sıcak bir Temmuz günüydü. Sevinçliydi Nurgül.Doğduğu gün yaklaşıyordu. Bir arkadaşı tarafından ilk defa geçen sene kutlanmıştı doğum günü.. ondan önce sadece ailesi kutlardı. Ama öyle kuru bir pasta kesmeyle değil. Hatta küçüklüğünde çeşit çeşit pastalar yapardı annesi. Sadece pasta yapmakla kalmaz güzel hediyeler alırdı.Babası ve teyzeleri de çok güzel hediyeler alırdı küçük Nurgül'e. Pastalar yendikten sonra hediye faslı başlardı. En çok sevdiği kısım burasıydı Nurgül'ün hediyelerden çok da kameralara oynardı. Bıraksalar oyunculuğun kitabını yazar gibi duruyordu dışardan. Zaten bütün oyuncular gibi o da çok güzeldi. Küçücük dik bir burun, gözler masmavi ,deniz gibi parlak...
Küçük teyzesi olanı biteni videoya çekerdi her hediye verilirken. Bir keresinde kardeşinin doğum gününü bir anda erkenden kutlamışlar o da sandalyeye çıkıp artist artist takı merasimi gibi sunmuştu hediyeleri..
" teyzesindenn bir pantolooonnn"
" Annesinden bir kazaağk alkışş"***
Doğum gününe bir hafta kala aramıştı arkadaşı Âsûde ' yi.
" Nasılsın kanka"
" İyi değilim kanka.Köydeyiz fındık topluyoruz."
" Anladım kolay gelsin. Ne zaman ineceksiniz köyden? Buluşalım diyecektim"
" Bir haftada biter herhalde kanka ben dönünce seni ararım"Âsûde aramamıştı arkadaşını.. üstelik borç da almıştı ondan... Nurgül borcu bahane etti bu sefer sırf buluşmak için.
" Teyzeme borcum var istiyor lazımmış. Ne zaman buluşalım" diye sormuştu mesajla.
" Getirecem " diyordu iki haftadır. Oyaladığını hissediyordu kendisini Nurgül.. Neden görüşmek istemediğini anlamıyordu bir türlü...İçten bir "inşallah" yazdı arkadaşına cevaben. Fakat gördüğü mesaj ile beyninden vurulmuştu adeta... Her satırı kalbine bıçak gibi saplanan bir paragraf yazmıştı canından can bildiği arkadaşı...
"Bu kadar mı tanımadın beni
Sana yazıklar olsun
Benim bu zamana kadar aldıklarım çoktan geçmiştir o borcumu hiç tanıyamamışım seni. Gerçekten çok yazık ! "***
Günümüz
Hatırladığı anı kalbinden gözlerine süzülüp aktı gitti genç kızın..
Bu kadar acıyı kaldıramıyordu artık bünyesi. Başka kötü anı getirmek istemedi aklına.Uyuması gerekiyordu artık. Yarın okulu vardı sabahın sekiz buçuğunda. Tabi ondan önce de sabah namazı vardı..
Ne yaptıysa uyuyamadı Nurgül. Sureler okudu uyuyamadı
Müzik dinleyerek uyumayı denedi bu sefer de aşık olduğu çocuk geldi aklına...Hazırlığın ilk günlerinde gelip bir şey konuşmuştu Nurgül ile. Gözlerine öylesine dalıp gitmişti ki ne konuştuğunu hatırlamıyordu genç kız. Ama onun hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyordu işte. Keşke bir cihaz olsaydı da üstüne tutunca karşı cinsin, söyleseydi kim aşık diye.. böylece kimse bekar kalmazdı....
Bu düşünceler içinde saat üç olmuştu.
Uyuyamadığı için ayrıca bir strese girmişti şimdi de... Bir gün bile gitmese okuluna içi rahat etmiyordu.Kalktı yatağından sersem olmuş şekilde. Sessiz adımlarla dolabından hırkasını aldı.Meal kitabını da alıp çalışma odasına gitti.
Gram uykusuz sabah namazını kıldıktan sonra uyumayı denedi yine bir sürü şeyler konuşuyordu beyni.
Bir insan bu kadar saat nasıl uyuyamaz diye dehşete kapıldı.
Yakında başına gelecekleri bilmiyordu. Bilseydi eğer,başına gelen her şeye hamd ederdi çünkü asıl dehşet o zaman başlayacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aklımın Oyunu
Non-Fictionİlahiyat 1. sınıf öğrencisi Nurgül, üst üste yaşadığı yoğun üzüntü sonrası üç gün boyunca uyuyamaz. Bu halde bile okula giden Nurgül'ü çok zorlu bir imtihan beklemektedir...