15

247 28 8
                                    

Güney Kore, Seul (2025)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güney Kore, Seul (2025)


Akşam vaktiydi. Fazlasıyla serin bir yaz günü olmasının yanında hava tuhaf bir şekilde kapalıydı. Şu günlerde hiçbir şey iyiye gitmiyordu zaten. Hem küresel hem ülke çapında, hem de benim açımdan bitmek bilmeyen sorunlar başımın etini yiyordu. Hayatımın büyük manada değiştiği bu koca üç yıl benden çok şey alıp uzaklara götürmüş keza yeni şeyler de vermişti fakat bunlar eskiyi unutturmuyordu. Hiç unutamamıştım. Geçmişe dönüp bakınca herkesin dediği o 'keşke' benim dilimin tek dostu olmuştu. Yine de bilmek acıtıyor; keşkelerin bir işe yaramadığını, şayet geçmişe dönülürse birinin seni sevmesini hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğini bilmek; hâlâ ilk günkü gibi acı çekmeme sebep oluyordu.

Frene hafifçe baskı yapıp kırmızı ışıkta durduğumda önümden akıp giden insan seline baktım. Şehrin içine pek girdiğim olmuyordu aslına bakarsanız, son zamanlarda da ülkeden ülkeye koşturuyorduk. Uzaklaşınca ancak fark etmiştim burada hiçbir zaman bulunmamam gerektiğini.

Belki de sadece korkmuştum.

Ah... hepsi beynimin rahatlamam için ürettiği bir takım bahanelerdi. İnsan korktuğu şeyden kaçmayı görev bilir ve korkulan şey aynı zamanda kalp ile doğrudan bağlantılıysa işler düşünüldüğünden daha zor kademelere yükselir. Çünkü bir daha görecek olursanız, zihninizde geçmişe dönüp baktığınız gibi bir bakmak olmaz o, hayallerden daha tehlikelidir. İstila eder ve öldürür.

Bunları bile bile yola koyulmuştum. İnanın problem değildi, korkunçtu ama problem değildi. Geçmem için yanan ışıkla tekrar gaza basıp yola kaldığım yerden devam ettim. Tıpkı düşündüğüm gibi olmuştu demek isterdim ama diyemiyorum çünkü onun güzel yüzünü görememek irademin kaldırabileceğinden daha büyük bir yüktü. Fotoğraflarını bırakamıyordum. Hani filmlerde olur ya, ranza demirine ya da duvara karakter aşık olduğu kişinin fotoğrafını asar; baktıkça her gün güç bulmak için, belki özlediği için ya da sadece unutmamak için. Benim amacım hepsini ve daha fazlasını kapsıyordu. Her gün hatırlayayım, her gün daha da pişman olayım istiyordum.

Düşündüğümden daha kısa bir sürede otele geldiğimde girişi biraz geçtim ve Ukrayna'da yeni bir savaşının baş göstermesinin doğurduğu sonuçlar ve diğer ülkelerin tutumlarıyla; ABD'yle, Rusya'yla ilgili haberlerle dolup taşmış gürültüyü kapatıp uygun bir yere park ettim. Zaten hemen girip çıkacaktım. Bir kaç yaşıtım duran arkadaş grubu içeriye giriyordu, hemen arkalarından bende girip gürültünün geldiği —aynı şekilde arkadaş gruplarının da ilerlediği— geniş bahçeye çıktım. Orada yürüdükçe, bedenimde sabahtan beri korunmasına şaşırdığım sakinlik hâli git gide yerini adrenalinin karıştığı kanımın sıcaklığına bırakmaya başladığında ellerim terlemeye yüz tutmuştu. Sanki karnıma düşman tarafından sayısız yumruk yiyormuşum gibi sancılar giriyordu.

ily | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin