Eğer bana en nefret ettiğin gün diye sorsan hiç düşünmeden ayın yirmi dördü derim.
Her ayın yirmi dördünde ya küçük kardeşim Tülin ya da ablam Zeynep'in bir gösterisi olur.
Evet, hem bir ablam hem de küçük bir kız kardeşim var. Tülin benden altı yaş küçük, on altısında şirin bir kız. Abla da aramda altı yaş var. Annemle babam sanki özenle seçmiş bu aralığı.
Bir uyum içinde üç kız kardeş.
Dans eden bir abla.
Keman çalan bir kardeş.
Birde ben, çürük yumurta.Bunu her zaman komik bulmuşumdur. Kardeşlerim benden daha yetenekliydi ama büyük işler başarması gereken kişi bendim.
Onun yerine beceremedim ve onlarda kıçıma tekmeyi bastı.
Her ayın yirmi dördünde evi büyük bir telaş sarar. Yeni yapılmış temizliğin o ferahlığı, yapılan yemeklerin acıktırıcı kokusu ve parlayan mobilyalarla her zaman bundan nefret ettim. Bilemiyorum. Belki benim için yapılsa hoşuma bile gidebilirdi ama değildi.
Her şey kız kardeşlerim içindi.
Tülin'nin yaklaşan resitali, Zeynep'in gösterisi, onların kutlamaları ve daha tonla kusturucu şey.
Ev yeni gelin gibi süslenirken beni her zaman arka odalara tıktılar. Hayatımın büyük bir kısmı geçti o arka odalarda.
İçeriden kahkaha sesleri gelirdi. Kardeşlerim kalabalığın arasında parlardı. Benimse aralarına karışmam yasaktı. Hiç bir şeyi beceremiyorsam kutlamaya hakkımda yoktu.
Eğer ileride çocuklarım olursa onları birbirinden ayırmayacağım. Birisi için kutlama yaparken onları ayırmayacağım. Çünkü biliyorum, bunun ne kadar rencide edici olduğunu.
Kim bilir kaç defa ağladım o odalarda? Kaç defa kızdım kendime? Hep o ait olmadığım dünyaya özlem duydum. Şimdi bile hep merak ederim o partileri.
Ama arka odalarda başka şeyleride keşfettim ben. Bu yüzden birazcık minnet duymam bekleniyor benden.Ama duymuyorum.
Öyleki elime geçen ilk fırsatta yakardım orayı.
İlk öpücüğümü o odalarda almıştım. Evin arka odasında, bütün gözlerden uzakta kumral bir kızı öptüm. Öptü, öpüştük.
Ve sonra bütün hayatım alt üst oldu ya?
Ayın yirmi dördünde ailem cinsel tercihimin erkekler olmadığını fark etti ve eşcinsel bir kızla yaşayamayacaklarını düşünüp beni kapının önüne koydu.
17 yaşındaydım ve kesinlikle eşcinsel değildim.
Şey, ne diyebilirim ki? Salt kızlardan veya salt erkeklerden hoşlanmıyordum. Ben ikisinide seviyordum. Bu tıpkı pizza veya hamburgerden birisini seçmek yerine ikisini birden almak gibiydi.
Ama ailem dinlemeyi reddetti.
Beni evden kovdular, şoktan kaynaklı ani bir tepkiydi ve biraz sakinleşince bazı şeyleri daha net bir şekilde algıladılar. On yedi yaşındaydım, hata yapabilir ve bu hatadan geri dönebilirdim, buna inanmışlardı. Bu yüzden geri aldılar, belki düzelirim umudu eşliğinde. Lakin, evden uzakta bir üniversite tutturunca arkama bile bakmadan evi terk ettim.
Beni aramadılar, bende onları. Beş yıldır onları görmedim. Tuhaftir ki eksikliklerini hissetmem.
Hiç olmayan bir şeyin eksikliğini hisseder misin?
Bende öyle düşünmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Kelebeği
General Fiction"Aslında insanları sınıflandırmak için basit bir yöntem kullanıyorum; kelebekler. İki tür kelebek vardır. "Mükemmel" olan, görsel şölen olarak adlandırılan gündüz kelebekleri ile birde o tüylü, iri ve kimsenin sevmediği gece kelebekleri. Ben, toplum...