" Krallığın kapılarını açın, Prens geldi."
Ses tüm saray bahçesini sarmıştı. Prens geliyordu, kapıdan beraber çıktığı 12 askerle beraber ama yanında biri daha vardı. Jungwon...
Prens için Jungwon onun kaderini değiştirecek ve onu korkak bir prens olmaktan kurtaracak tek insandı. İçindeki korku bu düşünceyle bile azalmaya başlıyordu ve hevesi artıyordu, evet çok heveslenmişti. Sanki şuan savaşa çıksa tek başına bir orduyu yok edecek güce sahip olduğunu düşünüyordu. İçinde o kadar kuvvetli bir güç vardı. Ama bilmediği bir şey vardı. Yanında getirdiği bu adam onu en tepeye mi taşıyacaktı yoksa en dipte mi bırakacaktı.
" Hoşgeldiniz Prens hazretleri. "
" Babam geldi mi?" dedi gözlerini etrafa doğru gezdirip. " Hayır efendim, akşama doğru anca gelir." dediğinde tek kaşını kaldırıp " Cedric nerde?" dedi." Saray hekiminin yanında efendim. Bir kurt saldırısına uğramış ve kolundan yaralanmış. Kraldan önce buraya geldi ve şuan tedavi görüyor."Prens şaşırmıştı bu duruma. Babasının yanında bir kurt saldırısına uğrasa bile oradaki hekimlerde onunla ilgilenebilirdi ama Cedric neden saraya geri dönmeyi tercih etmişti ki?
Prens atından indi ve atın boynunu sevmeye başladı. Atı onun için çok değerliydi çünkü bu atı ona annesi hediye etmişti ve küçüklüğünden beri bu atın özel olduğunu söylemişti. At ve Jay beraber büyümüşlerdi bu yüzden aralarında kuvvetli bir bağ vardı.
Prens Jungwon'a dönüp" Saraya hoşgeldin." dedi. Yüzünde büyük bir mutluluk vardı ve Prensin bu mutlu halleri Jungwon'u da rahatlatıyordu. " Hoşbuldum Prens hazretleri. Beni böyle bir mevkiye layık görüp saraya kabul ettiğiniz için minnettarım size." dedi ve dizlerinin üstünde eğilip sağ elini kalbine, sol elini yere koydu. Bu Beritten'da bir saygı ifadesiydi, hep yapılmazdı ama bir kişi gerçekten kraliyet ailesine gönülden teşekkür edecekse bu selamlamayı kullanırdı.
" Yüce Prens hazretleri çok yaşasın." dedi Jungwon, ellerini yere indirmişti ama titriyordu ve Jay bunu görünce onun çok heyecanlı olduğunu anladı. Sonuçta yabancı bir yere gelmişti.
" Kalk ayağa. " dedi kendinden emin bir şekilde.Jungwon ayağa kalktı ve iki elini karnında birleştirip Prensi takip etti. Prens atını alıp bahçeye doğru yürümeye başladı. Jungwon hızlıca yetişip prensin hizasından yürümeye başladı. Askerle ise onların 5 adım arkasında yürüyordu.
" Bu benim atım Carmen. Bu atı bana annnem hediye etti. " Jay atını anlatırken çok rahatlıyordu ve övünüyordu. Çok eşsiz bir hayvandı Carmen.
" Güzel bir ata benziyor Prensim."
" Güzel olmasına güzel ama onun asıl güzelliği yaratılışında."
" Yaratılışından mı, doğumundan mı bahsediyorsunuz?"
" Hayır, o bir anneden doğmadı! O annem tarafınadan yaratıldı."
" Anneniz tarafından mı? Kraliçe Helena mı bu atı yarattı?"
" Annemin dediğine göre bu at annemin gözyaşlarıyla oluşmuş. Ben 3 yaşındayken gözlerimdeki çekik genin hayatımı zorlaştıracağını düşünüp gözyaşlarına boğulan annnem tam burda saray bahçesinde dizlerinin üzerine çökmüş ve tanrıdan benim için güzel bir yaşam dilemiş. "Jungwon duydukları karşısında hayret içindeydi. Aklında deli gibi sorular vardı.
" Annemin yere düşen her bir gözyaşı birleşip bir ata dönüşmüş. Annem bu küçük atın oluşumu karşısında şok olmuş ve geriye doğru koşmaya başlamış. Ama at ona yetişip yolunu kesmiş ve ona ' Prensin geleceği benim.' demiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prophecy - jaywon (Tamamlandı)angts
FanficKraliyette yıllardır konuşulan ve herkesin artık eski bir söylenti olduğunu düşündüğü bir kehanet... Kehanete göre eski zamanlarda yakılarak yok edilen vampir ailelerinden sağ çıkan ve ülkeyi lanetleyen bir vampir, ailesini yok eden bu kraliyet aile...