Alfa Lee baskın bir alfaydı. Sürüsü, baskın alfaların yoğun olduğu savaşcı ve güçlü bir sürüydü. Alfanın, Delta bir oğlunun olması sürünün ününe ün katmış, sürüyü daha güçlü yapmıştı. 200 yıl sonra gelen delta herkesi büyük mutluluğa boğmuştu. Deltalar yüzyılda bir dünyaya gelen en nadir türlerden biriydi. Yalnız bu defa delta iki yüzyıl sonra gelmişti. Bu yüzden akıllarda acaba ikinci bir delta mı var diye soru işareti oluşturmuş; fakat ikinci bir delta çıkmamıştı. Belki de daha doğmamıştı.
Lee Sürüsü savaşcı bir sürü olmalarına rağmen adaletin en sağlam temelli olduğu sürüydü. Alfa Lee'nin adaleti her yerde biliniyordu. Bazı sürüler savaşmadan Lee sürüsüne teslim oluyor daha adil bir yöneticinin yönetiminde olmak istiyorlardı.
Alfa Lee ile Han Seol tanışıklığı deltanın doğumu öncesine dayanmaktaydı. Alfa Lee büyücü omegaya topraklarında özgürce gezme izni vermişti. Han Seol, Lee sürüsünün topraklarına gelir hastalara şifa olurdu. Sürüde yardımına koşmadığı kimse kalmamıştı.
Alfanın eşi baskın omega olmasına rağmen deltanın doğumu sıkıntılı başlamıştı. Herkes baş omegadan umudu kesmeye hazırlanırken Han Seol zamanında yetişmiş biraz büyü, büyük oranda tıp bilgisi ile baş omegayı kurtarmış deltanın sağlıklı doğmasında büyük katkı sağlamıştı. Alfa şifacı omageya saygısı daha da artmış sürüsüne katılmasını istemişti. Fakat Han Seol kocasının anılarından dolayı özerk bölgede yaşamayı tercih etmiş, alfanın bu teklifini kabul etmemişti. Sürüde hastaları tedaviye devam etmiş baş omeganın ikinci doğumunda da yardım etmişti. Han Seol her zaman kabul göreceği bir Lee sürüsü olduğunu biliyordu.
Alfa Lee eşine çok aşık bir adam, oğullarına çok düşkün bir babaydı. Son 4 yıldır garip bir şekilde bünyesi zayıflarmış, bir yıldır ise; bilincini kaybetmiş bir şekilde hasta yatağında yatıyordu. Lee sürüsünde liderliği Delta yapıyordu. Aslında alda daha hastalanmadan liderliği oğluna devretmişti. Kendisi sadece ona yol gösteriyordu. Fakat delta son dört yıldır tüm sürüyle tek başına ilgilenmek zorunda kalmıştı. Yönetim kendisinde olsa bile babasının desteği ayrı bir güzeldi. Babasının izinden giden delta iyi bir yöneticiydi lakin oldukça sert bir karakteri vardı. Son iki yıldır deltanın aldığı bazı kararlar krallıkta huzursuzluklara sebep olmuştu. Fakat kimse bir deltaya karşı gelmemişti. Bazen baskın alfalar kendi aralarında deltaya karşı bilenseler de tepkileri sınırlı kalıyordu.
Lee Sürüsü bir krallıktı büyük bir sürüydü. Sürü yani krallık, krala bağlı üç ana komutanlıkta tarafından yönetiliyordu. Doğu da en sevdiği dostu Bay Bang, batı da Bay Hwang, merkez ve kuzey bölgesinde bizzat sürü lideri, güney de ise bağımsız dost sürü Seo sürüsü vardı.
Sürünün doğu kanadına Bay Bang'ın oğlu Bang Chan bakıyordu. Chan, güvenilir bir komutan iyi bir dostu. Görüntüsü bile düşmanı korkutmaya yetiyordu. Seksi aurasi ve keskin bakışları bütün omegeları kendine hayran bırakıyordu. Yürüdüğü yollar omega feromonlari ile doluyordu. Tabi birazda çapkın bir adamdı. Kalbini hala bir omageya kaptırmamıştı; ama bolca kabarık bir sevgili listesi vardı.
Sürünün batı kanadında ise Hwang ailesi vardı. Bay Hwang iyice yaşlanmıştı son katıldığı seferde yorgun düştüğünü anlamış ve geçen hafta olan devir teslim töreni ile komutanlığı oğlu Hwang Hyunjin'e bırakmıştı. Hyunjin namı tüm sürüde yayılmış güçlü ve yakışıklı bir baskın alfaydı. Delta ile yakın arkadaştı. Deltanın en güvendiği yakın dostlarından biriydi. Sürünün en şaşırtıcı ismiydi. Sanatçı ruhu herkesi şaşırtıyor; fakat bu yine de ondan korkmalarına engel olmuyordu.
Sürünün güney bölgesi, bağımsız sürü olan Seo sürüsüne aitti. Bu sürü vahşi alfalar olarak anılan güçlü bir sürüydü. Sürü lideri olan Seo Changbin katı ve güçlü bir liderdi. Ne kadar vahşi alfa olarak bilinseler de bu yönlerini sadece savaşta gösterir normal hayatlarında son derece zarif, sanatkar ve tarımla uğraşan bir topluluktu. Seo Changbin babasından devraldığı sürüsünü bu düzene sokana kadar oldukça çaba harcamış, gençliğinin en güzel yıllarını çalışarak ve savaşarak geçirmişti. Bu yüzdendir ki bir eşi yoktu. Etrafında ona hizmet eden oldukça güzel omegalar vardı ama bunlar sadece kızgınlık için yanında olan saray omegalarıydı. Vahşi alfalar, sürüdeki alfa popülasyonundan bıktıkları için omegalara oldukça düşkünlerdi. O yüzden omegalar onlar için oldukça değerliydi. Ama hiçbiri mühürlenmek için Alfa Changbin'in ilgisini çekmiyordu.
Delta ile yakın arkadaş olan Changbin Lee sürüsüne bağlanmak istememiş fakat Lee sürüsü ile birçok anlaşma yapmıştı. Lee sürüsünün güney kanadı Seo sürüsü tarafından korunuyordu. Seo sürüsü ise herhangi bir saldıraya karşı Lee sürüsünün garantisi altındaydı.
Alfanın büyük oğlu Delta 28 yaşındaydı. Henüz mühürlemese bile bir vitası vardı. Delta Minho'nun vitası onun ruh eşi değildi. Fakat deltayı çok etkilemişti. Delta sevgilisine oldukca düşkündü. Vitası gözünde en kusursuz insandı. Tek sorun ruheşi değildi. Delta ruheşinin dünyaya gelmediğini düşünüyordu. Bu yüzden çoktan ruheşinden umudunu kesmiş, bütün ilgisini vitaya vermişti.
Deltanın bir kardeşi vardı. Pasif alfa olan Jeongin ailesi tarafından sevilse bile, abisi ile kendisi arasında olan farkı gayet net görebiliyordu. Alfa Lee oğlunun pasif alfa olduğunu öğrendiğinde bir üzüntü yaşamış fakat eşinin net tavrı ile oğluna birşey yansıtmamaya çalışmıştı. Baskın alfa ve baskın omegadan, deltadan sonra pasif bir alfayı kimse beklemiyordu. Jeongin buna rağmen narin olan vücudunu geliştirmiş sürüsünün en iyi kılıç ustası ve en iyi okçusu olmuştu. Çok yakışıklı olmasının yanında çok güzel bir yüzü vardı. O, bu güzelliğini kendinde hep kusur olarak görmüş, yumuşak feromonlarından nefret etmişti. Saray halkı ile iletişimi çok sınırlıydı. Sadece baskın alfa Hyunjin ile yakınlıkları vardı. Abisine çok düşkündü fakat abisi vitasını bulduktan sonra arkadaşlarından uzaklaştığı gibi kardeşinden de uzaklaşmıştı. Abisi tam bir aptal aşığa dönmüştü.
Vita Mijoo sürüde zengin bir tüccar olan Kim Noul'un kızıydı. Sürüye sonradan gelmişlerdi. Tüccar, vita kızı sayesinde sürüye dahil olmuştu. Yüzyıllardır deltaların eşleri vitalar olarak bilinirdi. Aile bu yüzden sürüde hoş karşılanmış ve kolaylıkla yer edinmişri. Tüccar, çok aç gözlü bir adamdı. Kızının delta ile olan bağını kendi çıkarları için kullanıp sürüde ticareti ele geçirmişti.
Vita Mijoo oldukça güçlü ve kurnazdı. Deltanın kendine olan aşkının farkındaydı aynı şekilde o da deltayı seviyordu. Ama bir yerde ruheşi olmamanın verdiği korku vardı. Ruheşi kaderdi delta ruhesini bulduğunda kendisini bırakma durumu vardı. Bu konuda bir çözüm bulamamıştı. O yüzden vita deltayı kendine aşık etmişti. Bunca yıl ortaya çıkmayan ruheşi bundan sonra çıksa da vitayı yenemezdi.
Baş omega oğlunun evlenmesini istese bile vita ile ilgili içinde farklı hisler vardı. Bu yüzden oğluna vita gebe kalmadan mühürlememe şartı koymuştu. Annesine çok düşkün olan Minho, annesinin şartını seve seve kabul etmişti; çünkü vitası elbet hamile kalıp, kendi çocuklarını taşıyacaktı. Lakin vita deltadan gebe kalamamıştı.
Feromonlar ve kurt bağ ile babalar çocukları arasında özel bir bağ oluyordu. Vita ve deltanın kendilerine ait olmayan bir çocuğu evlât bile edinseler özellikle deltanın benimsemesi mümkün değildi. Vita bu konuda da çaresiz kalmıştı. Deltanın aşkını elinde tutmak onun için son derece önemliydi. Çünkü deltaya aşıktı ve delta sadece onundu.
Baş Omega Rossana Lee sürüsünün baş omegası. Oğlu delta hala evli olmadığı için sürünün baş omegası hala oydu. Çok asil bir kadın olan Rossana eşine çok âşıktı. Eşinin hastalığı onu çok üzüyordu. Baş omega eşini hasta yatağında bırakmak istemese de bu yolculuğa çıkması gerekiyordu. Bütün hazırlıklarını yapmış kendisini alması için baş büyücüyü bekliyordu. İçinde bir heyecan bir umut ve kadim dostu görecek olmanın verdiği sevinç vardı. Aynanın karşısında son bir kez daha saçlarını düzelti. Tüm hazırlıklar tamdı. Birden arkasında bir ses geldi.
"Baş omegam görmeyeli nasılsın?"
"Ah büyücü beni korkuttun! Bu ani gelişlerin kalbime zarar"
"Bu da benim eğlencem, bu eğlenceyi çok görme bana sevgili arkadaşım" dedi ve gülümsedi baş büyücü.
"Çok özlemişim seni gel sarılayım" Baş omega büyücüyü sıkı bir sarılmanın içine çekti dostunu çok özlemişti. "yıllar geçiyor hala çok güzelsin çok kıskanıyorum ama seni" dedi omega.
"Az önce aynaya bakıyordun o yüzden zaten bildiğin gerçekleri söylemeyeceğim. Hadi Han Seol heyecanla seni bekliyor gidelim artık"
"En son konsey kararını verilirken görmüştüm onu çok özledim"
"Hadi gidelim öyleyse büyü kullanacağım bana tutun teması hiç kesme"
"Tatlım hediyeleri unutma 3 güzel için orada özel hediyelerim var baş omegayım ben elim boş gidemem"
"Tamam tamam önce onları yollayalım bakalım. Sende artık tutun. Bana mı yoksa direk Han Seol'e mi geçelim "
"Han Seol'a!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Me/Minsung
FanfictionRuheşi bağı bütün kara büyülerden güçlüydü. Kaderin önüne kim geçebilirdi ki... #soulmate #omegaverse