Minho ve Jisung'un gelmesi ile sütlü çay ve tatlı servisi yapılmıştı.
Delta ve omeganın birlikte iyi anlaştığını gören Rossana'nın gözlerinden kalpler çıkıyordu.
Bahçede huzur dolu bir ortam vardı. Han Seol ve Rossana uzun zaman sonra yaşadıkları bu huzurun tadını çıkarıyordu.
Chan ile Felix misafirhanenin mutfak bölümüne geçmişlerdi. Chan özel tarifi korenin en değerli eti olan sığır etinden, sosu tamamen özel ızgara yapacaktı. Yanına ise çeşitli menüler düşündüyordu. Bir de kemik suyundan pirinç lapasını özel ocakta pişirecekti; bunu son anda hatırlamış, ocağı ayarlamaya gitmişti. Malzemeleri gören Felix ise şaşkınlıkla bakıyordu.
"Hyung bu kadar şeyi yetiştirebilecek misin?"
"Senin yardımınla yetiştirebileceğimi düşünüyorum. Etleri dün özel olarak soslamış, bir gece dinlendirmistim. Onu en son aşamada pişireceğiz. Ramenler burada önce suyunu ayarlayalım, içeriği oldukça zengin olacak. "
"Bu ramenler güney Seo krallığında üretiliyor orası buğday tarımı için en elverişli bölge. Bölge halkının geçiminde ramen önemli yere sahip."dedi Chan uzun uzun anlatmıştı her şeyi.
"Sana bir şey itiraf edeceğim hiç ramen yemedim hatta Seungmin ve Jisung da yemedi. Bizim için oldukça farklı bir akşam yemeği olacak. Aklıma takıldı neden krallıkta hiçbir yemekte ramen görmedim." dedi felix.
"Aslında krallıkla özel tariflerle çok nadiren yapılır; ama ramen yerine genelde erişte tercih edilir. Evlerde ise pratik olarak yapılanı var. Açıkçası pratik olarak yapılan ramen gece araştırmalığı olarak geçer."
"Neden?"
"Gece yoğun performans geçiren çiftlerin hızlı bir şekilde açlığını yatıştırmak için kullandıkları bir yemektir. Bu yüzden sarayda akşam yemeği menüsünde pek kullanılmaz onun yerine bir benzeri olan erişte tercih edilir."
Chan yaptığı açıklamadan yanakları kızaran Felix "hımm anladım erişte yemiştik onu biliyorum" demişti. Sevimli omega konuyu değiştirmek için etrafına bakıyordu.
"Benim görevim nedir, Hyung?"
"Şurada Frenk soğanları var, onların ince ince doğranması gerek. Ben de o esnada ahtapotu doğrayacağım. Seni hep soğan ile uğraştırıyorum ama şurada bir de kuru soğan var, onu da doğrar mısın?"
"Peki Şefim?" Omega elini asker selamı yapar gibi alnına getirdi. Arkasını dönüp soğanları yıkamaya gitti. Bu esnada Chan ise Felix'in gülümsemesine takılmıştı.
Chan, "Ah kalbim!" diyerek elini kalbine götürdü. "Neyse ahtapot bey umarım bugün bu mutfaktan sağ çıkarım."
Üç saatin sonunda Chan ve Felix muhteşem menüler çıkarmışlardı. Bu kadar uyumlu olmaları Felix'in kalbini hızlandırıyordu. Bol bol şakalaşmış sohbet ederek birbirlerini tanımaya çalışıyorlardı. Aslında Chan flört etmeye çalışıyordu. Felix ise onun bu çabasını görüyordu. Bu çaba hem hoşuna gidiyor hem de bu çabaya karşılık vermeye çalışıyordu.
"Hiiii Hyung tatlıyı unuttuk!!!!"
Chan, Felix'in söylediği şey donup kalmıştı. Onunda aklına tatlı yapmak gelmemişti.
"Ne yapabiliriz ki? Izgaralar için yarım saat vaktimiz var etler yarım saate pişerler, aklında pratik bir şeyler varsa yapalım. Benim yapmayı düşündüğüm tarif oldukça uzun yetişmesi mümkün değil"
"Saray aşçısından öğrendiğim sütlü bir tatlı var. Koca kiraz bahçesinde tek eksiğim bir tabak kiraz o da olursa bir tatlı yaparım."
Chan, "Peki şefim hemen sizin için kiraz topluyorum" diyerek Felix'e göz kırptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Me/Minsung
FanfictionRuheşi bağı bütün kara büyülerden güçlüydü. Kaderin önüne kim geçebilirdi ki... #soulmate #omegaverse