Büyücü Anya yıllar sonra hayatına giren heyecanla gülümsedi. Her zaman aksiyonu seven bir kadın olmuştu. Jisung ile diğer iki arkadaşını da yanına alır, bağımsız bölgede yapılacak tüm çılgınlıkları yapardı. Çoğu zaman Han Seol onları ya elflerden ya melezlerden ya da perilerden binbir türlü özürlülerle kurtarırdı.
Han Seol'le çok eskiye dayanan bir dostluğu vardı. Han Seol, Anya'nun uzun süreli hayatında çok değerli bir yere sahipti. Han Seol'un kızı Nayeon'u da çok severdi. Onu her zaman kendi kızı gibi görmüştü.
Nayeon Minhyuk ile evlendiğinde o sürüye gitmesini istememişti. Evliliklerinin ilk yılı sürü, Nayeon ve eşine bir şey yapmayınca rahatlamıştı. Nayeon hamile kalmış ve dünyalar tatlısı bir bebek dünyaya getirmişti. Bebeğin 300 yıldır görünmeyen bir çekinik omega olması ve büyü gücüne sahip olması, Anya'yı tedirgin etmişti.
Bir gün vampir kralın krallığına gitmesi gerekmişti, Anya'nın. Aslında vampir krallığını sık sık ziyaret ederdi fakat bu defa işi uzun sürmüştü. Döndüğünde her zaman yaptığı gibi ilk Han Seol'a gitti. O esnada büyük bir tılsım belirdi. Çok büyük ve yıkıcı bir büyü yapılmıştı. Üstelik bu büyü Nayeon'un eşinin sürüsünde olmuştu. Algılarını vampir kralın eşini tedavi etmek için kapatan Anya, açtığı algıları ile bir katliam olduğunu anlamıştı.
Anında Nayeon'un evine gelmişti. İlk gördüğü görüntü salonda kanlar içinde yatan Nayeon ve eşi Minhyuk'tu. Üst kata çıktığında perişan halde olan Han Seol'u bulmuştu. Han Seol bebek Jisung'a sıkı sıkı sarılmış ağlıyordu. Jisung'u fazla sıktığının farkında bile değildi. Anya hemen Jisung'u onun elinden aldı. Han Seol'u toparlanması için yalnız bıraktı. Kucağında Jisung ile dışarıya çıktı. 'Ah Han Seol ne yaptın sen' dedi. Çünkü sürüde tek bir canlı kalmamıştı. Zaten çocuk nüfusu olmayan bir sürüydü. Yeni doğmuş Jisung'a sevinecekleri yerde öfke duymuş verilen bu mükafata nankörlük yapmışlardı. Ellerine geçse bebek Jisung'u öldürüleceklerdi. Yok edilmeyi hak eden bir sürüydü fakat bu katliamın arkadaşına ağır bir bedeli olacaktı.
Yüzyıllar önce farklı türlerin yaşadıkları düzeni korumak için bir konsey kurulmuştu. Büyücülerin gücü çok fazlaydı. Aslında konseyin amacı; o gücü kısıtlamaktı. Her öfkelenen katliam yapsa dünya yaşanmaz bir yer olurdu. Han Seol'un cezası aslında ölümdü. Birçok faktör konuşulmuş Han Seol'a ölüm degil;
ama bir büyücü için ölüme yakın bir ceza verilmişti. Bütün büyü gücü elinden alınmış bir bölgeye hapsolmuştu. Elf lideri zindana atılmasını talep etmişti ama vampir kralın gazabından korktuğu için sesini kesmişti. Han Seol bütün bu acılara bebek Jisung için katlanmış onun için yaşamıştı. Dostunun bu hallerine şahitlik etmiş Anya ise, ona söz vermişti; ne olursa olsun Jisung'u koruyacaktı.İşte bu yüzden bu yolculuğa çıkmalıydı. Delta ve Omeganın bağı basit bir bağ değildi. O kadar zaman sonra aynı dönemde ortaya çıkmaları bile bunun ne kadar büyük bir bağ olduğunun gösterisiydi. Deltanın ruheşini bulana kadar birine bu denli bağlanması mümkün değildi. Kendisi olmasa da içindeki delta buna izin vermezdi.
Betanın kaldığı odanın kapısı çaldı. Chaeryon deltanın onu çalışma odasında beklediğini söylemişti. Beta hazırlanıp deltanın çalışma odasına geldi
"Gel beta seni gitmeden görmek istedim sormam gereken şeyler var."
"Seni dinliyorum?"
"Ruheşi ile ilgili şeyleri herkesten iyi biliyorsun. Ruheşlerinin çiçekleri aynı olur fakat bizimki aynı değil." Anya şaşırmıştı "Nasıl yani çiçekler farklı mı?"
"Hayır çiçek türü olarak aynı kiraz çiçeği fakat görüntü çok farklı. Omeganın çiçeği renkli, güzel bir kiraz çiçeği benimki ise renksiz yaprakları dökülmüş kiraz çiçeği. Bunun sebebi nedir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Me/Minsung
FanfictionRuheşi bağı bütün kara büyülerden güçlüydü. Kaderin önüne kim geçebilirdi ki... #soulmate #omegaverse