Jisung ve arkadaşlarının, Lee krallığına gelmesinin üzerinden çoktan bir hafta geçmişti. Bu sırada gençler krallığı tanımaya, uyum sağlamaya başlamışlardı. Jeongin onlarla ilgileniyor burada vakitlerini iyi geçirmeleri için onlara yardımcı olmaya çalışıyordu.
Jeongin'in yanında gezen bu güzeller çoktan ilgi çekmeye başlamıştı. Bu yüzden Chan, Jeongin ve Hyunjin yanına alarak onları yalnız bırakmıyordu.
Gençler yavaş yavaş buradaki yaşama alışmaya başladılar. Krallık birçok sanatın icra edildiği bir krallıktı. Resim atölyeleri, takı atölyeleri, dans salonları, tiyatrolar hatta dikiş atölyeleri vardı. Modaya düşkün olan Lee krallığı birçok bölgeden kumaş ticareti yapar, çeşitli kıyafetler tasarlanırdı. Krallıkta düzenli şenlikler düzenlenir, dansçılar dans gösterisi yapardı. Dönemin en gelişmiş krallığı hiç şüphesiz, Lee krallığıydı.
Omegalar bu krallığı çok sevmişlerdi. İlgilenebilecekler birçok şey vardı. Jeongin onlara at arabası tahsis etse bile ayrıca at sürmeyi de öğretme sözü vermişti. Bunu öğrenen Minho Jeongin'e onlara at sürmeyi öğretirken, birer at hediye etmesini söylemişti.
Gençler Chaedom'da yapmak istedikleri fakat yapamadıkları şeyleri burada tek tek yapma şansı yakalamışlardı.
Okumayı çok seven Seungmin saray kütüphanesini ziyaret etmiş oranın sürekli sakini olmuştu. Her gün kütüphaneye gelip kitap okuyordu. Büyücünün istediği üzerine Seungmin'e özel eğitim veren Jisuanna ona farklı diller öğretmişti. Seungmin Jisuanna sayesinde saray kütüphanesindeki yabancı eserleri de okuyabiliyordu. Kütüphanenin baş sorumlusu bilim heyet başkanı Kim Namjoon, Seungmin yabancı eserler okuduğunu fark etmişti. Üstelik bu eserler tam olarak Namjoon'un saray kütüphanesine kazandırmak istediği eserlerdendi. Seungmin yine kütüphaneye geldiği bir başka gün Namjoon yanına gelmişti. Sandalyeyi çekip karşına oturdu.
"Merhaba" dedi ve gülümsedi.
Seungmin ise kısık bir sesle "Merhaba" demişti.
"Yaklaşık bir haftadır her gün seni görüyorum. Duyduğum kadarıyla baş omeganın akrabalarıymışsınız?"
Evet bir de bu durum vardı. Baş omega onları herkese akrabalarım diye tanıtıyordu. Gençlere gerçekten çok düşkündü.
"Evet öyleyiz. Ayrıca okumayı çok seviyorum baş omegam burada bol bol kitap okuyabileceğimi söylemişti."
"Tabi ki okuyabilirsin, oldukça geniş bir kütüphanemiz var. Benim asıl sormak istediğim şey okuduğun yabancı eserler. Farklı diller mi biliyorsun?"
"Şey evet dil eğitimi almıştım."
Namjoon gayet memnun bir şekilde "çok güzel"dedi. "Peki burada kalıcı mısınız?"
"Yani uzun süre buradayız gibi görünüyor belki de hiç gitmeyiz."
"Öyleyse küçük beta sana bir teklifim olacak. Bizim bir bilim heyetimiz var. Krallık bilime oldukça önem veriyor. Üzerinde çalıştığımız bilimler ansiklopedisi var. Onun çevirisini yapıp krallığımıza kazandırmak istiyoruz, bize katılır mısın?"
Seungmin çok heyecanlanmıştı.
"Şey bunu büyükanneme ve baş omegama danışıp cevabımı öyle verebilir miyim?"Gencin sevimli ve heyecanlı hali alfayı gülümsemişti. "Tabi nasıl istersen senden haber bekliyorum. Şimdilik bana müsade işime döneyim. Sana iyi okumalar genç beta."
"Teşekkür ederim."
Seungmin diğer gün heyecan ile kütüphaneye gelmiş artık ekibe katılıp Namjoon'un ona verdiği çevirileri yapmaya başlamıştı. Artık kendini iyice buranın bir parçası gibi hissetmeye başlamıştı. Sevdiği şeyi yapmanın güzelliği paha biçilmez bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Me/Minsung
FanfictionRuheşi bağı bütün kara büyülerden güçlüydü. Kaderin önüne kim geçebilirdi ki... #soulmate #omegaverse