0.5

117 12 72
                                    

Hoseok gecenin bir körü yine bağırışlar yüzünden uyandı. O da bıkmıştı artık anne-babasının kavgalarından. Hoseok kendini bildi bileli annesi babası hep kavga ederdi. Hoseok uykulu gözleriyle yeniden yatağına uzandı. Hoseok fark ettiki annesinin çığlıkları daha önceki kavgaları gibi değildi. Hışımla kalktı yattığı yerden. Uykulu gözler ile aşağı indi. Merdivenleri dikkatlice indi ve mutfağa girdi. Gözlerine inanamadı Hoseok. O an Hoseok'un bütün işlevleri durdu, o an Hoseok için zaman durdu, Hoseok o an ilk kez birisinin canice öldürülmesini izledi. Annesinin öldürülmesini. Babası eline aldığı uzun ekmek bıçağı annesinin karnına batırmıştı. Annesinin beyaz geceliği kanlar içinde kalmıştı. Hoseok sekiz yaşındaydı, annesinin ölümünü izlediğinde sekiz yaşındaydı. Annesinin çığlığı kulaklarında yankı yaparken o sadece izledi. Annesi onu gördüğünde göz yaşlarına daha fazla hakim olamadı. Babası bıçağı çıkartıp ikinci hamlesini yaptı aynı yere. Annesi ikinci çığlığında daha fazla bağırmıştı. Hoseok ne yapıcağını bilmiyordu. Annesinin ölümünü izliyordu. Babası, Hoseok'un annesini bıraktı annesi yere düştüğünde Hoseok koşarak annesinin yanına gitti. Belki babası onuda öldürür diye düşündü ama sadece eşinin can çekişini, oğlunun feryatlarını izledi. Bu ona keyif vermişti. Bıçağı tezgaha bırakıp çıktı evden. Hoseok beyazı kanla kaplanmış annesine baktı. Meleklere benziyordu annesi, ölü bir meleğe. Annesi son dakikalarını oğluyla geçirdi. Kanlı elini Hoseok'un buz kesmiş tenine bıraktı. Uzunca okşadı. Hoseok annesine sarıldı. O mis gibi kokan annesi kan kokuyordu. Annesi zorla nefes alıp konuştu.

"Gülümsemeni sakin yüzünden eksik etme oğlum...

Annesi yaşlar içinde güldü ve devam etti onunla birlikte Hoseok'ta devam etti.

"Gülmek insana yakışan en güzel aksesuardır."

Hoseok'ta ağladı annesinin bu durumuna. Annesi son nefesini,

"Seni seviyorum..."

Diyerek bitirmişti. Hoseok'un teninde olan el kanlı zemine düşmüştü. Hoseok dehşetle
Bağırdı. Ama ne çağre. Bu acı feryatları annesini geri getiremezdi. Elini, annesinin yüzünde dolaştırdı. Annesini melek olarak tanıtırdı, şimdi ise gerçekten melek olmuştu. Hoseok son kez sarıldı annesine, son kez çekti kokusunu, son kez öptü o ak tenini. Hoseok o gece bazı sonlarını gerçekleştirmişti bile. Bazı sözlerini o gün getirmişti kendisine. Annesinin gülüşünü hiçbir zaman unutmamıştı. O gece söylediği şeyleri asla unutmamıştı. O günden sonra babasına olan nefreti başlamıştı. Her geçen gün daha fazla artmıştı. Annesinin cenaze töreni yapmasına bile izin vermemişti. Cesedi ve oğlunu alıp ormana gitti. Büyük bir yangın çıkartıp annesinin cesedini bulldozer yardımı ile kaldırıp ateşe attı. Hoseok o görüntüleri aklına kazıttı. Annesinin nasıl yanışını, babasının o günki keyfini. Hiç birşeyi unutmamıştı Hoseok. Sadece bekledi, sabretti elbet bunun cezasını çekicekti. Aklına kazımıştı Hoseok herşeyi, o günü herşeyi ile aklına kazımıştı Hoseok.

Hoseok çığlıklar ile kalktı kabusundan. Yine aynı şeyler tekrarlanıyordu. Yine aynı kabusu görmüştü. Kan ter içinde kalmıştı Hoseok. Ağlamaya başladı Hoseok annesinin o görüntüsü bir türlü çıkmıyordu aklından Hoseok ne kalbindeki acıyı dindirebiliyordu ne de babasına olan nefretini. Babası cezaevinde şişlenerek öldürülmüştü. Hoseok buna biraz şaşırsada mutlu olmuştu annesine, kendisine çektirdiği acıları yavaş yavaş çekicekti.

Hoseok yatağından kalkıp banyoya koştu. Klozet kapağını açıp kustu Hoseok. Tüm midesini çıkarttı oraya. Bütün vicudu titriyordu. Ne yapacağını, nasıl atlatacağını bilmiyordu. Kusmayı bitirip soğuk zemine dayadı sırtını. Kafasını ellerinin arasına alıp ağlamaya başladı. Lânetler okuyordu o güne, lânetler okuyordu o adama. Ağlaması çığlıklara dönüşmüştü, elleriyle saç diplerini kazıyıp duruyordu eğer biraz daha devam ederse kafa derisi kanayacaktı Hoseok'un. Acısı dinmiyordu kafasına vurmaya başladı bağırdı:

Me Gustas Tú|SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin