0.7

89 8 26
                                    

Hoseok iyileşmişti artık. Kollarında sadece jilet izleri vardı. Hoseok bu iyileşme süresinde Yoongi ile fazla yakınlaşmışlardı.
Hoseok çok mutluydu, olduğundan daha çok. Günleri mükemmel geçiyordu. Onunla çok mutluydu, yıllarca çektiği acıya değmişti. Hoseok aynaya bakarak içinden geçirdi: Keşke annemde yanımda olsaydı, benimle gülseydi, Yoongi'yi tanısaydı. Keşkeler canı çok yakar, keşkeler sadece dilde kalırdı. Hoseok moralini bozmadan saçlarını son kez düzeltip yukarı çıktı. Annesinin resmine bakıp gülümsedi. Resmin yanağına öpücük kondurup çıktı evden. Yoongi ile buluşacaktı bu yüzden oldukça heyecanlıydı. Hoseok geçtiği yerlerde yine aynı şeyleri yaptı: gelen geçene selam verdi, hayvanların başını okşadı. İçi içine sığmıyordu Hoseok'un. Aslında randevu gibi birşeydi yapacakları. Bu Hoseok'u daha fena heyecanlandırıyordu. Kalbi sıkışıyordu, midesi bulanıyor kasılıyordu. Hoseok çok mutluydu.

Hoseok beklemesi gereken yere geldi. Önce gözlerini dolaştırdı Yoongi gelmiş mi, diye. Gördükleri karşısında şoka girmişti Hoseok. Jimin, Yoongi'nin elini tutuyordu.

~~~

Yoongi masadaki çiçekleri tekrar tekrar düzletti. Çok heyecanlıydı ilk defa birisine olan duygularını açıkça anlatacaktı. Dua etti: lütfen elime yüzüme bulaştırmayayım, diye. Eli ayağı titriyordu onu her düşündüğünde. Saatine baktı nerdeyse burda olur, diye geçirdi içinden. Yoongi'nin yüzünden eksik olmamıştı gülümseme. Hoseok'la gezi gününden sonra eksik olmamıştı gülümseme. Kalbini tuttu Yoongi. O kadar şiddetli atıyorduki. Garson yanına gelip,

"Hoş geldiniz, içecek birşey alır mısınız?"

Yoongi garsona bakıp güldü,

"Hayır, daha sonra. Arkadaşımı bekliyorum."

Garson başıyla onaylayıp gitti. Yoongi garipsemişti bu kelimeyi. Ama yakında ondan böyle bahsetmeyecekti. Bunu düşününce daha da heyecanlandı. Çok mutluydu, Hoseok ile olduğundan beri çok mutluydu Yoongi. Yoongi gözlerini arattı kafenin içerisinde. Gördüğü kişi ile gözlerini devirdi. Jimin kafeye girmişti. Kendisini görmemesini umarak çiçekler ile uğraşmaya başladı. Sevmediğin ot burnunun dibinde biter diye bir söz vardır ya, işte o tam olarak Yoongi içindi. Jimin onu görünce yanına gitmeye başladı.

"Merhaba Yoongi. Sende mi burdasın?"

Gözlerini devirdi Yoongi.

"Burda olduğuma göre?"

Ne saçma birşey sormuştu Jimin.

"Atarlısın bakıyorumda."

Alayla süzdü Yoongi'yi. Yoongi masadan kalkıp gidecekken Jimin elinden tuttu.

"Git dediğimi hatırlamıyorum Yoongi."

Yoongi iyice sinirlenmişti. Yumruğunu sıktı. Yoongi sinirle gözlerini devirdi. Yoongi'nin başına Dünyalar yıkıldı. Hoseok onları büyük bir hayal kırıklığı ile izliyordu. Hoseok kendisini gören Yoongi'yi fark edince koşarak çıktı kafeden. Yoongi büyük bir yanlış anlaşılmanın altındaydı. Jimin'i itip Hoseok'un arkasından koştu. Hoseok dolan gözlerini silip ormana koştu son hızla. Yoongi arkasından bağırıyordu ancak Hoseok o kadar hızlı koşuyorduki sesini duyuramamıştı. Hoseok ormanın derinliklerine girip kaybolmuştu. Yoongi ormanın içerisinde bağırdı:

"Hoseok! Yanlış anladın o geldi, o tutu elimi yemin ederim..."

Gözleri dolmuştu Yoongi'nin. Sevdiğini kaybetmek istemiyordu. Bağırıyordu Yoongi, sesini duyurmak için ama nafile. Hoseok gitmişti ormanın en kuytu köşelerine. Yoongi son kez bağırdı.

"Aptal Park! Geri dön sevdiğim..."

Yoongi çöktü yere. Elinden hiç birşey gelmiyordu. Ormanın içerisinde nerde olduğunu bilmiyordu. Korkuyordu onu kaybedecek diye yeni kavuşmuşken kaybetmek istemiyordu.

Me Gustas Tú|SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin