0.3

117 11 16
                                    

Hoseok daha fazla dayanamadı. Omzundaki o koca yükü biricik arkadaşına anlatmıştı. Belki gerçekten pişman olucaktı onu dertleri ile üzeceği için ama düşünememişti o an. Ağlayarak sarıldı arkadaşına. Herşeyi anlattı; onu nasıl sevdiğini, yıllar evvelindeki yaşamış olduğu olayı herşeyi o an serdi arkadaşının önüne bayıldığı günün olayını hıçkıra hıçkıra anlatmıştı. Taehyung ona sarıldığında daha da şiddetlenmişti ağlayışı. O gün, yıllar önce verdiği sözü çiğnedi yine Hoseok. Söz vermişti kendisine bir daha asla başkasının karşısında ağlamayacaktı ama yapamadı yine, güçsüzdü onun yüzünden, yine acizdi onun yüzünden, yine ağlamıştı onun yüzünden. Taehyung saçlarını sevdi kendisine sarılan gencin. Önce kızdı arkadaşına neden daha önce anlatmadı da kendine böylesine zulüm etmişti? Sonra düşündü, o Hoseok'tu karşısındakini incitmez, kırmazdı. Kendisi için üzülmesinden nefret ederdi Hoseok.

"Hoseok..."

Ne diyeceğini bilmiyordu Taehyung, ne dese boştu, ne dese hiç birşey güzel olmayacaktı. Taehyung'ta ağladı arkadaşının çaresizliğine, lânet aşkına, çektiklerine... İki gençte o gece ağladı. Hoseok içindeki yangına birisini eklemişti. Onunda yanmasına izin vermişti.
Kendisine yine lânet okudu Hoseok. Biliyordu arkadaşları onun için herşeyi yapardı, Hoseok'un en değerlileriydi onlar. Hoseok kafasını kaldırdı omuzdan.

"Özür dilerim..."

Burnunu çekti Hoseok. Arkadaşı anlamaz bir şekilde baktı, devam etti Hoseok.

"Özür dilerim, senide üzdüm, özür dilerim..."

Göz yaşları durmuyordu belki yaşlar içindeki yangını söndürürdü ama sadece o an için...

"Saçmalama Hoseok bu zamana kadar anlatmadığın için çok kızgınım sana."

Diyerek omzuna vurdu arkadaşının. Hoseok kıkırdamıştı. Herşeye rağmen gülüyordu. Çünkü o Hoseok'tu.

"Yoongi ile Ji-"

Sözüne devam edemeden kesmişti Hoseok.

"Hayır, onlardan bahsetme."

Arkadaşı kaşlarını çatarak baktı bu sefer.

"O çimen kafayı bir buluyim doğduğuna pişman ediceğim."

Taehyung'un söylediğine karşı Hoseok daha da şiddetli ağlamıştı. Yine arkadaşına sarılarak o da ağladı. Hıçkırıkları bütün salonu kaplıyordu bu duruma ne kadar üzülsede Taehyung, buna dur diyemiyordu. Çocuk yüzsüz gibi ona, ondan bahsediyordu. Her düşündüğünde yumruğunu sıkıyor, içinden küfürler ediyordu. Arkadaşı daha fazla dayanamamış olucak ki arkadaşının omzunda uyuyakalmıştı. Taehyung onu kucağına alıp kanepeye yatırdı. Kanepenin yanındaki pikeyi alıp üzerine örttü. Ona bakarak derin bir iç çekti. Bugüne kadar nelere göğüs germişti, arkadaşı ne kadar da güçlüydü öyle. Hem guru duyuyor, hemde üzülüyordu. Cidden o Min Yoongi'yi gördüğü yerde pataklayacaktı. Dolabın yanına varıp bitki çayını çıkarttı. Ona iyi gelebileceğini düşünerek yapmaya başladı.

Çayı masaya bırakıp Hoseok'un yanına oturdu. Eliyle saçlarını okşamaya başladı. Fısıldayarak,

"Hoseok"

Dedi. Anlını öpüp kolundan çekmeye başladı. Hoseok mırıldanarak birşeyler demişti ancak hiçbir şey anlaşılmıyordu. En sonunda gıdıklayarak uyandırmıştı. Sanki yirmi dakika önce ağlayan onlar değildi. Hoseok başını tutarak gözlerini açtı.

"Hoseok kalk bitki çayı yaptım sana içde soğumasın."

Hoseok otur pozisyona gelip çayı içmeye başladı. Arkadaşı onun için üzülüyordu. Hoseok gün geçtikçe zayıflıyordu. Hoseok bardağı yerine bırakıp konuştu.

Me Gustas Tú|SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin