Bir yere gelmiştik, burası çok güzeldi, ışıldayan yapraklar vardı.
Hoseok'un elini bırakarak yaprakların yanına gittim, üstlerinde termitler vardı, geri çekildim, termitler parlıyormuş yapraklar değil.
Hoseok'un koluna sarıldım "iğrenç" dediğimde güldü "yoongi" dediğinde omuz silktim "ama iğrenç" dediğimde kafasını salladı, ileride ağaca yaslanmış kitap okuyan yakışıklı bir adam vardı.
Fazla yakışıklıydı, kaşlarımı çattım, hoseok gülerek yanına gitti "namu" dediğinde adam gülerek kitabı kenarı bırakatak hoseok'a sarıldı "hoseok hoşgeldin" dediğinde kollarımı bağladım, ayrılın artık.
Ayrıldıklarında hoseok "sana bir şey danışmaya geldik" dediğinde namjoon bana baktı, geri hoseok'a döndü "tabi otursanıza" dediğinde hoseok elimi tutarak oturdu.
Namjoon'un arkasındn biri daha çıktığında kaşlarımı çattım, hoseok gülerek "selam jin" dediğinde adam gülerek "hoşgeldin hoseok" diyerek sarıldı.
Jin denen adam namjoon'un yanına oturduğunda namjoon "ee ne oldu anlat bakalım" dediğinde hoseok kafasını eğdi, yutkunarak "ben yanlışlık ile buraya geldim" dediğimde hepsi bana baktı.
Jin "bu imkansız" dediğinde kafamı salladım "biliyorum ama oldu, hoseok'u seviyorum karşılklı ama ben ölümlüyüm, buda o'nun üzülmesi demek, ömrümü uzatmak için birşey yapamazmısın" dediğimde ikili bir birlerine baktılar.
Namjoon "biz birşey yapamayız, kader'e gitmelisiniz" dediğinde kaşlarımı çattım "kader?" dediğimde jin "kaderlerimiz önceden yazılır yoongi, bunu o'na sormalısınız, taehyung'a gitmelisiniz" dediğinde hoseok'a baktım.
Hoseok kafasını salladı "tamam, gideriz" dediğinde kafamı salladım, üstüme biri düştüğünde korktum "ah" dediğimde üstümdeki kişi kaltı "üzgünüm" dediğinde o'na baktım, küçük bir çocuk du.
Gülerek "sorun değil" dediğimde namjoon "jungkook dikkat etmelisin" dediğinde çocuk "üzgünüm baba, ayağım takıldı" dediğinde hoseok jungkook'a sarılarak "birşey olmaz namu, o daha 3 yaşında, kookiee , jimin nerede" dediğinde jungkook "hoşik hyung, jimin uyuyor" dediğinde güldüler.
Biraz vakit geçirdikten sonra ayrıldık.
Elma yerken etrafa baktım, kucağımda oturmuş hoseok'un yanağını sıktım, güldüğünde öptüm, ellerimize baktım, ten uyumumuz çok güzeldi.
Çenesini tutarak dudaklarını öptüm, kollarını boynuma sardığında üstüne giderek uzandırdım, elimi boynuna getirerek okşadım.
Dudaklarının tadı çok güzeldi, bırakmak istemiyordum.
Ayrıldığında gülerek anlını öptüm, sıkıca sarıldım.
İleride jay'i görünce sinir ile baktım, hoseok'un yanağını öptüm, jay gülerek "pişman olucaksın hoseok" dediğinde sıkıca sarıldı, gülerek "o'nu rahat bırak" dediğimde güldü "bir ölümlü kardeşimi asla üzemez, seni ortalıktan kaldırsam iyi olur"diyerek sırıttı.
Hoseok'un saçlarını okşadım " kardeşine en büyük zararı sen verirkenmi?" dediğimde hoseok "yoongi yapma" dediğinde dudağını okşadım, jay "anlamadım" dediğinde o'na baktım "hoseok gücünü, yaşamını orman'dan alıyor, sen ise ormanı yok ediyorsun, en büyük zararı sen verirken o'nu benim üzdüğümümü zannediyorsun, ortalıktan kaldırılması gerek kişi sensin jay ben değil" dediğimde sinir ile soludu.
Sinir ile "bunu ödiyeceksin" dediğinde güldüm "biliyorum" dediğimde kaşlarını çattı, gözlerim dolarken hoseok'a sıkıca sarıldım, kaderimiz çoktan yazıldı ve ben burada kalamam, elbette gidicektim.
Jay yutkunarak gittiğinde hoseok burnunu çekti "bunu yapmamalıydın" dediğinde güldüldüm "senin için her şeyi yaparım" dediğimde gülerek yanağımı öptü, bende saçını öperek gözlerimi kapattım.
Umarım bir yolu vardır hoseok, seni bırakmak istemiyorum.
______________
🥺🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sope : violet
Fanfictionasla yanından ayrılmayacaktım, her zaman arkasında durucaktım...