Bölüm 26; Gereksiz atışmalar.

343 64 6
                                    

Jennie artık tarafını almış gibiydi. Sürekli onlarla geziyor, onlarla konuşuyordu. Tamam, onu da anlıyorum, kardeşi gibi gördüğü birinin bunları yaptığına inanması zordu, ama bana inanmaması koyuyordu.

Üzerimi değişerek sopamı aldım. Sinirlerimi yatıştırmama yardım edecek tek şey buydu. Sahaya çıktığımda karşımda Joel'i görmemle durdum.

"Olanları duydum." Topu bana fırlattığında hemen tuttum. Yerdeki diğer topu da sopanın ağına aldı. "Gözlerini görmek istiyorum."

Tekrar aynısını yaparak topu bana fırlattı. Yine yakalamıştım. Yanıma gelerek karşımda durdu. Gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda gülümsedi. "Kırmızı gözler yakışıyor sana." Gülümseyerek dediğinde ben de gülümsedim.

Benimle kendi kızıymışım gibi ilgilenmesi her zaman garip geliyordu. Sürüdeki kızlarla bile öyle ilglenmiyordu. Omzumu pat patladığında ben de gülümsedim.

"Kai meselesini de duydum. Sadece sana karşı değil, bizim sürü dışındaki her kurt'a saldırıyorlar." Birlikte taraftar yerinde oturuyorduk. Söylediği beni şaşırtmıştı.

"Eşi bir vampirmiş, kurtlar tarafından öldürülmüş. Bu yüzden tüm kurtlara kinli."

Bu çok saçmaydı. Sadece bu sebep kurtlarla uğraşmasına bahane değildi. O çocuk kesinlikle hastaydı. Kesinlikle.
"Kai ciddi, etraftakilere bir şey yapmasından endişeleniyorum."

Gözleri anlayışla parladı. Elini tekrar omzuma çıkardı ve güvenle sıktı. "Dikkat et evlat, bu işlerde kimsenin şakası yoktur." Ona kafa salladığımda son kez bana baktı ve yanımdan kalktı. Yavaş yavaş gözden uzaklaşmasını izledim. Derin bir nefes alırken kafamı eğdim. Hem Jenniesiz kalmak, hem de birine bir şey olacak hissi tamamen vücudumu ele geçirmişti. Sürekli gergin hissediyordum. Ve bu fazla rahatsız ediyordu.

Biraz lakross oynayarak oyalandıktan sonra tekrar üzerimi değiştim. Zaten ben antrenman için geldiğimde okul çoktan bitmişti. Ceketimi ve çantamı alarak ilerlemeye başladım.

"Ah, kahretsin." Aklıma motor'u Yoongi ve Sam'e eve gitmeleri için verdiğim aklıma geldi. Eve kadar yürümek demekti bu ki hiç halim yoktu. Çantamı yandan omzuma asarak ilerlemeye başladım. Fazla gitmemiştim ki, önümde araba durdu. Bu Jennie'nin arabasıydı.

"Naber ?" Sesi biraz neşeli çıkmıştı. Cam'ı indirerek bana bakıyordu. Gözlerimi devirdim ve ilerlemeye devam ettim. Kornaya bastığında durdum. Gözlerimi tekrar ona çevirdim.

"Atla, lütfen, bu karanlıkta eve yalnız gitme."

Yalnız gidebilirdim, korkum yok. Zaten 3 vampirle aynı anda dövüşerek yenmiştim, yine yapabilirdim. En kısası, sürüden birini aradığım anda hemen gelecektiler. Ama bunları es geçerek arabaya bindim. Gülümseyerek tekrar arabayı çalıştırdı.

"Lisa, seni özledim." Kısık sesi ölüm sessizliğine gömülü olan arabada yankklandı. Ben de onu özlemiştim, ama kararım ve tavrım netti.

"Ben diyeceğimi dedim Jennie." Sesimi soğuk tutmaya çalışıyordum. Onu özlediğimi biliyordu, buna şüphem yok. Ama asla dile getirmeyecektim.

"Beni hiç mi özlemedin." Sessiz durduğumda bakışları kıs bir süre üzerimde oyalandı. "Lütfen cevapla Lisa." Sesindeki titremeyle gözlerimi kapattım. Lanet olsun bu eş bağına.

"Özledim, ama kararımdan dönmüyorum Jennie. Bana inanmayan biriyle birlikte olmak istemiyorum." Bundan dönmeyecektim. "Tamam, seni anlıyorum, kardeşin gibi gördüğün biri o. Ama bizi öldürmeye çalıştı Jennie. Sen bunu anlıyor musun ?!" Sonlara doğru sesim istemsizce yükselmişti. Sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Kurt sinirleri beni daha gergin yapıyordu.

My True Alpha // JenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin