Bölüm 24; Beklenmeyen.

384 63 300
                                    

Jennie'yi gece eve bıraktıktan sonra tekrar geri gelmiştim. Buradaki her şeyi temizledikten sonra geceyi yine burada geçirirdim yüksek ihtimalle. Hem gece yarısıydı, hem de yağmur yağıyordu. Kısa bir süre oturarak pencereden dışarıda yağan yağmuru izledim. Çok güzel yağıyordu, yağan yağmu insanın içine işliyordu.

Telefonum çaldığında tüm sessizlik bozuldu. Yanımdaki sehpada duran telefonumu uzanarak aldım. Arayan Jacobtu. Hem de gecenin bu vaktinde ?

"Jacob ?"

Diğer taraftan derin nefes alma ve yağmur sesleri geliyordu. Dışarıdaydı ve koşuyordu. Oturduğum yerden hızla ayaklandım.

"Lisa, neredesin ?" Sesini zar zor toplamıştı. Içime korku yayılırken kapıya doğru ilerledim.

"Ne oldu ? Neredesin ?" Hızlı sordu. Hemen cevap vermesini bekliyordum.

"Ormandayım, arkamda Kai'nin arkadaşları Kali ve Emet var." Vücudumu öfke sararken dişlerimi sıktım. Kafalarını bedenlerinden koparacaktım. "Şu anda uçuruma doğru koşuyorum." Diye ekledi. Yağmur vücudumu ıslatmaya başlarken kulübe'nin üzerinde olan uçuruma baktım. Buraya doğru geliyordu.

"Tamam, biraz dayan geliyorum." Hem koşup hem de telefonla konuşamayacağını bilerek telefonu kapattım. Yağmur acımasızca öfkesini kusarken uçuruma doğru koşmaya başladım. Yağan yağmur resmen her yeri çamur etmişti. Attığım her adımda kaymamak için zor duruyordum.

Ikiliden birini gördüğümde hızla koşup onu diğer tarafa ittim. Gözlerim yerde duran Jacob'a baktı. Resmen çocuğu kasaba boyunca koşturarak yormuştular. Onun biraz dinlenmesini sağlamam gerekiyordu. Bu da ikiye bir mücadele demekti. Üçüyle aynı anda dövüştüm, ama yine yapabilir miyim emin değildim.

"Sizi bu sefer öldüreceğim." Kali kız Emet ise erkekti. Erkek olan fırlattığım yerden hızla bana doğru koştu. Geldiğini görsem bile çamur nedeniyle hızlı hareket edememiştim. Beni ağaçlara fırlatmıştım. Ağzımdan kısık bir inleme çıktı. Jacob hırlayarak ayaklandı ve onu kız olanın üzerine attı. Hızla yanıma gelerek kalkmam için yardım etti. Islak vücudumuz hareketlerimizi yavaşlatıyordu resmen.

Jacob fazla yorgundu. Ayakta bile zor duruyordu. Ne kadar süredir koşuyor kim bilirdi. Çamurla batmış kıyafetleriyle diğer ikisi de ayaklandı. Kai gururu ezildi diye savaşıyordu, peki ya bu ikisi ? Bu ikisinin bizden ne çıkarı vardı. Ne istiyordular ? Neden bizi öldürmekte bu kadar istekliydiler.

Kırmızı gözlerim parladığında ikisi de bir an durdu. Şaşkınlıkları yüzünün her yerinden okunuyordu. Hemen kendilerini toparladılar. Ikisi de aynı anda üzerimize doğru saldırmaya başladılar. Jacob beni tutarak döndürdu. Böylece tekmelerimi ikisinin de göğsüne geçirdim. Bu onları birazden biraz uzağa itmişti. Ama fazla değildi.

"Bunların bizimle bir derdi var. Kimse bir ego yüzünden bu kadar ileri gitmez." Jacob hâlâ derin nefesler alırken tekrar ayaklanan ikiliye baktı. Bunlar hiç pes etmez miydi ?

"Kesinlikle, ama öğreneceğiz." Vücudumu dikleştirdim. Jacob'u yeterince yordular zaten. Biraz daha onlarla tek başıma ilgilenmem gerekiyordu.

Saldırmalarını bekleyerek ikisine baktım. Kız arkada kalırken erkek olan bize doğru koşmaya başladı. Ben de ona doğru koştum. Pençelerimi çıkararak alttan kaydım ve bacaklarını kestim. Dudaklarından inleme kaçarken bir anlık irkildi. Tekmemi sırtına geçirerek onu yere düşürdüm. Kız olan bir anda ceketimden tutarak beni erkekten uzağa fırlattı.

Bu kızı geberteceğim ha!

Bu sefer fırlatması daha sertti. Bunu ağacın nerede ikiye bölünecekmişcesine çatlamasından anlamıştım.

My True Alpha // JenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin